on üç

2.7K 250 287
                                    

neden acı ve arzularla ikiye bölünerek çürümek zorundaydık?
ben bu soruyu kendime, tam da arzularıma yenik düşüp kendimi tekrar kang taehyun'ın evinde, onun dokunuşlarıyla yanıp tutuşurken bulduğum zaman sormuştum. neden o bana dokunurken acı çekiyordum? geri adım atmaktan korkmam mıydı yenilgilerimin sebebi yoksa hâlâ kendime yediremediğim hislerim miydi bilmiyorum. tek bildiğim taehyun'ın nefesi boynumdayken ve dokunuşları bugün hiç olmadığı kadar nazikken, canımı yakmaktan deli gibi korkarken ilk defa, istesem de geri adım atamazdım.

evine nasıl geldiğimizi hatırlamıyordum. bütün derdim tekrar onunla beraber olmak, bu benim canımı yaksa bile bir şeyler hissetmekti. ve benim bu kasabada gerçekten bir şeyler hissedebildiğim tek yer, yine kang taehyun'ın yanıydı. kazağımın içinden geçip belimde gevşek bir şekilde duran parmaklarının tenimi yakması, dakikalardır öptüğü dudaklarımı hissetmiyor oluşum ve bana seni istiyorum diye fısıldayışının hâlâ zihnimde yankılanması, bütün bunların hepsi buradan gitmemi engelliyordu.

"beomgyu." diye fısıldadı bana. belimde duran elleri yavaşça kalçalarıma kayarken huylandığım için başımı eğdim. göğsü hızla kalkıp iniyor, kang taehyun'ın dudakları çenemden boynuma doğru ilerlerken kalbinin ne kadar hızlı çarptığını biliyordum. ona hımladığım zaman, "artık kaçamazsın." dedi bana. boynumu dişlediğinde kısıkça inleyip başımı kaldırdım. kapıya değen sırtım taehyun'ın tuttuğu kalçalarımla beni kendine bastırmasıyla oradan ayrılırken, eş zamanda başını kaldırdı. ona bakarken parlayan gözlerimin içine baktı, benden bir cevap beklerken, "kaçmayacağım." diye fısıldadım. "kaçmayacağım ama önce sorumu cevaplaman gerekiyor."
bana gülümsediği zaman, ilk defa gözlerinde nefreti görmediğimde ve elleri bedenimden tamamen uzaklaşıp geriye birkaç adım attığında, titrek bir nefes verdim.

"cevaplarım cevaplamasına fakat," diye mırıldandı. arkasında duran yatağa oturup ellerini yaslarken eğdiği başını kaldırıp onun için titreyen gözlerime baktı, "her şey karşılıklı değil mi sence de?" dedi. yavaş adımlarla yanına adımlarken kaşlarım çatıldı, kafamın içi uzun bir zamandır darmadağın olduğu için ne söylemek istediğini dahi anlayamamıştım. fakat taehyun yerinde doğrulurken birden bana doğru uzanıp kolumdan yakaladı, yanına çektiğinde ise nefesim kesildi. kalçam yatakla buluştuğunda boştaki elini çenemde hissettim, nefesleri nefessiz kalmama sebep olana dek yüzüme yaklaştı. "beni anlamayacak kadar masum değilsin sen beomgyu. bu ne şimdi, yeni oyunun mu?"

"senden bu yüzden nefret ediyorum işte." diye kısıkça mırıldandığımda yüzündeki gülümseme silindi, çenemde duran elini ittim. "benim için her şeyin oyundan ibaret olduğunu sanıyorsun. neler hissettiğim hakkında hiçbir fikrin yok." ayağa kalktığımda havada duran eli kucağına düştü, "siktir, taehyun. ne sormak istediğimi bile dinlemiyorsun." diye bağırdığımda hafifçe yerinde doğruldu, "gitmek istiyorum." dedim. ayağa kalktı, dudaklarımı yalayıp saçlarımı geriye taradığımda histerik bir şekilde güldüm ve tam gözlerinin içine baktım. ağzımdan çıkmak için yalvaran sözcükleri bugün rahatlıkla söyleyebiliyor olmam ikimizi de şaşırtmıştı fakat o bütün bunları bekliyormuş gibi baktı bana. "neden gitmiyorsun?" diye sordu. bir adım daha attı ve artık tam dibimdeydi. kollarımdan tutup beni sarsarken, "niye hâlâ buradasın beomgyu?" dedi.

ondan deli gibi uzak durmak istediğim anların hepsinde taehyun en yakınımda oluyordu. gitmesini istediğimde kalıyor, kalmasını istediğim zaman ise burada olmuyordu. kang taehyun'ın varlığının çelişkisi kendimi onun yokluğuna alıştırmak istememe sebep oluyor fakat bunu yapamıyordum bile. günün sonunda ben taehyun'ın da bildiği gibi, korkağın tekiydim belki de.

"gitmeme izin verecek misin?" diye sordum. çenemden tutup başımı kaldırıp tekrar ona bakmamı sağladığında, "vermem." dedi. "sana artık kaçamayacağını söyledim, beomgyu." gözleri parlıyordu kang taehyun'ın. "neden?" sormak istediğim soru en sonunda dudaklarım arasından döküldüğünde, neden kalmamı bu kadar istediğini sorduğumda ona, taehyun yutkundu ve bakışlarını kaçırırken, "beni kullanmak eğlenceli mi?" diye sordum, sesim yükseldi. ellerim yakalarına sıkıca tutunurken tam gözlerinin içine bakmak istedim, belki bir cevap bulurum diye.

burning desire ༊ taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin