Teachers 2 °Minsung°

1.9

"Yarın başlıyorsun değil mi okula?"

Dana yine Minjilerin evine gelmişti.

"Evet başlayacağım"

Ne diyeceklerini bilmiyorlardı. 1 saatte bir sürü saçma konu konuşmuşlardı.

Ikiside utanıyor ve çekiniyordu.

"Dana"
"Minji"

Aynı anda birbirlerine seslendiklerinde gülümsemişlerdi.

Birbirlerine sen söyle dedikten sonra Dana dayanamamış söylemişti.

"Böyle mi olacağız artık?"
"Nasıl yani?"

"Eskisi gibi olmayacak mıyız? Eskiden kastım. Eğlendiğimiz zamanlar ki halimiz"
"O konuşmadan sonraki ilk buluşmamız olduğu için sanırım"

"Ne hissettiğini anlamana yardım edeceğim Minji"
"Nasıl yapacaksın bunu?"

Bir anda Minji'yi tutup kendine çekmişti.

Minji yaşadığı şokla nefesi kesilmişti.

Dana'nın kucağına oturuyordu.

"Eun'un kucağına oturduğunda bu hissi hissediyor musun?"

"Veya kalbin bu kadar hızlı atıyor mu?"

Dana elini Minji'nin kalbine koymuştu.

Minji ise sadece ona bakıyordu.

"Ne dersen de"
"Beni seviyorsun sadece farkında değilsin. Beni sevmesen kalbin bu kadar hızlı atmaz Minji."

"Kalp asla yalan söylemez"

Minji hala sadece Dana'ya bakıyordu. Donup kalmıştı adeta.

Dana yatağa yattığında Minji'yi üzerine yatırmış ve saçlarıyla oynamaya başlamıştı.

Minji ise düşünüyordu. Gerçekten kimseye böyle hissetmemişti daha önce.

Kalbi yerinden çıkacak gibi hissediyordu.

Onunlayken mutluydu ve onunla olmak istiyordu sürekli.

Ona sarılmak, onu öpmek ve daha sayamadığı bir sürü şeyi istiyordu.

Yavaşça kafasını kaldırmış ve Dana'yla yüzlerini hizalamıştı.

"Seni seviyorum"

Demiş ve Dana'nın dudaklarını kendi dudaklarıyla birleştirmişti.

Dana başta şaşırsada karşılık vermişti.

Yavaşça Minji'yi altına alıp üste çıkmıştı Dana.

Elini Minji'nin belinde gezdirmeye başlamıştı.

Minji de ellerini Dana'nın omzuna atmıştı.

Nefessiz kaldıklarında ayrılmışlar ve alınlarını birleştirmişti.

Burunlarını birbirine sürttüklerinde gülümsemişlerdi.

Dana'nın telefonu çaldığında yavaşça Minji'nin üstünden kalkmıştı.

Annesi aramıştı ve geldiklerini söylemişti.

Ailecek planları olduğu için Dana gitmek zorundaydı. Minji de onu geçirmek için aşağıya inmişti.

Odadan çıkmadan son kez Minji'yi öpmüş ve aşağıya inmişlerdi.

Jisung ve Minho ile vedalaştıktan sonra evden çıkmıştı.

"Öpüştünüz?"
"N-ne?"
Jisung'un sorduğu soru ile Minji donakalmıştı.

"Dudaklarınız kıpkırmızıydı. Çıkıyor musunuz?!"

"Jisung! Sana demedim mi kızı rahat bırak özel hayatına karışma diye"
"Ama merak ediyorum"
"Ama o onun özel hayatı. Ona zarar gelmediği sürece karışmaya hakkımız yok"

"Haklısın üzgünüm bebeğim"

"Ya ama üzgün olma"

Minji gidip Jisung'un yanına oturmuş ve ona sarılmıştı.

"Flört gibiyiz ama sevgili olacağız sanırım."
"Öpüştünüz mü?"

Tekrar sorduğu soruyla Minho gülmüştü.

"cidden öldürecek beni bu çocuk"

Minji kafasını salladığında Jisung çığlık atmıştı.

"Baba utanıyorum yapma"

Minho kahkaha atmaya başlamıştı.

"Babanda benimle öpüşüyordu merak etme"
"Minho ne diyorsun çocuğa?"

"Jisung 17 yaşını hatırlamak ister misin güzelim? Emin ol o da senin gibi. Sanki bilmiyor neler yaptığımızı"

"Biliyor musun?"
"Yani bilmem normal değil mi evlisiniz hani?"
"Eyvah eyvah"

"Duyuyor musun peki?"
"Jisung ne diyorsun!"
"Konuyu açan sensin. Kötü bir şey demiyorum"

"Duymuyorum ama yani bilmemem çok anormal olurdu babiş"
"Sen hiç yaptın mı?"

"Jisung Yeter?!"

Minho'nun ciddi olmadan bağırmasıyla Minji kafasını Jisung'un göğsüne bastırmıştı. Utanıyordu.

"Yapmadım. Sizide duymuyorum. Yeter utanıyorum"

"Bencede yeter bu kadar"
"Bebeğim utanma bunlar doğal bir şey"

"Kızımızla sex hayatımızı konuşmak nasıl doğal bir şey Bay Han"
"Altı üstü duyuyor musun dedim?! Nasıl seviştiğimizi söylemedim!"

"Oldu olacak söyle?!"

Garip bir tartışmaydı.

Kimse kimseye kızmıyordu sadece atışıyorlardı.

Minho gittiğinde Jisung bu konuşmayı boşvermesini söylemişti.

Garip bir gün geçirmişlerdi.

Minho yemek hazırlamaya başladığında Minji yardıma gitmiş, Jisung ise evi toplamıştı.

Birlikte yemeklerini yedikten sonra film izlemişler ve erken yatmışlardı.

Yarın hepsi işe/okula başlayacaktı..