Hoşgeldiniiiiz
Başladığınız tarihi bırakırsanız sevinirim
Bölüm aralarında ve sonunda düşüncelerini paylaşmanızı rica ederek iyi okumalar diliyoruuum :)
Bu sabahta telaşla evden çıkmıştım. Yine okula geç kalmamın verdiği huzursuzlukla çocukların okula gitmiş olması da içime bir sıkıntı düşmesine sebep olmuştu. Bugün tek gidecektim.
Bisikletimi bıraktıktan sonra hızla okula yürüdüm. İlk dersin bitmesine 10 dakika kaldığını görünce sınıfa girmek istemedim ve kantinde oturdum. Dün oturduğumuz maşaydı bu. Çağrı'nın Ali ile el sıkıştığı masa. El sıkışırken Çağrı'nın bana göz ucuyla baktığı masa. Hadsiz çocuk!
Kendi kendime sinirlenmişken teneffüs zilinin çalmasıyla sınıfa doğru yol aldım. Sınıfa bir hışımla girdiğimi fark etmeden sırama geçtim ve çantamı bıraktım.
"Ne oldu zeyno? Geç kaldın zaten. Bir sıkıntı yok dimi?"
Arap'ın söyledikleriyle sakince ona dönüp iyi olduğumu belli edecek bir şekilde başımı salladım. Ardından başımı sıraya koyup düşünmeye başladım.
Ali ve Cemreyi. Ben ve Ali'yi. Son zamanlarda aklımı bir tek bu kurcalıyordu ya zaten. Ali'ye duyduğum hoşlantı mıydı hayranlık mı yoksa aşk mı emin olamıyordum. Ama tek bildiğim Ali biriyle olacaksa bile bu Vefa'nın katillerinden biri olmamalıydı.
Düşüneceğim diye başımı koyduğum sıradan uyanarak kalkmam da komikti aslında. Anladığım kadarıyla fizik dersindeydik ve hoca bana ters ters bakıyordu.
"Ooo yeni öğrencimiz de uyanabildi sonunda"
"Kusura bakmayın hocam. Dün zor bir gündü. Pek uyuyamadım."
"Git bir elini yüzünü yıka istersen."
"Sağ olun hocam"
Dersten çıkmak için bahane olmuştu banada. Dersin bitimine 10 dakika olduğunu görünce hiç serse girmemeye karar verdim ve önce lavaboya gittim. Kızlar tuvaletinin karşısına erkekler tuvaleti yapmak ne kadar mantıklıydı anlayamasam da lavaboya girip birkaç dakika boş boş durdum. Aynaya baktım. Tam elimi yıkayıp çıkacakken sesler duydum.
"Ya kızıım. Çağrı bana gülümsedi diyorum. Var mıdır bir şansımız? Yani bana gülümsemiştir heralde, umarım."
Göz devirip lavabodan çıktım. Fakat erkekler tuvaletinden tuhaf sesler geliyordu.
"Beni asla bırakmayacaksın değil mi?"
Ve sonra bir öpücük sesi. Midemin bulanması bir yana bu ses bana tanıdık geliyordu.
"Seni asla bırakmayacağım Hazal. Seni seviyorum."
"Cemre'den ne zaman ayrılacaksın?"
Gözlerim fal taşı gibi açılırken eş zamanlı açılan ağzımı elimle kapadım. Bu. Bu iğrençti.
Berk cemre'yi hazalla aldatıyordu. En yakın arkadaşıyla. Evet. Cemre geçen gün Ali'yi öpmüştü fakat Berk tekrardan sevgili olmaya, onu geri kazanmaya çalışıyordu."Vefa'nın bizi gördüğü gece neden istemedin? Neden şu an beni öpüyorsun Hazal?"
Ve bir şok daha. Gözlerimden yaşlar süzülürken yere çökmüştüm. Ama aklıma okulda olduğumuz gelince hızla yerimden kalktım. Zaten sesleri de kesilmişti. Birazdan çıkabilceklerini düşünüp hızla okulun arkasına koştum. Zilin çalmasını umursamadan duvara sürtünerek yere çöktüm.
Gözyaşlarımı durduramazken hıçkırıklara dönüşmesi de cabasıydı.
"Allah kahretsin! Allah kahretsin nasıl böyle bir şey yaptı kalbim. Nasıl imkansız birini sevdi. Nasıl dayanacağım? Onları nasıl görmezden geleceğim?" Hıçkırıklarım artarken bir anda biri omzuma dokununca yerimden sıçradım. Gelenin Çağrı olduğunu görünce gözyaşlarımı sildim ve ayağa kalktım.
"Bir şey mi vardı?" Sert bir şekilde kurduğum cümle ya da az önce ağlamıyormuş gibi davranmam Çağrı'yı şaşırtmış olmalıydı.
"Sorun ne? Niçin ağlıyorsun? Yardımcı olabilirim. Gerçekten." dediğinde alayla güldüm.
"Dün Ali ile el sıkışman bugün bana yardım etmeni gerektirmez. Ayrıca babanın zoruyla yaptığını da anlıyorum. Şimdi beni yalnız bırakır mısın?" dediğimde biraz bozulmuşs benziyordu. Ama umrumda değildi. Hala duyduklarımı sindirememişken sadece ağlamak istiyordum.
"Bak dün ya da önceki günleri şimdilik unutalım tamam mı? Çünkü benim de üzülmeye belki de ağlamaya ihtiyacım var." Söylediği şeye o kadar şaşırmıştım ki ne olduğunu sormadan edemedim.
"Bir derdin mi var? Anlatmak istersen dinlerim." yüzümdeki minik tebessümün sebebini bende anlamamıştım.
"Eğer bir gün sen anlatırsan bende sana anlatırım zeyno" o da gülümsedi.
Ağlamamı görmesini istemiyordum. Aynı yere tekrardan çöktüm fakat bu defa ağlamadan. Ona döndüğümde elindeki çakmakla dudaklarındaki sigarayı yaktığını gördüm.
"Sigara mı içiyorsun?" Yönelttiğim sorunun saçmalığını fark edince yüzümü ekşittim.
"Sence?" Diyip içine çektiği dumanı işaret etti.
"Yani, aslında bizim yaşımızda birinin içmesi şaşırttı. Onu söylemek istemiştim." Diyerek toparladığımı umuyordum.
"Canım bir şeye sıkılınca ya da derdim olunca içiyorum. Sürekli değil." Sessizce söyledikleri gerçekten bir sıkıntısının olduğunu doğruluyordu.
"Peki iyi geliyor mu?" Diye bir soru daha yönelttim. Şu anda neden burda onunla konuştuğumu bilmiyordum. Ama birkaç dakikalığına duyduklarımı unutmamı sağlamıştı.
"Aslında bunu hiç düşünmemiştim. Pek de iyi geldiği söylenmez." Elindeki sigaradan bir duman daha içine çektiğinde gözleri dolmuştu.
"Bende deneyebilir miyim?" Ben ne söylediğimin farkında mıydım acaba. Bir an önce kendime gelmeliydim ama şu anda gerçekten o lanet şeyin bana iyi gelebileceğini düşünmüştüm.
"Aslına bakarsan zeyno. Pekte tavsiye ettiğim söylenemez. Benim yüzümden sigara denen illete bağımlı kalmanı istemem." Şu anda iyi hissetmek istiyordum. Hazal ve Berk'in söyledikleri kuşağında çınlamaya başlayınca Çağrı'nın elindeki sigarayı çektim. Tam dudaklarımla buluşturacakken sigara parmaklarım arasından alındı.
"Neden aldın? Şu an gerçekten ihtiyacım var. Kötü bir gün geçiriyorum." Bunları ona niçin söylüyordum bilmiyorum ama bu biraz da olsa iyi hissettirmişti.
"Çünkü bu da bir işe yaramayacak. Baksana. Senin neyin var zeyno?" Ne diyecektim ki. Sonuçta onun arkadaşıydı. Ve belki de bu iğrenç şeyden haberi vardı Çağrı'nın. Aklıma gelenle böğürme isteğimi geri çeviremedim ve arkama döndüm.
"İyi misin sen?"
"Aklıma mide bulandırıcı bir şey geldi. Her neyse sigarayı vermediğin için sağ ol."
"Rica ederim."
Daha fazla rezil olmamak için ayağa kalktım. Arkamı dönmüştüm ki Çağrı'nın sesiyle gülümsedim.
"Eğer anlatmak istersen dinlerim zeyno. Yine burda, elimde sigaramla belki de."
Ona dönmeden cevap verdim. "Aynısı senin için de geçerli Çağrı. Ama ben seni bazı şeyleri çözmek için dinlerim."
Şu anda ona ne yaptığımı bilmiyordum. Belki de morali gerçekten bozuktu ve iyi hissetmiyordu. Söylediklerim çok ağırdı belki de. Ama onun da Vefa'nın ölümüne sebep olduğunu düşününce kırıp dökmek istiyordum.
Arkamı dönmeden ordan uzaklaştım ve 5 dakika geç kaldığımı düşündüğüm derse girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Defa •ZeyÇağ
Teen FictionOnu görene dek oldukça sakindim oysa. Nedendi şu an kalbimin tepinmesi. Gözlerimi hızla kaçırırken derin bir nefes aldım. Biz imkansızdık. Unutmamalıydım.