Annesi ve Babası öldükten sonra hayatı değişen Demir , hayatın tüm zorlukları ile mücadele etmek zorunda kalmıştır. Mecburiyet bir yana bu zorluk hayatta tecrübe kazanmasına ve yaşından büyük olgunluğa erişmesine öncülük eder.
Demir'in ağzından;
On beş yaşındaydım annem ile babamı kaybedeli tam altı yıl oluyor onları o kadar çok özlüyorum ki bazen hayallerini görüyorum kendi kendime konuşuyorum ;
"Anne, baba sizi çok özledim " diyorum. Yola geçen annesi ve babası ile gezen çocukları görünce. Derin bir iç çeker ve şu sözleri derdim hep ;
"Anneniz ve babanızın kıymetini çok iyi bilin ! çünkü onlar öldükten sonra hiç bir anlamı kalmıyor. " Bunları söylerken diğer bir yandan gözlerim dolar ve her zaman o yaşları saklamaya çalışırdım. Fakat elimde olmayan sebepten dolayı ağlamak gerçekten bana acı veriyordu. Ağladığım zaman adeta kaslarım sıkışıyor ve göz kapaklarım baskı yapıyordu.
Bir gün okula gittim. O gün neşem çok iyiydi . Pozitif tüm duygular yüklenmişti aklıma. O gün de karşı sınıf ile maçımız vardı dokuzuncu sınıflar ile maçımız vardı. Tüm odak noktam buydu. Maç ve kazanmamız gerektiği .
Okulda ki dersler tam anlamıyla sıkıcı geçerken, öğretmenlerin yaptığı aşırı baskı sıkıcı ders anlatışları ve çok konuşan sınıf gerçekten dengeleri alt üst ediyordu. Maç beşinci derste oynanacaktı ve izlemeye Leyla da gelecekti. Leyla size Leyla dan bahsedeyim. Leyla okulun en güzel kızlarından bir tanesi fakat tek bir fark var diğer kızlar gibi değil fazla havalı oldukça fazla , ben ne yaptıysam gözlerimin içine bile bakmadı.
Her gün yurda gittiğim de onu düşünüyordum, gözleri önümden bir an olsun ayrılmıyordu. Sonra hafif bir tebessüm ederek mutlu oluyordum. Beni tek mutlu eden Leylay'dı . Leyla gözleri kahverengi saçları kumral. Ben okulun basketbol takımındaydım. O gün tam anlamıyla neşem yerindeydi. Antreman için salona indim ve takım arkadaşlarım ile bir kaç atış yaptım açma germe hareketlerinden sonra . Gözlerim tribüne bakıyordu Leyla'yı arıyordum fakat o yoktu. Maçın başlamasına saniyeler hatta saliseler vardı ve Leyla yine yoktu. Maç başladı takımın en uzunu bendim. Karşı takım çok iyi oynuyordu art arda gelen üçlükler ve sayılar morali iyice bozarken. Ben oyuna konsantrasyon olamamıştım. Tribünden ;
"Demir ,Demir . " gelirken ben ise sadece Leyla'nın sesini duymak istiyordum ve onun güzelliğini görmek ben bu gün onun için oynamak istiyordum. Aramız iyice açılmıştı karşı takım ilk seti açık ara fark ile kazanırken , soyunma odasının yolunu tutuyordum. Yanıma gelen Ilgın sert ses tonu ile konuşmaya başladı ;
"Abi , senin neyin var öyle ya oynasana yeniliyoruz ! " dedi bakışları sertti.
"Bir şey yok oğlum biraz moralim bozuk ! " diye mırıldandım. Ilgın sert bakışlarını gülümsemeye bırakırken ;
"Hay ben şansımıza Leyla meselesi değil mi? Abi, merak etme gelir geç kalmıştır ! " diye mırıldandı . Ben ise bir ihtimal verip dudaklarımı büzüştürüp;
"Belki de öyledir ama ben aylardır onun için çabalıyorum oğlum onun beni gördüğü yok ki ! " dedim. Soyunma odasına girdik koç kapıyı sertçe kapatıp yüzüme doğru sinirle bakıyordu,
"Sen nasıl kaptansın lan , ne biçim oynuyorsun gözün sürekli maç dışında ! " diye bağırırken diğer yandan yüzümü saran gerginlik biraz sonra olacakların habercisiydi. Koç sinirlerini arttırarak ;
"Sana söylüyorum Demir neyin var senin böyle niye durgunsun istemiyorsan çık başkasını sokayım oyuna ! " bu sözleri hiç takmıyordum. Koç biraz daha sesini yükselterek ;
"Bana bak Demir sana beş dakika müddet eğer çıkıp oraya adam gibi oynamazsan seni takımdan atarım ! " dedikten sonra kapıyı çarpıp dışarıya çıktı. Ben sinirli sinirli gözlerimi kapıya dikmişken bu söylediklerinin hiçbirisini önemsemiyordum.
Maç başlamak üzereydi Ali yanıma geldi ve elini omzuma atarak ;
"Kardeşim , söyler misin neyin var böyle Leyla meselesiyse gelir ya sıkma canını oğlum ölüm yok ya sonunda kazanmamız lazım bu maç bizim için çok önemli sen haftalardır bunun için hazırlanmıyor musun hem senin için de önemli ! " bakışlarını göz bebeklerimin içine kadar derinleştiren Ali omzuma ufak bir dokunuş yaparak ;
"Çık şu sahaya ve şu adama gününü göster bari bizim için oyna ! " dedi moral verici bu gazdan sonra elimi yumruk yaparak kapıya vurdum ve dışarıya çıktım ardımdan takım geldi ve ikinci set başlamak üzereydi. Hakem topu havaya attı ve set başladı. Hava topunu ben aldım ve takıma doğru attım. Ilgın topu hızlı sürerken diğer bir yandan sürekli bana pas atıyorlardı . Fakat bende alışılmadık bir durum vardı hırs !
Hırs benim hiç sevmediğim bir histi ve buda kötü oynamama sebep oluyordu. Koç orada durdukça ve Leyla gelmedikçe oynayamıyordum. Fark iyice açılırken diğer bir yandan Ali devreye girdi ve pas atmam ile birlikte içeriye girip sayı attı fakat koç sinirliydi benim oyunu bu denli kötü oynadığımı görünce . Durduğu yerden koşarak yanıma geldi o kadar sinirli geliyordu ki yanıma geldiği sırada Ilgın ve Ali bize odaklandı koç yanıma geldi ve elini kaldırarak bana defalarca tokat atmaya başladı ben ise saygımdan elimi bile kaldıramadım fakat son attığı toka karşısında kendimi yerde buldum burnumdan kan akıyordu Ilgın ve Ali kendini zor tutuyordu koçun üstüne doğru koşup vurmaya başladılar bağırdım ;
"Ilgın! Ali bırakın koçu size diyorum bırakın lan ! " diye bağırdım ortalık fena halde karışmıştı. Ali ve Ilgın'ı zor tutuyorlardı ;
"Abi, çok oldu ama bu koç sana vurmasına nasıl izin veririz " diye haykırdı ve bir yandan vurmaya devam ediyorlardı ben burnumu tutarken acıdan daha fazla bağırdım;
"Bırakın ,dedim lan size bırakın işte ! " . Ilgın ve Ali bu bağırmam dan sonra hocayı bıraktılar fakat benim canım daha demin atılan bu tokat sonunda acımadığı kadar çok acımıştı çünkü gözlerim Tribüne denk geldiğinde karşımda Leylanın olması o kadar kötüydü ki o anı nasıl anlatacağımı bile bilmiyorum . Gözlerim dolmuştu sadece burnumu tutuyor ve acınası gözlerin bakışları arasında oradan koşarak uzaklaştım. Gözlerimden yaşlar akarken kendi kendime haykırdım ;
"Bunları sana ödeteceğim !"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Manyopat
Teen FictionSilinmişti tekrar yazıyorum ; Hayatlarımız boyunca bize eziyet ettiler okulda sürekli dışlandık , laf söyleyen oldu " Serseri " lafı hep üzerimize yapışan bir leke gibi kalıyordu. Fakat biz bu lekenin hiç bir zaman kiri olmayacak kadar temiz kalma...