"Hey, ben hayalet olmadan önce tanışsak nasıl olurdu?" Jisung çimlerle oynarken Minho'ya sorar.
Minho, Jisung'un sorusunu düşünerek mırıldandı. Jisung hâlâ hayatta olsaydı işlerin nasıl olacağını hiç düşünmemişti.
İşler eskisi gibi olur muydu?
"Eh, benden çok daha büyük olurdun. Ama 5 yaş farkı o kadar da kötü değil?"
Jisung kahkahalarla güldü, "sen daha 18 yaşındayken ben 23 yaşında olurdum. Bunu hayal et."
Minho içten bir kahkaha attı, Jisung bir hayalet olmasaydı Jisung ve kendisinin yaptıkları gibi olmacağından şüpheliydi.
Ayrıca, onun ve Jisung'un yakınlaşmasının tek nedeni, Jisung'un öbür dünyaya gitme konusundaki çaresizliğiydi.
Öyle olmasaydı, Jisung ve Minho'nun takılmak için bir nedenleri olmazdı, belki de birbirlerine aşık olmayacaklardı.
Yakında ayrılacaklarını bildiklerinden, şu anda hissettikleri acıyı hissetmezlerdi.
Ancak, ya her zaman birbirleriyle tanışmak kaderlerindeyse?
9 yıl önce.
"Büyükbaba, o çikolatayı istiyorum lütfen" 9 yaşındaki Minho, tezgahın üzerinde, ulaşamayacağı bir yerde bulunan çikolatayı işaret ederken sızlandı.
Büyükbabası onu tuttu, "çocuklar bu kadar şeker tüketmemeli" diye mırıldandı ve arkasında somurtkan bir Minho bırakarak marketten çıktı.
Kollarını kavuşturdu, dükkandan ayrılmayı reddederken daha da somurttu.
Tam o sırada, daha uzun boylu bir çocuk tezgaha doğru yürür ve Minho'nun umutsuzca istediği çikolatayı alır.
Daha uzun boylu olan çocuk elindeki bozuk paraları saydı, sadece çikolataya yetecek kadar parası olduğunu fark edince biraz kaşlarını çattı.
Büyük çocuk içkisini yerine koymadan önce kendi kendine, "sanırım o zaman içkimi almayacağım" dedi. Hâlâ somurtmakta olan küçük Minho'ya gitmeden önce çikolatanın parasını ödedi.
Biraz eğilip çikolatayı Minho'ya uzattı. "Hey, bunu sen istedin değil mi?"
Minho'nun çikolata hakkında sızlandığını duymuştu ve onun için çikolata almak için kendi içkisinden vazgeçmenin daha iyi olacağını düşünmüştü.
Minho genişçe sırıttı ve anında yabancıdan çikolatayı almak için uzandı. Öğretmeninin dediği şeyi hatırlayınca gülümsemesi düştü. Asla yabancılardan şeker almayın.
Minho bir kez daha somurttuğunda Jisung onun tereddüt ettiğini hissetti. "Öğretmenim bana tanımadığım insanlardan şeker almamamı söyledi."
Jisung diğer elini uzatmadan önce güldü. "Merhaba, ben Han Jisung. Adın ne?" Minho da elini uzattı ve yabancının elini sıktı.
Elleri, tıpkı yapboz parçaları gibi, birbirine mükemmel şekilde uyuyordu. "Ben Lee Minho."
14 yaşındaki Jisung küçük çocuğun gülümsediğini görünce kalbinin çarptığını hissederek sırıttı. "Gördün mü? Şimdi birbirimizi tanıyoruz. Artık çikolatayı benden alabilirsin."
Minho'nun gözleri, büyük olana teşekkür ederek Jisung'un elinden çikolatayı almadan önce heyecanla açıldı.
İkisi başka bir şey söyleyemeden Minho'nun büyükbabası dükkanın dışından seslendi. "Minho, acele et! Geç kalıyoruz."
Minho dükkandan dışarı bakar ve jisung'a dönüp bir kez daha teşekkür eder. "Çok teşekkür ederim." Çikolatayı elinde sıkıca tutarak mağazadan çıkmadan önce Jisung'a cevap vermesi için zaman vermedi.
Jisung koşarken Minho'ya baktı, bilinçsizce kendi kendine gülümsüyordu.
İki oğlanın da midelerindeki çırpınmanın ne anlama geldiği hakkında hiçbir fikri yoktu. Gelecekte onlara ne olacağı hakkında hiçbir fikirleri yoktu.
Görünen o ki, dünya her ikisi için de çok daha fazlasını saklıyormuş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ghost'minsung✓
Fanfiction[çeviri]→@blushyjisung başlangıç tarihi: 10 temmuz 2022 bitiş tarihi: 30 temmuz 2022 "Merhaba, tanıştığıma memnun oldum! Ben Lee Minho." "Bekle, beni görebiliyor musun?" Han Jisung yeryüzünde sıkışıp kalmış yalnız bir hayalettir ve onu gören tek kiş...