Yağmur şiddetle yağmaya devam ederken gök onunla birlikte gürlüyor, hava olmadığı kadar korkunç gözüküyordu. Bu havanın dışında içinde fırtına olan bir adam vardı. Gözleri donuk, vücudu titrek duygu dolu gözlerle yatağında uyuyan çocuğa bakıyordu. Yoon jeonghan, yıllardır öldüğünü düşündüğü, Japonya’nın geri vermediği sevgilisini şimdi bir anlaşma uğruna bir adam tarafından almıştı. Hiç beklemediği bir anda hiç beklemediği kişi.
Choi Seungcheol gözlerini kırpmadan sevgilisine bakarken düşündü. Acaba ona neler yaptılar? Dövmüşlerdi ama Jeonghan çok narindi, canı acısa hemen ağlardı, hemen dokunduğu yer kendiliğinden morarırdı. Jeonghan nazlıydı. Dokunulmaya kıyılmazdı ki ona. Ona atılan videoyu hatırladı. Im Jaebum’un onun dokunmaya kıyamadığı tenine vuruşu, tokatları, hakaretler. Ona tecavüzü… Seungcheol henüz on yedi yaşındayken Jeonghan’ın kayboluşunun bir yıl ardından cebine gelen mesajla mahvolmuştu…
5 Mart 2013 Jeonghan kaçırıldıktan bir yıl sonra Güney Kore
Im Jaebum titreyen elleriyle ona masaj yapan güzeli alayla izlerken aniden telefonunun çalışıyla önündeki çocuğu korkuttu. Jeonghan, tek kişilik büyük bir koltukta oturan Im Jaebum’un ayaklarının önünde yere oturmuş titreyen elleriyle üzerinde sadece iç çamaşırı bulunan adamın bacaklarını korkuyla ovarken arada sırada uyuşturucu baronunun sapık tacizlerine uğruyordu. Üzerinde siyah saten bir gömlek ve ona uyumlu siyah bir şort varken yalınayak soğuk zeminde oturuyordu. Im Jaebum karşısında varken onun gibi aşağılık bir yaratık nasıl olurda koltukta oturabilirdi. Jaebum kafasına yerleştirmişti. Jeonghan değersizin tekiydi. Değersiz bir fahişe…
Uyuşturucu baronu telefonu açarken keyifle sırıtıp konuşmaya başladı.-General Moi, beni mi özledin yoksa… Hahaha ne mi yapıyorum hımm düşüneyim sanırım senden satın aldığım küçük sürtükle oynuyorum… hahaha ne diyorsun tüh yazık olmuş… Hadi ama beni kandırma Ryon daha on yedi yaşında elbette deliği dar olacak sürekli, benim fahişemde öyle merak etme her daim dar ve ıslak…
Uyuşturucu baronunun iğrenç konuşması Jeonghan’ın midesini bulandırırken aniden kavranan saçlarıyla küçük bir çığlık attı ama dün geceden beri attığı çığlıkları yüzünden sesi kısılmıştı. Zaten acıdan dolayı her zaman dolu olan gözleri yine dolarken bu sefer uyuşturucu baronun sesiyle dondu kaldı.
-Ne demek sevgilisi var? Bana o telefonu gönder hemen!
Uyuşturucu baronu telefonu bir saniye daha dinledikten sonra gürültüyle karşı duvara fırlatırken Jeonghan’ın sarı tutamları hâlâ ellerinde sıkılarak duruyordu. Zaten ondan ölesiye korkan Jeonghan sinirlenen adama karşı tüm vücuduyla titrerken Im Jaebum iki bileğini ölesiye sıkarak çocuğun morluklarla dolu yüzüne karşı bağırdı.
-Demek ki gerçekten bir sürtükmüşsün ha Jeonghan ne yazık bende seni masum sanıyordum ama altından bak ne çıktı? Söylesene güzelim ben şimdi o sevgiline ne yapayım, buraya getirtip onun gözü önünde seni becereyim mi ha? Yoksa direk kafasına mı sıkayım ha? Bana cevap ver lanet orospu!
Sert bir tokatla yere fırlatılan Jeonghan korkuyla kafasını iki yana sallayıp yanan yüzüne rağmen sürünerek tekrar adamın dizlerinin dibine girdi. Ayağa kalkmış olan uyuşturucu baronunun ellerini kavrayıp ağlayarak şiddetle yalvardı.
-E-efendim lütfen o-ona zarar vermeyin, b-bana istediğinizi y-yapın lütfen, l-lütfen e-efendim. O-onun bir suçu yok C-cheol s-suçsuz.
-KES SESİNİ!
İkinci bir sert tokat daha Jeonghan’ın yüzüne inerken acıdan dayanamayan Jeonghan daha fazla dayanamayıp bayıldı. O böyle olsun istememişti. O bunu istememişti…

ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Am Not A Slave
FanfictionTanrının bile unuttuğu Jeonghan'ı uyuşturucu baronunun elinden kim alabilirdi ki? Jeongcheol 21.34 04.07.2023