Pembe Güller

143 40 195
                                    


Zil çaldı. Ders bitti. Çocuklar eşyalarını çantalarında topluyorlardı. Öğretmen:
-Çocuklar, yarınki sınavı unutmayın, tamam mı? İyi hazırlanın...
Çocuklar hepsi birden:
-Tamam öğretmenim...

Öğretmen hanım da çantasını topladı ve çıkan son çocuğun ardından çıktı. Çocukları velilerine verdikten sonra bahçedeki bankaların birine oturup beklemeye başladı.
Çok geçmeden bahçenin önünde bir araba durdu. Öğretmen arabayı fark edip banktan kalktı ve arabaya doğru gitti. Arabaya bindi:
-Merhaba hayatım, nasılsın?
-İyiyim, Yağmur... Sen nasılsın?
-Ben de iyiyim, gidelim mi?
-Gidelim. Seninle konuşmamız gereken önemli bir mesele var.

★★★★★
Araba sahilde durdu. Yağmur:
-Buraya neden geldik?
-Konuşacağız dedim ya...
-Tamam konuşalım...

-Bak, Yağmur. Seninle 2 gün önce bir şey yaşadık. Ben onu unutamadım.
-Unutmak mı istiyorsun?
-İki gündür bunu düşünüyorum. Durmadan düşünüyorum. Hesap yapıyorum. Hep aklım orada.
-Eeee.?!
-Kusura bakma, ama ben böyle devam edemem. Duyduklarımdan sonra seninle evlenemem...

- Ne?! Ne diyorsun sen Caner?! Nasıl evlenemem?! Ne demek evlenemem?!
-Duydun işte. Mutlu olamayız böyle. Benim... Benim başka hayallerim vardı. Tamam mı? Beni anlamanı bekliyorum. Çünkü sen çok anlayışlı birisin. Gerçekten... Sen iyi birisin. Daha iyilerine layıksın...

-Bence sen beni kendine yakıştırmıyorsun, değil mi?!
- Böyle bir ilişki olamaz, tamam bir şeyler yaşadık seninle, ilerleme kaydettik, zaman geçirdik, bazen mutlu olduk, acılarımızı paylaştık. Ama buraya kadarmış. Bir arkadaş gibi ne zaman ihtiyacın olursa...

-Sana hiçbir zaman ihtiyacım olmayacak, söz veriyorum...
-Bak, ben sana iki medeni insan gibi...
-Konuşma artık. Lütfen konuşma...

Parmağındaki yüzüğü çıkardı. Sonra Caner'e uzattı. Arabadan indiği gibi koşarak uzaklaştı. Caner de arabayı çalıştırıp oradan uzaklaştı.

Yağmur ağlaya-ağlaya taksi durağına gidiyordu. "Neden?! Neden bunu yaptı bana?!" diye düşünüyordu hep. Aslında nedenini biliyordu, ama bu neden terk etmek için yeterli bir neden değildi. Hatta yanında olması gerekiyordu bu nedenden dolayı.

"Meğerse korkağın tekiymişsin. Keşke seni hiç tanımasaydım, Caner" diye içinde bağırıyordu. Dıştan görünense gözünden su damlayan, yağmurun altında kalıp ıslanmış bir kızdı. Nihayet bir taksiye binip evine gitti.

Apartmanın önünde küçük Reyhan'la karşılaştı. Komşularının kızıydı Reyhan. Daha küçüktü ama, okula başlamak istiyordu.

Yağmur'u ne zaman görse, "öğretmenim!" diye Yağmur'a sarılırdı. Yine sarıldı:
-Öğretmenim, annem önümüzdeki yıl ilkokula başlayacağımı söyledi.

Küçük kız o kadar mutluydu ki...Yağmur onun mutluluğunu bozmak istemedi. Ama dayanamadı da... Ağlamaya başladı.
-Öğretmenim, sizi üzdüm mü? Sevinmediniz mi?

-Yok, ben sevincimden ağlıyorum. Mutluluktan yani...
-İnsan mutluysa nasıl ağlar ki?! Niye ağlar?!
Reyhan şaşkın-şaşkın Yağmur'a bakıyordu.

Yağmur kızın aklını karıştırmamak için:
-Boş ver sen... Önemli değil.-dedi...
-Ben sizin mi sınıfınıza gideceğim?
-Evet! Tesadüfe bakar mısın?!

FIRTINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin