Bölüm-1

80 7 0
                                    

Elimde ki kağıt' a kafamı kaşıyarak baktım. Hiç bir şey anlamıyordum. Bu babamın ölüm nedeni açıklayan kağıt' ı her okumaya başladığımda ilk cümlede kafam fazlasıyla karışıyordu. 'Bir tür intihar olarak değerlendirdiğimiz Mehmet KARAEL' in ölümü, henüz açıklılığa ulaşamamıştır.' Bunların hepsi ne oluyordu böyle? Zeki biriyim sadece biraz geç anlarım. Şu an bu durumu çözmeye çabalamamalıydım evde zaten yeterince ağabeyim ile tartışma yaşayacağız. Annem o yok, babamın ölümünden sonra buradan girmek zorunda kaldı. Burada daha fazla duramadı ve memlekete kendi annesinin yanına gitti. Babamı kaybedeli çok olmadı, en azından yıllar geçmedi. 7-8 ay. Ağabeyim ile ayaklarımızın üstünde durmak için çok çaba sarf ediyoruz. Ben lise de olduğum için çalışamıyorum. Ama en kısa zamanda okul saatlerime uyan bir iş bulmayı düşünüyorum. Ağabeyim benden 7 yaş büyük. Babam ölmeden önce üniversiteden elektrik mühendisi olarak mezun oldu. Ama şans o ki daha bir çalışma yeri bulamadı. Şimdilik küçük bir elektronik eşya tamiri için küçük bir işletme açtı. Oradan kazandıkları da pek değil. Yani en kısa zamanda kendime bir iş bulmam lazım. Tabii ki ağabeyim bundan haberi olmaması gerekiyor.

Bunları düşünürken bir kere daha köşeye döndüm. Dönmem ile birine çarpmam bir oldu. "B-ben çok özür dilerim, sizi görmedim." Karşımda ki çocuğa bakmadan konuşmuştum. Yerdeki az önce elimde olan kağıtlar' a bakmaktan kafamı kaldırıp çocuğun yüzüne baktım. Baktığımda o da elimden düşen kağıtlara bakıyordu. Başını kaldırdı, bana baktı. Göz göze geldik. "Önemli değil, asıl ben özür dilerim." Dedikten sonra uzaklaşmaya başladı. Ah! ne sanmıştım ki kağıtları toplamaya yardım edeceğini falan mı? Üstüne üstlük yağmur yağmur yağmıştı ve kağıtlarım, sonuçlar ıslanmıştı. Ne yapacaktım şimdi ben? Hemen kağıtları toplamaya başladım. Neyse ki fazla ıslanmamıştı kağıtlar. Tam bir kağıt alırken öbür ucunda bir el gördüm. Kafamı hafif kaldırdım ve kağıt' ı tutan öbür kişiye baktım. Bu demin çarpıştığım çocuktu. Bir süre donduk, kaldık öylece. Belki beş saniye, belki 10. Daha sonra o kağıt' ı bıraktı diğerlerini toplamaya koyuldu. Hepsi bittiğinde ayağa kalktım. "Çok teşekkür ederim, iyi günler." Diyerek uzaklaşmaya başladım.

"Hey! Bekle nereye gidiyorsun?" Biraz uzaklaştığımda arkamda bağıran kişi beni durdurdu. Kafamı ne oluyor diye arkama çevirdim. Adını bilmediğim demin ki çocuk bağırıyordu. Sağıma soluma bakındım, caddede biz ikimiz den başka kimse yoktu. Bana çağırıyordur diye "Efendim, söyle." dedim. Bana doğru gelmeye başladı,. Yanıma geldiğinde, "Beraber yürüyelim mi?" diye öneride bulundu. Ne evet dedim, nede hayır kafamla yolu gösterip ilerledim. Tamam dediğimi anlamıştır diye umarak yoluma devam ettim. Tam da düşündüğüm gibi yanımda yürümeye başladı, bana sorular sorarak. "Neden bu kağıt da ki sonuçları araştırıyorsun?" Bunlardan biriydi. Bir diğeri "Kaç yaşındasın ki bunlarla uğraşıyorsun?" Bunların hepsine içimden cevap verdim, ama ona bunların hiç birinin cevabını vermedim.

Hangi sokağa girsem benimle beraber giriyor, adım atsam adım atıyor, dursam duruyordu. Dikkatimi çeken şey bunların hiç biri değildi, bana ismimi sormaması tuhafıma gitmişti. Bir karar verip o bana sorular yağdırırken, bende ona bir soru sordum. "Adın ne?" Önce bir durdu. Şaşırdı. Sonra boğazını temizleyip cevap verdi, "Erdem, senin?" hem ismini söyleyip, hemde bana ismimi sorunca cevap vermeye hazırlandım, "Aylin." dedim kısaca.

Birbirimize adlarımızı sorduktan 5 dakika kadar geçmişti, karşımda evimi gördüğümde duraksadım. Erdem hala yanımdaydı, git diyemiyordum. Tam kafamı Erdem'e doğru dönüyordum ki o da bana doğru dönmüş, aynı anda "İstersen gidebilirsin." "Ben gidiyorum,görüşmek üzere" aynı anda söylediğimiz şeylere gülümseyip, birbirimize el sallayıp uzaklaştık. Ben eve doğru yürüdüm, Erdem geldiğimiz yöne doğru. Ne yani geri mi dönüyordu? Neden buraya kadar geldi ki? Dış kapının kilit'ini çevirdim, kapının kulpunu açtım. İçeriye adım atarak, "Ağabey!" diye bağırdım. Yukarıya çıkarken hızlı davrandım, salona girdiğim de ağabeyim koltukta uyuyordu. Kıyamadım uyandırmaya.

BoşlukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin