Benim güzelliğim hakkında yorum yaptıktan sonra o ihtişamlı merdivenden hızlıca inmeye başladı bu da onun o güzel saçlarının dalgalanmasını sağladı. Ama önemli olan bu değildi benimle ne yapacağıydı. Sonunda merdivenden indiğinde yanıma geldi önüme düşmüş saçımı kulağımın arkasına atmıştı elini geri çekerken elini ısırdım. O kadar sert ısırmıştım ki eli kanamaya başladı kanı kıpkırmızıydı
"Ahhh" diye inledi "Bay Kemik Kasabı" ardından "Seninle iyi anlaşmaya çalıştım ama görünüşe göre bu hiç bir işe yaramayacak" dedi
Bunu söyledikten hemen sonra arabadan indiğimden beri yanımda duran korumalara kafası ile bir işaret verdi ve korumalar beni sertçe çekmeye başladı direnebildiği kadar direndim kendimi geri çekiyordum ama nafile işe yaramıyordu. Beni bitmek bilmeyen bir koridor boyunca çekiştirdiler ardından muhteşem bir salona girdik ama tam etrafa bakmadan salondan çıktık ve yine bir koridora girdik. Sonunda bir kapının önünde durdular. Kapının çok hasar gördüğü belliydi birinin de benim gibi buraya zorla getirildiği aşikardı o kişi de muhtemelen burada konaklamış ve kaçmak için kapıyı harap etmişti. Bir yanımdaki koruma kolumu bırak kapıyı açmaya uzandı. İşte buydu kaçmaya çalışmak için bir şansım vardı. Boşta olan kolumla hala benim kolumu tutan korumanın burnuna yumruk attım. Elimi burnundaki kanı silmek için bıraktı. İşte tam o anda koşmaya başladım ama bu sefer geldiğim yöne doğru değil tam tersi yönüne doğru koşmaya başladım. koştum koştum sayısız oda ve oturma odası gördüm ama en sonunda girişteki gibi bir hole geldim bu belki girişteki hol kadar ihtişamlı değildi ama bu onun gösterişsiz olduğu anlamın gelmiyordu. Duvarlarda bir sürü Rönesans tabloları vardı. Ama gözüme bir şey çarpmıştı tam holün ortasında duran bir cam vektör vitrin aynı filmlerde gördüğümüz elmasların içinde saklandığı cam kutulara benziyordu ama içinde bir elmas yerine parlayan mücevherlerle donatılmış bir hançer vardı. Tam unları düşünürken hızla yaklaşan ayak sesleri duydum hemen cam vitrini kırdım ve içindeki hançeri çıkardım. Ayak sesleri yaklaştıkça yaklaşıyordu kimin geldiğini bilmiyordum ama kim olursa olsun o şey gelemden holdeki kapıyı açıp kaçmalıydım. Kapı çift kanatlıydı iki kanatında da çevresinde altın renkli ahşap bir çerçeve ver çerçevenin içinde ise bir cam vardı. Elimdeki hançerin arka kısmı ile cama vurarak camı kırmayı denedim, kırılmıyordu bu sürede ayak seslerinin sahipleri hole daldı çoğunun elinde silahlar vardı ve bu silahlar bana doğrultulmuştu. Hançerimi havada sallıyordum ve eğer yanıma yaklaşmaya cüret ederlerse onları deşeceğimi söylüyordum. Aslında sadece bir parmak hareketi ile öleceğimi biliyordum. Tehdidimden korkmamış olacaklar ki yavaş yavaş bana yaklaşmaya devam ediyorlardı bir anda durdular. Ciddiyetimi anladıklarını sanmıştım o an ama burnumu ve ağzımı kaplayan bir mendil ile bayıltılmaya başlayınca tehdidimin hiç bir işe yaramadığını anlamış oldum. Buradan şu anda kaçamayacağımı biliyordum ama en azından beni bayıltan kişiye olabildiğince hasar vermek için kollarını hançerim ile kestim hemen ardından bayıldım. Çok zaman geçmiş olacak ki ayıldığımda hava zifiri karanlıktı etrafım bakındım ve beni muhtemelen başından beri koymak istedikleri oda da olduğumu anladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya'nın Küçük Orospusu
Storie d'amoreAnnesini ve abisini daha 17 yaşında kaybeden Rojda'nın babasının kumarda kaybedince Rojda'yı bir mafyaya kaybetmesini konu alan bir birinden heyecanlı ve beklenmedik olayları anlatan bir başyapıt.