thirteen, i said you will be sick.

2K 289 93
                                    

Hyunjin yatağında titrerken burnunu çekti. Gerçekten hasta olmuştu ve Jeongin'e ne diyeceğini bilmiyordu. Veliaht hasta olacağını söylemişti ve gerçekten de hasta olmuştu.

Üzerindeki örtüye daha sıkı sarıldı, ateşinin çıkacağını biliyordu ama üşüyordu işte.

Kapının çalışmasıyla yattığı yerden biraz doğruldu.

"Prens– iyi misiniz siz?" Changbin endişeyle Hyunjin'e yaklaştı.

"İyiyim bir şeyim yok."

"Sesiniz bile iyi gelmiyor, veliaht Jeongin'e haber vereceğim." Hyunjin elini iki yana salladı. Jeongin'in bilmesine gerek yoktu hemen iyileşeceğine inanıyordu.

"Biraz dinlenirsem geçer haber verme lütfen."

"Üzgünüm prens ama veliaht size bir şey olursa hemen haber vermemi istedi.

"Bir şeyim yok gerçekten bir iki saate iyi olurum." Yalvaran bir tonda çıkıyordu sesi. Jeongin tarafından azarlanacak küçük bir çocuk gibi hissediyordu kendisini.

"Üzgünüm prens..." Changbin kapıdan çıkarken Hyunjin üzgünce arkasından baktı. Yapacak bir şey yoktu, bu yüzden yatmaya devam edebilirdi.

Hafif hafif uykusuna teslim olurken kapı aniden açıldı. Zar zor gözlerini araladı. Sanki birkaç dakika içinde üzerine kilolarca ağırlık binmişti.

"Jeongin..." Hyunjin kısıkça mırıldandı. Jeongin çekilip hekime izin verdi. Hekim, prensi en iyi şekilde muayene etti. Prense iyi gelecek bitkileri not alırken bir ilaç yapmak için izin alıp odadan çıktı.

Veliaht iç çekerek Hyunjin'in alnına elini koydu. Alnına yapışan saçları yüzünden çekti. Prens kısık gözlerini araladı zorlukla, üzerinde kırgınlık vardı.

Veliaht, prensin üzerindeki örtüyü açmaya çalıştı.

"Hayır... soğuk." Sesi o kadar kısık çıkıyordu ki Jeongin bir an ne dediğini anlamadı.

"Ateşin var, daha fazla yükselmesin." Jeongin örtüyü tamamen kaldırıp, katladı ve kenara koydu.

Hyunjin örtünün kalkmasıyla daha fazla üşüyerek yatakta iyice kıvrıldı.

"Çok soğuk..." Sesi ağlayacak gibi çıkıyordu. Veliaht Hyunjin'in masasında duran sandalyeyi alıp baş ucuna getirdi ve oturdu.

"Biraz üstün açık kalsın, ateşin düştüğünde örteriz."

Hyunjin anlamsız birkaç şey mırıldandı. Veliaht Prensin uzun saçlarını yavaş yavaş okşadı. Hyunjin iyice mayıştı ve sonunda kendisini uykuya teslim etti.

En son duyduğu şey Jeongin'in "keşke denize girmene izin vermeseydim." olmuştu.

×××

"Hyunjin, uyan." Hafifçe sarsılması ile gözlerini araladı. Birkaç saniye durup ayılmaya çalıştı. Hafifçe doğrulup kısık gözleriyle etrafa bakmaya çalışıyordu. Şimdi daha iyi hissediyordu sanırım ateşi düşmüştü. 

"Saatlerdir yemek yemedin, bir şeyler yemelisin istersen sonra tekrar uyursun ve daha çabuk iyileşmek için bu ilaçları içmelisin." Jeongin yavaşça tepsiyi Hyunjin'in kucağına bıraktı.

"Daha iyiyim, seni de endişelendirdim. Söylemiştim Changbin'e, Jeongin'e söylemeye gerek yok diye bak biraz dinlendim ve daha iyiyim."

"O ne demek Hyunjin? Bana söylemeyeksin de kime söyleyeceksin? Senin için endişeleniyorum çünkü seni seviyorum."

"Bende seni seviyorum..."

"Bir an önce iyileş, birkaç gün içinde Shin Krallığına gideceğiz."

"Tamam!" Veliaht odadan çıkmak için kalktığında Hyunjin kolundan tutup durdurdu. Hep Jeongin ona bir adım atıyordu.

"Gitme, birlikte uyuyalım." Veliahtın gözünden kararsızlık geçti, buna izin yoktu ama kim ona bir şey söyleyebilirdi ki?

"Tamam." Hyunjin hemen yatakta yer açtı, yanındaki boşluğa da Jeongin uzandı. Hyunjin böyle yatmak istemediği için Veliahta baktı. Aynı yatakta zorla yatmış gibi yatmayacaklardı değil mi? Veliaht gülümseyerek kolunu açtı, Hyunjin bu boşluğa yerleşti ve kolunu Jeongin'e attı.

"Hep böyle uyusak?" Jeongin'in kolu kendi yastığından daha rahattı.

"Her gün burada kalamam... Fark ederler."

"Evlenince aynı odada mi kalacağız?"

"Hmhm ama daha büyük bir odaya geçeriz."

"Kendimi çok şanslı hissediyorum."

"Neden?"

"Senin gibi birisini arasam da bulamazdım ama sen kendin beni buldun ve teşekkür ederim."

"Jeongin... Jisung ve Minho da bizimle gelebilir mi?"

"İstiyorsan gelebilirler." Hyunjin mutlulukla gülümsedi. İkisini çok yakın arkadaşları olarak görüyordu.

"Hyunjin, Jisung'un artık sana hizmet etmesini istemiyorum." Hyunjin Jeongin'in kolundan kafasını kaldırıp yüzüne baktı. Jisung yanlış bir şey mi yapmıştı?

"N-neden yanlış bir şey mi yaptı?"

"Hayır, sana başkaları hizmet edebilir. Jisung'u sadece arkadaşın olarak görmek istemez misin?"

"İsterim! ama bana jisung dışında iyi yardım edecek başka birisi olduğunu düşünmüyorum. O beni uzun zamandır tanıyor."

"O zaman Jisung sana sadece bazı şeylerde yardım etsin. Kalan zamanlarda sadece arkadaşın olsun, istediği zaman çarşıya gitsin. Anlıyorsun değil mi?"

"Olur. Çok mutlu olurum hatta."

Tekrar kafasını Jeongin'in koluna koydu. Yeni uyanmış olmasına rağmen hâlâ hasta olduğu için yorgundu. Bu yüzden Jeongin'e daha sıkı sarılıp uyumaya hazırlandı zaten Jeongin'in saçlarında dolaşan eli hiç yardımcı olmuyordu.

Hyunjin uyuya kaldığında veliaht da iyice prense sarıldı. O da uyumak üzereydi. Uzun zaman sonra hayatlarının en iyi uykularında birisini geçirdiklerine ikisi de emindi.

Hyunjin sabah uyandığında da Jeongin'in kolları arasındaydı ve bu his onun için her şeye bedeldi.

×××

bölüm kısa biraz farkındayım hatta bu yüzden neredeyse silecektim bölümü sonra dedim ki kısa uzun fark etmez bölüm bölümdür??

diğer bolumun uzun olacağını tahmin ediyorum 🤚🏻

kingdom icin playlist yaptim hesabimdaki linkten Spotify hesabıma ulasabilirsiniz!!
sadece kingdom icin degil bazı diğer kitaplar icin de var😋

–Jae

kingdom, hyunin. ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin