-Ya-yalvarırım yapma! AHHHH!
Jeonghan vücuduna sertçe inen ıslak havluyla çığlık atarken Jaebum onun çıkardığı sesten rahatsız olup yüzüne tokadı geçirdi. Jeonghan yüzünde patlayan tokatla sessizleşirken iple bağlı bilekleri tekrar kanadı. Canı o kadar çok yanıyordu ki acıdan bayılmak üzereydi ama Jaebum ona asla merhamet etmeyecek kadar zalimdi. Jeonghan ağlayarak yukarıdan bağlı bileklerini çekiştirirken bunu yapmasının faydasız olduğunu hala anlamamıştı. Sırf Jaebum ihale kaybettiği için dayak yiyordu şu an. Bir suçu yoktu, çaresiz bir zavallıydı sadece...
Jeonghan sessizleşerek vücuduna inen darbeleri çaresizce kabul ederken bu sefer onun sustuğunu gören uyuşturucu baronu çocuğun sabit bileklerini çözüp onu yatağın ucuna fırlattı. Jeonghan ona bakmaksızın yüzü yatağa bastırılmış bir şekilde dururken hıçkırıkları geri geldi. Morarmış çıplak bacakları korkudan titrerken sineğin bile ses çıkaramadığı odada kemer sesi duyuldu, ardından fermuar ve sonrada kumaşın hışırtısı duyuldu. Jeonghan yatağın çöktüğünü hissederek daha çok titrerken Jaebum'un iri eli titreyen çocuğun tek parça olan kıyafetine gitti.
....
Yoon Jeonghan düşünüyordu. Soğuk çarşafla örttüğü vücudunu sarmalarken hayatını düşünüyordu. Nasıl bu hale gelmişti? Neden böyle olmuştu? Bu onun sınavı mıydı? Tanrı ona neden yardım etmiyordu? Neden bir kurtuluşa sahip olmuyordu? Bundan dört yıl öncesini düşündü. Dört yıllık esaretini düşünüyordu. Şimdi bu evde metres adı altında yaşıyordu ama bir metres bile değer görürdü ama o değil.
Yoon Jeonghan'ın hayatı kolay olmamıştı. Okul arkadaşlarıyla birlikte kaçırılmıştı ve Japon askerlerin alayında tutulmuştu. Bu onlar için çok zordu. Aylarca orada tutulmuş ve kırk öğrenciden geriye sadece on beş kişi sağ kalmıştı...
....
3 mart 2012
-Hadi Seungceooool, sende gel! Söz veriyorum çoook eğleneceğiz. Hadi kalk sevgilim.
Yoon Jeonghan koltukta kitap okuyan okul birincisinin etrafında pervane olurken bir türlü erkek arkadaşını ikna edemiyordu. Ne vardı da okulun düzenlediği geziye katılmıyordu? Jeonghan yaklaşık bir saat dil döktükten sonra ikna edemediği erkek arkadaşından uzaklaşırken tavır aldı. Neden ona izin vermiyordu ki? Sevgilisini umursamadan çantasını hazırlarkenn kendi kendine üzülüyordu ama bilmediği bir şey vardı ki keşke sevgilisini dinleseymiş, çünkü Yoon Jeonghan o geziye giderek bütün hayatını karartmıştı...
....
Otobüs büyük bir hızla fren yaparken içinde uyuyan öğrenciler sertçe öne savruldu. Derin uyuyan öğrenciler şaşkınlıkla ne olduğunu anlamaya çalışırken aniden ateşlenen silahlarla korku dolu çığlıklar yükseldi, kırk erkek öğrencinin çığlıkları ortalığı inletirken aniden otobüsün kapısı açıldı ve girişteki öğretmenin kafasına iki el kurşun sıkıldı. Çocukların gözleri bu görüntüyle korkudan büyürken içeri giren Japon bir asker sırıtarak askerlerine döndü.
..
Kırk liseli genç, boş bir odada korkuyla ne olduğunu bilmeden beklerken aniden gürültüyle açılan kapıdan hepsi korkarak geri çekildi. Bütün herkes yerde oturtulmuştu ve Yoon Jeonghan hiçbir arkadaşı olmadığı için en arkada kollarını bacaklarına sarmış korkuyla bekliyordu. Keşke sevgilisini dinleseymiş diye düşündü. Eğer bu lanet geziye gelmeseydi şu anda Japon askerlerin elinde rehine olmayacaktı. Bu düşünceyle ağlamaklı olurken önünde duran kartpostalları fark edince duvar dibine iyice sıkıştı ama kollarından tutulup ayağa kaldırılmasıyla çığlığı bastı. Attığı tiz çığlıkla odadakiler ona dönerken yanındaki asker ona tokat atmaktan çekinmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Am Not A Slave
FanfictionTanrının bile unuttuğu Jeonghan'ı uyuşturucu baronunun elinden kim alabilirdi ki? Jeongcheol 21.34 04.07.2023