2006.03.25 Geçmiş
Fırtınalı bir gece, saat tam 03:45 annemle babamın kesin uyuduğuna emin olup yatağımdan kalkıp bahçeye çıktım. Yağmur çok sık ve hızlı yağıyordu. Aynı zamanda sert rüzgar esiyordu. Hemen ayağımın altında ahşap veranda da ki tahtalardan birinin altında sigaramı saklamıştım. Doğru tahtayı bulup kaldırdım sigara paketini elime alıp tahtayı geri yerine oturttum. Bugün 14 yaşıma girmiştim cebimdeki çakmağı çıkartıp sigaramı yakmam, bahçeye vuran ışıkla irkilip elimdeki sigarayı yere atmam bir oldu, dört tane araba yolda durdu, aynı anda hepsinin kapısı açıldı, biri hariç. Arabadan inen adamları ağaçların arasından görebiliyordum.
Gecenin bu vakti evimizi yanındaki yolda bu adamların ne işi vardı? O sırada en öndeki arabadan bir adam indi, koruması olduğunu varsaydığım bi adam hemen şemsiyeyi adama doğru tuttu, cüsseli adam üstündeki siyah kürklü kabanı hafif düzelterek tam ağaçların arasında olan bana döndü, yüzünde hiç bir mimiğe sahip olmayan bu adam sanki orada olduğumu biliyormuş gibi bana öyle bir dönmüştü ki sert bir şekilde yutkunmama sebep oldu. O cüsseli adam bir anda bahçenin kapısına doğru adamlarıyla birlikte yürümeye başladı, gayet sakin kendini hiç yormadan o kadar rahat yürüyordu ki gerilmeye başladım.Oturduğum yerden kalktım bahçenin içine girmişti, ıslanan ve üşüyen bedenim titremeye başlamış kalbim hızını aşmıştı, kimdi bu adam ne işi vardı bahçemizde? Tam önüme kadar geldi "Kim olduğumu biliyor musun çocuk?" gözlerindeki gözlükte kendi yansımamı gördüm "Siz kimsiniz? Sizi tanıyor muyuz? Ailem sizi tanıyor mu?" Adam dediklerime cevap dahi vermeden hafif sağına döndü adamları hazır ol da gözükmelerine rağmen daha da dikleşip emir almaya hazır pozisyona geçtiler, adam anlamadığım bir dilde bir şeyler söyleyledi.
"Возьмите ребенка и отведите его в машину, если вы его обидели, считайте себя мертвым.
Çocuğu alıp arabaya götürün, eğer ona zarar verirseniz kendinizi ölmüş sayın"Adam yanımdan geçip evin içine gireceğini, beynim yeni idrak edecek gözlerim gördüklerini kesinleştirecekti ki yanıma adamlarından biri geldi. Boynumda bi sızı hissettim, bir iğne, gözlerim seğirdi, dengemi kaybediyordum ki o adam beni omzuna alıp yürümeye başladı.Gözlerim tamamen kapanmaya başladı.
Karanlık.Sabah 05:25
Kulağım çınlıyordu, bi uğultu vardı.
" Ne zaman uyanacak""5 dakikaya uyanması gerekiyordu efendim, yaşı küçük olduğından ilaç yan etki yapmış olabilir 30 saniye içinde uyanmazsa bir sorun vardır"
Gözlerimi yavaşça açtım, karşımdaki tekli deri koltukta, elindeki buzlu viskiyle oturmuş yanındaki adamıyla konuşuyordu, beni hemen farkedip ikisi de bana döndü. O korkunç adam gözlüğünü çıkartmış keskin bakışlarıyla bana bakıyordu, yatakta üzerim örtülü bir şekilde yatıyordum burası benim odam değildi ben evimizde değildim bu adam beni nereye getirmişti.
" Uyandın demek çocuk" yüzündeki ifade belirsizdi, ne düşündüğü anlamıyordum. " Sen kimsin ben neden burdayım!" dün sabah kahvaltıda yürek yemişcesine sesimi yükseltip konuştum, adam elindeki bardağı bırakıp anında yanıma fırladı yakamdan tutup beni oturur pozisyona getirdi, yüzüme yaklaşmasıyla sol özünün üstünde ki düz sivri yara izini gördüm. Gözünü ele geçiren bu yara beni gerdi, saniyesinde bunları düşünürken " Benim emirlerim altında sesin kısılacak, o desibelini ayarlamayı öğreneceksin çocuk, seni bizzat ben kendi ellerimle eğiteceğim, çocukları ciddiye almam benim karşımda adam olsan iyi edersin." Yakamı tutan iri soğuk elleri tenimi yakıyordu yutkunamıyordum bile, cevap veremeden yine aynı dilde bağırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
it's a lie, but it's not
Teen Fiction"Sen, bu tehlikede yaşamayı öğreneceksin çocuk" gözlerindeki korkusuzluk beni cesaretlendirdi, elimdeki italyan stiletto bıçağı daha sıkı kavradım.