her şey bitince geride kalanlar, zarara sokulmuş ve asıl yaratılışın iğrenç çizgilerine tutsak kalan insanlar, her dakikası ızdırap içinde geçmesine rağmen halen tanrı'ya inananlar ve ben, yalnızlığın şekline bürünendim. benim tanrı'ya inanmamama sebep olan ızdırap ise, yaratılışın iğrenç çizgilerinin aksine, zihnimin kalabalığıydı. ben, bütün bu insanların arasında geriye kalandım.
bu akşam elime aldığım bir sigara paketiyle çıktığım eve, bu defa bir avuç arkadaşımla girerken, o kalabalığın her zaman canımı sıktığı kadar rahatsız edici olmadığını biliyordum. bazen, aslında çoğu zaman dememin daha doğru olacağını biliyorum fakat ben bunu yapamayacak kadar yalnızlığına düşkün bir insanım, yanımda durduğunu bildiğim insanları görmek o kadar da geride kalmış hissettirmiyordu. ruhumu tazeleyen bir kıpırtı vardı duyduğum kahkahalarda. yalnızlığı sevmediğim tek yerdi onların yanı.
"büyükannem uyuyor, o yüzden ben gelene kadar başınıza bela açabilecek sesler çıkarmayın."
üzerimdeki deri ceketin yakalarını düzeltirken, bileğimdeki tokayla uzun siyah saçlarımı ensemde topladım ve karşımda oturan soobin ve yeonjun'a kaydı bakışlarım. "emin ol büyükanneni uyandırmak gibi bir hataya düşmeyeceğiz." dedi soobin suratında kocaman bir gülümsemeyle.
"o kadının ne kadar ürkütücü olduğunu hepimiz biliyoruz."
yeonjun'dan gelen itiraf sırıtıp olumlu anlamda başımı sallamama sebep oldu. pekâlâ bunu kasabada bilmeyen elbette yoktu, bayan choi buranın en dik başlı ve aynı zamanda soğuk insanıydı. yıllardır burada yaşıyor olmasına rağmen tek bir arkadaşı dahi yoktu fakat herkes ona saygı duyardı. ve ben, onun ailesinden geriye kalan tek kişi, torunu, elbette onun gibi kendi bildiğini okuyan ve yalnız biri olmaya mahkûmdum. yine de onu seviyordum, tek ailemdi.
aynada son defa kendime baktığımda, "sen bu saatte nereye gidiyorsun ki?" diye sordu yeonjun. kollarını arkasındaki koltuğa yaslamış ve oturduğu yerde yayılmışken, soobin onun dizlerinde yatıyordu. "şu bahsettiğim seks uygulamasında biriyle tanıştığımı söylediğimi hatırlıyor musunuz?"
"yok artık, anonim bir herifle buluşmaya gittiğini mi söylüyorsun yani?" omuz silkerken komidinin üzerinde duran sigara paketini alıp cebime attım. "en kötü ne olabilir ki?" derken odayı boğucu bir yere çevirecek derecede parfüm sıktım. "herif organ mafyası çıkıp böbreklerini satışa çıkarabilir mesela amına koyayım." soobin'den duyduğum cümle kahkaha atmama sebep oldu. dudaklarıma sürdüğüm parlatıcının taşan yerlerini serçe parmağımla silerken, "abartıyorsunuz. hem biz uzun zamandır konuşuyoruz." dedim.
"ne kadar uzun mesela bu bahsettiğin uzunluk?"
"en sevdiği pozisyonları bilecek kadar." derken yeonjun'un sorusuna karşılık göz kırptım. ikisinin de suratlarındaki ifade solarken, soobin'inki daha çok bir iğrentiye dönüşmüştü, son defa öpücük atmış ve odadan çıkmıştım. bu aldığım en büyük risk falan değildi, ben eğlence arıyordum ve seks uygulamasında tanıştığım biriyle buluşmaktan daha eğlenceli ne olabilirdi? elbette beklediğim gibi birinin çıkacağından tamamiyle emin değildim fakat dediğim gibi, benim eğlenceden anladığım buydu: yeni insanlar, bedenleri ve daha sonrasında bir daha görmeyeceğim yüzleriydi.
yaktığım sigarayı dudaklarımın arasına yerleştirirken, buluşma yerimizin oldukça yakında olması ilk başta içime kurt düşürmüştü. o kişinin kasabadan tanıdığım biri çıkma ihtimali olmasına rağmen, yine de bütün bunlar eğlencemin önüne geçemezdi. tanıştığım kişiye güveniyordum, birkaç aylık tanışmışlığımız ve flörtleşmişliğimiz vardı. kendine terry diyordu ve bana karşı nazikti, yaptığımız sanal seksler dışında onun benim hakkımda ne düşündüğünü de merak ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
burning desire ༊ taegyu
Fanfictionaklımdaki soruların hepsinin cevabını beni nefretiyle boğan bir çift dudakta arıyordum. → enemies to lovers. → smut.