6

638 41 11
                                    

İlayda, İlayda, İlayda... Bu kızı bunları Zeyno'yu anlatması için nasıl ikna edebilirdim?

"İlayda. Biliyorum şu an belki de benden nefret ediyorsun ama benim için çok önemli bir şey isteyeceğim senden."

"Senin sandığın gibi senden nefret etmiyorum. Sana karşı nefret dahi hissetmeyi fazla görüyorum Çağrıcım."

"Evet. Ne desen haklısın. Ama gerçekten çok önemli."

İlayda geçen yaz 1-2 ay konuştuktan sonra 'Ben sıkıldım' diyip bıraktığım kızdı. Ne desem haksızdım ama ergenlik zamnanlarında yaptığım bir hatayı şu an düzeltemiyordum maalesef.

"Ne senin için bu kadar önemli olan şey? Sen hiçbir şeyi kafana takmazsın."

"Bana anlattıklarını, okula yaydığını birine söylemeni istiyorum. Biri bunu benim yaptığımı düşünüyor. Ama hiçbir ilgim olmadığını kanıtlayamıyorum."

"Sana iyilik yapmak hiç içimden gelmiyor ama bir yanlışı düzeltebilirim."

"Ya gerçekten mi? Çok, çok saol İlayda. Bu iyiliğini asla unutmayacağım."

"Senin için değil gerizekalı. Bahsettiğin kişi için. O da benim gibi aynı hataya düşmesin diye. Şimdi kimden bahsettiğini bilmiyorum. Ama o kız da üzülmesin." Söylediklerinin aklımdan çıkaramayacağım cümleler olduğunu bilseydi yine de söyler miydi acaba.

"Ben gideyim. Görüşürüz."

"Sanmam." Sert sesi duygularını gizliyor gibiydi.

🎈
"Böyle işte. Sizin Çağrı ile aranızda ne var?"

Zeyno yerinde rahatsızca kıpırdandı. Bu sıralar ne kadar da çok duyuyordu bu soruyu.

"Hiç. Hiçbir şey. Arkadaş bile değiliz." Zeyno kendinden emin bir şekilde konuştu ve tekrardan yeni tanıştığı İlayda ile gözlerini buluşturdu.

"Nasıl ya? Bence Çağrı için kesinlikle sıradan biri değilsin. Çünkü Çağrı sana gerçeği kanıtlamak için çok çabaladı. Bak." Derin bir nefes verdi. Bundan dolayı bile ciddi bir konuşma geldiğini anlamıştı Zeyno.

"Zeyno yeni tanıştık ama ben seni sevdim. Çağrı ile maalesef bir geçmişimiz var ve ben onu onun sandığından çok tanıyorum. Çağrı umursamazdır, hiçbir şeyi kafasına takmaz. Kızlarla arası da iyidir. Daha doğrusu o kimseyle konuşmak için bir adım atmaz. Genelde kızlar onun peşinden koşar. Sonra zengindir. Parasıyla övünür. Demek istediğim şu ki eğer bir şeyler hissediyorsan bundan erken dön. Çünkü zarar görürsün, üzülürsün." Kız konuşmalarını bitirdiğinde samimi bir şekilde gülümsemişti.

"Ama sen harbi bir kıza benziyorsun zaten. Ben sana akıl vermiyorum. Sen zaten ne yapacağını bilirsin. Sadece onu tanıdığım için bunları seninle paylaşıyorum. Benim şimdi gitmem gerek. Umarım bir daha görüşme fırsatımız olur."

Zeyno söylenilenlerin etkisinden henüz çıkamamiıken birden ona sarılan kıza karşılık verdi.

"Umarım." Diye sessiz bir mırıltı çıkardıktan sonra ilayda yanından ayrılmıştı bile. İlayda'nın Çağrı hakkında söyledikleri Zeyno'yu şaşırtmıştı. Yeni tanıştığı kızın ona söyledikleriyle kendi tanıdığı Çağrı arasında adeta bir uçurum vardı. Çağrı'nın kızlarla arasının iyi olduğunu görmemişti mesela. Evet. Çok kızın onun yanına gidip sohbet etmeye çalıştığını görmüştü ama Çağrı çok yüz vermiyor gibi gelmişti genç kıza. Parasıyla övündüğüne bir kere bile rastlamamıştı. Zaten Önder hoca da oldukça mütevazı bir adamdı. Ayrıca onun hiçte umursamaz biri olduğunu düşünmüyordu Zeyno.

Hem Çağrı sigara içerken Zeyno'nun sorduğu sorulara verdiği cevaplar geldi aklına. Aslında Çağrı'nın da ciddi sıkıntıları vardı fakat bunu dışarı yansıtmıyordu.

'Sigara mı içiyorsun'

'Sence'

'Yani aslında bizim yaşımızda birinin içmesi şaşırttı. Onu söylemek istemiştim'

'Canım bir şeye sıkılınca ya da derdim olunca içiyorum. Sürekli değil.'

Ama İlayda'nın söyledikleri yanıltmıştı Zeyno'yu. Zeyno onları yeni yeni tanıyordu İlayda ise Çağrı'yı çok yakından tanıdğını iddia ediyordu. Bir tık hayal kırıklığına uğradığını hissetmişti genç kız. Çağrı'yı kendine yakın görmüştü oysa. Şimdiyse bunların olması ona bir kez daha Ali ve Arap dışında kimseye güvenmeyeceğini kanıtlamıştı.

Yinede Cemre'ye onun söylememiş olmamasının rahatlığı vardı içinde. İçi kıpır kıpırda genç kızın. Asla anlamlandıramıyordu bu hallerini.

Aklına Çağrı ile konuşsa iyi olacağı düşüncesi geldi ve hemen yerinde kıpırdandı. Telefonunu da aldı ve Çağrı'yı bulmak için okulda bakınmaya başladı. Önce kantine gitti. Orada göremeyince sınıfa baktı.

"Zeynom? Gelsene." Arap'ın sesiyle ne diyeceğini bilemedi. Ama şu anda gerçekten Çağrı ile konuşmak istemişti genç kız.

"Lavaboya gidip geleceğim." İkiside onaylar bakışlar attıktan sonra Çağrı'nın sigara içiyor olabileceğini düşündü ve hızlı adımlarla okulun arkasına doğru gitti. Etrafına bakınırken gelen sesle yerinden sıçradı.

"Beni mi arıyorsun?" Bu sesi her duyduğunda böyle mi atıyordu kalbi yoksa korktuğundan mıydı bu heyecanı?

"Ne münasebet canım." Oturduğu yerin tam karşısına oturup ayaklarımı uzattım. Ben ona bakmıyordum ama üzerimde bir çift göz hissettiğime emindim.

Sigarasındaki duman gözümün önünde dağılırken o güzel tını bir kez daha kulaklarımı doldurmuştu.

"Canın mıyım gerçekten?" Alayla kurduğu cümleyi düşündüğüm için ilk birkaç saniye salaklığıma sövdüm. Ona göz devirerek konuyu değiştirdim.

"İlayda. Konuştu benimle. Sen söylememişsin."
Kendimi suçlu hissediyordum ama tabiki bunu ona yansıtmayacaktım.

"Ve sende şimdi benden özür dilemeye geldin. Doğru mu anladım?" Ukala tavırları bir insanı çileden çıkarmak için yeterdi sanırım.

"Hayır. Özür falan dilemeyeceğim. Sana neden güveneyim ki Çağrı? Biz seninle hiçbir şeyiz sonuçta. Değil mi?" Bu sözleri onda ne kadar yara açtığımı bilmeden söylüyordum.

Belkide burası bize iyi gelmiyordu. Ne zaman bir konuşmamız burda tamamlansa sonu kırıcı bitiyordu. Ve her defasında yakıp yıkan ben oluyordum. Sakince ayağı kalkıp üzerimi silkeledim.

Yukardan ona baktığımda gözlerini belli bir yere sabitlemiş başka hiçbir yere bakmadığını gördüm. Fakat yerinde dikleşmesinden kasıldığını anlıyordum.

"Haklısın. Biz hiçbir şey değiliz. Çünkü biz diye bir şey yok. Sen ve ben. Senin için ben hiçbir şeyim." Durdu. Sözlerini devam ettirmek istemiyormuş gibi durdu. Ama güzel kahvelerini benden çekip arkamda bir yere odaklanarak fısıldadı.

"Benim içinde sen hiçbir şeysin. Haklısın Zeynep." Sonra bu dar alandan hafifçe omzuma çarparak geçip gitti. Arkasına bir defa bile bakmadan. Benim ne halde olduğumu görmeden.

Bu defa sadece ben kırmamıştım. Bu defa o da kırıp dökmüştü. Kalbimdeki sıcak sızıyı hissetmem gözlerimin dolmasına sebep olmuştu. Ama ortada ağlayacak bir şey göremiyordum. Doğrular bunlardı sonuçta değil mi?

O zaman neden doğrular bu kadar acıtıyordu? Hani hayatımız doğrular üzerine kurulu olduğunda mutlu olurduk? Niçin canım yanıyordu? Niçin kalbim sızlıyordu?

Ben Zeynep Sarı. Çocukluk aşkım dışında kimseye aşık olmayan Zeynep. Arap ve Ali dışında hiçbir erkeğe sevgi beslemeyen Zeynep. Aşktan hep korkan, kaçan Zeynep. Ve hep böyle kalacak Zeynep.


SELAMMMM                                                                                                                                                                               ÇOK ÇOK UZUN ZAMAN OLDU FARKINDAYIM. HATTA BİR DAHA BÖLÜM ATACAĞIMA BEN BİLE İNANMIYORDUM. HEER NEYSEEEEEE GELDİ BÖLÜM. UMARIM KEYİFLİ GEÇMİŞTİR. YORUMLARINIZI BEKLİYORUUUM!!!


Son Defa •ZeyÇağHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin