"Geç kaldığım için özür dilerim hocam, girebilir miyim?"
"Gel Zeyno gel"
Bu edebiyat öğretmenimiz sevgi hocaydı. Çok tatlı biriydi. Yani 2 haftadır dersimize giriyordu ve çok ilgiliydi.
Dersin sonlarına doğru hoca bana bakarak göz kırptı ve "Zeyno teneffüste yanına gel canım" dedi.
Ne olduğunu anlamasam da onayladım. Zilin çalmasıyla Arap ve Ali yanıma geldi.
"Bir sorun mı var Zeyno? Sabahta dalgındın zaten." Arap'ın söyledikleriyle göz ucuyla Ali'ye baktım. Keşke konunun biraz da kendiyle ilgili olduğunu anlasaydı.
"Bir sorun yok. Ama size anlatmam gereken birkaç şey var." Sonra Ali'ye döndüm. "Buraya gelme amacımız ile ilgili." Ve sınıftan çıktım.
Ben sınıftan girerken Çağrı sınıfa giriyordu. Bariz bir şekilde kızarmış gözleri ve leş gibi sigara kokusuyla bana bakmadan sınıfa girdi.
Sevgi hocanın yanına vardığımda hafifçe gülümsedim. "Buyrun hocam" dedim ve ellerimi önümde birleştirdim.
"Zeynepcim seni son 2 gündür çok dalgın gördüm canım. Eğer anlatmak istersen bir öğretmen olarak değil abla, anne, arkadaş olarak seni dinlerim." Dediği şey benim için çok özeldi.
Çünkü ne annem bana annelik yapıyordu ne bir ablam ne de bir kardeşim vardı. Sevgi hocayı reddetmek istemediğimden dolayı üstten bir şekilde anlatmak istedim.
"Hocam eğer aramızda kalacaksa ve yanlış anla-" başını iki yana sallayarak sözümü kesti.
"Hayır, hayır. Bunu öğretmenlerinle ya da ailenle paylaşmak için yapmıyorum. Eğer birine anlatırsan iyi gelir diye. Eğer bana güvenmiyorsan okulumuzun rehberlik öğretmenine yönlendireyim seni"
"Hayır hocam size anlatmak isterim tabi ama konu derslere ilgili değil pek." Sonurtarak yere bakmaya başladım.
"Erkek mevzusu mu yoksa?"
"Sayılır hocam. Yani bilmiyorum. Kendisini uzun zamandır tanıyorum. Kardeş gibiyiz. Ama ona duyduğum bir hayranlık var. Bu aşk mı sevgi mi yoksa kardeşlikten öte bir şey değil mi kestiremiyorum. Tabi ki kafama takılan ve dalgın olmamı sağlayan bir tek bu değil. Ama bunu sizinle paylaşmak istedim."
"Bak zeynepcim aşktan kaçmana gerek yok. Çünkü aşk kaçılacak bir şey değildir. Her yerde karşına çıkar. Kendini hatırlatır. Aşık olup olmadığını anlaman senin elinde. Aşkı sev, aşkı tat, aşktan korkma. Kalbinin hızını görmezden gelme." Omuzlarımı sıvazlayarak ve çalan zili göstererek gülümsedi.
"Teşekkür ederim hocam, gerçekten çok iyi geldi. Söylediklerinizi düşüneceğim. Ama şimdi gitmem gereken bir ders var." Ona kocaman bir gülümseme gönderdim ve sınıfın yolunu tuttum.
Bahçede olanlardan sonra Çağrı'ya bakmadan edememiştim. Göz ucuyla Çağrı'ya baktığımda başını sıraya koymuş uyuduğunu gördüm. Hemen sırama geçip Ali'ye baktım. O da bana bakıyordu.
"İyi misin?" Dedi bana. Hiç düşünmeden "iyiyim." Dedim. Oysa son zamanlarda pekte iyi olduğum söylenemezdi.
🎈
Dersin boş olmasını fırsat bilerek Arap ve Ali'nin yanına gittim. Sınıfta Berk ve hazal da olmadığına göre her şeyi rahatça anlatabilirdim."Seni dinliyoruz Zeyno. Önce neden bu kadar dalgın olduğunu sonra bize anlatman gereken şeyi söyle lütfen." Ali'nin söylediğiyle ne diyeceğimi bilememiştim. Sonuçta Arap onun cemre ile öpüştüğünü bilmiyordu.
"Şey. Bak Ali ben sana hiç yalan söylemedim. O yüzden neden dalgın olduğumu sormayın lütfen. Bir süre bu konuda yalnız kalmak istiyorum." Onları ikna etmek için gülümseyerek söylediklerim başta pek işe yaramasa da sonra ikna olmuşlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Defa •ZeyÇağ
Teen FictionOnu görene dek oldukça sakindim oysa. Nedendi şu an kalbimin tepinmesi. Gözlerimi hızla kaçırırken derin bir nefes aldım. Biz imkansızdık. Unutmamalıydım.