Çalan kapıyla karıştırdığı çorbadan kaşığı çıkartıp kenara koydu ve kapıya ilerledi. Marketten verdiği siparişlerdir diye düşünüp abisi onu yetmiş sekiz kere uyarsa da kapı deliğinden bakmadan hemen açtı.
Kapıda karşılaştığı beden asla market kuryesi değildi, hiç beklemediği anda Taehyung'un burda olması kalbini epey hızlandırmıştı.
Kaşlarını çattı, olayın şokuyla kapıyı kapatmak bile aklına gelmemişti.
Bir şey demeden kapıyı hızlıca kapatmaya çalıştı. Zaten bu hareketi yapacağından emin olan Taehyung hemen elini kapıya koyup onu kolayca durdurduğu gibi içeri geçti. Karşısındaki kızı en az onun kendisini özlediği kadar özlemişti.
Hemen kollarını kendinden kısa bedene sardı. Zaten şok içinde olan Jennie bir şey yapamadı ilk başta ama burnuna gelen güzel kokusu hemen gözlerini doldurmuştu.
Ağlamaya çoktan başlamıştı çünkü boşa çabaladığını hissediyordu sadece. Onunla olmak istemişti, olmamıştı; ondan kaçmak istemişti, onu da başaramamıştı işte.
Hıçkırıklarını kontrol altına alamamıştı, sarılan bedenini onun sakinleştirmeye çalışması daha da sinirini bozuyordu. Ayrılmaya çalıştığından kollarını salmıştı Taehyung. Sinirden kuduran beden göz yaşlarını silip kapıyı açtı. "Defol!"
"Jennie biraz konuşalım lüt-"
"Çık çabuk, yoksa polisi ararım."
Hala açık kapıyı ittirip kapattı Taehyung. "Biraz konuşalım."
Göz yaşlarını bir kere daha sildi Jennie.
"Ya ne konuşacaksın benimle, siktir git diyorum."
Sesini oldukça yükseltmişti apartmanda bulunan daireye az sonra komşuların toplanacağından korkan Taehyung ise bir an önce kızı sakinleştirmek istiyordu.
"Jennie nolur bağırma, sadece bir kere konuşalım istersen giderim, bir daha görmezsin beni."
"İstemiyorum, çıkmıyor musun? İyi o zaman."
Hızlıca mutfağa girip telefonunu aldı arkasından gelen adam o daha telefonunu açmadan elinden alıvermişti.
"Ver şunu!"
Telefonu aldığı gibi arkasına sakladı.
"Senden yarım saat istiyorum."
"Vermiyorum ben de! Telefonumu ver." Çığlık atar gibi konuştuğunda Taehyung çoktan sim kartını çıkarıp kırmıştı.
Jennie ciddi anlamdan sinirden kıpkırmızı olduğunda yere çöktü, dizlerini kendine çekip kafasını yasladı ağlamaya devam etti sadece. Çaresizlik ağlamasıydı bu, ona olan çaresizliği.
Yanına çöktü Tae, sarıldı hıçkıran bedene. Ona bile engel olamamıştı Jennie, gücü yoktu artık hiçbir şeye.
"Neden yapıyorsun?" Hıçkırıklarının arasından konuşmuştu. "Neden böyle çaresiz bırakıyorsun beni?"
Sesi çok sakindi, az önce evi yıkan kız şimdi fısıldıyordu.
"Jennie özür dilerim."
"Taehyung özür dileme, git."
Kafasını kaldırabilmişti, cidden bir an önce gitmesini istiyordu sadece çünkü kalsa da yine üzülenin kendisi olacağının farkındaydı.
"Gitmek istemiyorum." Kızın göz yaşlarını silip önüne gelen saçlarını düzeltti. "Seninle kalmak istiyorum, seni seviyorum Jen."
Öyle çok düşünmüştü ki bu anı Jennie. Senelerdir yatmadan önce kurulan salak hayalleri bu anlardı, düşünürken bile sevinçten kalbi teklerken şimdi çok daha farklıydı, sadece daha fazla ağlayabilmişti.
Taehyung alnından öptü kızı. "Lütfen ağlama artık."
İki yana salladı Jennie başını. "İnanmıyorum sana."
"Yemin ederim, her şeyin üzerine yemin ederim çok seviyorum seni."
"Neden yapmadın, öpmedin beni? Öpseydin, o zaman belli etseydin sevgini."
"Emin değildim, bilmiyordum kalbimdekini, aklımdakini isimlendiremiyordum." Kızın saçlarıyla oynarken cümlelerini toparlamaya çalışıyordu.
"En yakın arkadaşımın kardeşine o gözle bakmak bile beni rahatsız eder, yakıştırmam kendime ama olmadı Jennie. Ben aklıma hayır bu hoşlanmak değil, hayır bu sevgi değil, aşk değil desem; sabahları uyanır uyanmaz aklıma sen gelsen de olmaz diyordum. Sen öyle beni öpmek isteyince,"
Yavaşça derin bir nefes aldı,
"Aklıma sürekli olmaz diyişlerim yüzünden kaçmayı seçtim o an, sonra oturdu her şey. O andan sonra anladım, o andan sonra kabullendim."
Kızın göz yaşlarını tekrar sildi, elini tuttu ve göz göze gelmelerini sağladı.
"Şimdi senden sadece bir şans istiyorum, seninle olmam için bir şans."
İçten konuştuğunu hissedebilmişti Jennie sadece, inanmak istiyordu ama kendine de bunu açıkca söyleyemiyordu.
"Beni çok üzdün."
"Biliyorum, özür edilerim. İste binlerce kez daha edeyim."
Ağlaması bitmiş sadece minik minik iç çekiyordu Jennie. "Kalbim çok kırıldı"
Ellerini yanaklarına koyup okşadı ve gözünün içine baktı. "Özür dilerim."
"Kendimi değersiz hissettim."
"Dünyanın en değerlisi sensin gözümde."
Jennie ufaktan gülümsese de çaktırmadan hemen ciddileşti.
"Özür dilesene."
Gülümsemesini çaktırmamasına gülümsedi Tae, karşısındaki tatlılığı çok hoşuna gitmişti.
"Özür dilerim güzelim."
Jennie gülümseyip gözlerini kaçırmıştı.
"Çok salaksın."
"Biliyorum."
Kıkırdayınca Taehyung onu kucağına çekmişti. Ellerini beline sardı, Jennie ise kafasını göğüsüne koymuştu.
Bir süre geçince sessizliği Taehyung bozdu,
"Jennie."
"Hm?" Ağladığı ve sıcacık göğüse başını kouduğundan biraz mayışmıştı.
"Affettin mi beni?" Beline daha çok sarılmıştı bu soruyu sorarken. Her an kaçmasından korkarmış gibi tutmuştu.
"Hayır." Beklediği cevabı aldığı için büyük hüsrana uğrayamamıştı.
"Jennie."
"Hm?"
"Seni seviyorum."
Kıkırdayıp kafasını adamın göğüsünden kaldırdı ve dikleşti.
"Kalbin çok hızlı atıyor."
Saçlarını kulağının arkasına atıp karşısındaki kızın yüzüne biraz daha yaklaştı.
"Çünkü seni seviyorum."
Daha da yaklaşıp dudaklarını öpecekken karşılaştığı boşlukla gözlerini açtı. Ondan uzaklaşmış, yüzüne yapmacık gülümsemesini kondurup ona bakan kıza şaşkınca baktı.
"Nasıl hissettiriyormuş?" Ciddi bir şekilde sorunca Taehyung'un yüzü düşmüştü. Kötü hissetirmesi değildi olay, aynısını Jennie'ye yapıp onu kötü hissettirmesiydi.
Jennie karşısındaki adamın ciddi bozulduğunu gördüğü an çenesini tuttu hafifçe. "Şakaydı sadece." Diyip kendi dudaklarını onunkilerle buluşturdu.
İkisi nefes nefese ayrıldıklarında kıkırdayan kıza gülümsemişti Tae. Çok fazla duygu hissi kalbine fazlaydı, kızın yanağına bir öpücük kondurdu.
"Seni seviyorum."
"Ben de seni." Diyip başını az önce kaldırdığı göğüse geri koydu Jennie.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝒕𝒆𝒂𝒓𝒔 𝒂𝒍𝒘𝒂𝒚𝒔 𝒘𝒊𝒏 °𝒕𝒂𝒆𝒏𝒏𝒊𝒆
FanfictionJennie, abisinin en yakın arkadaşına aşıktı. Kim Jennie × Kim Taehyung