03.05
Ağırlaşan gözlerimi her ne kadar açık tutmakta zorlansamda bir gece içinde aynı rüyayı ikince kez görmeyi kaldırabileceğimden pekte emin değilim.
Artık gözlerimin altında olusan torbaları nasıl saklayacağımı da kestiremiyordum. Bu oldukça berbat bir his. Eğer annem ya da babam bir şeylerden şüphelenirse peşini bırakmazlar ve ben o lanet hastane odalarından nefret ediyorum.
07.00
Alarmı kapatıp derin bir nefes aldıktan sonra yataktan kalkıp dünden koltuğun üstüne koyduğum okul üniformamı elime aldım.
Yaklaşık dizimin bir buçuk karış üstünde biten gri eteğim ve beyaz hafif dar olan gömleğimi giyip, göz altı torbalarımı ve morluğunu kapatmak için sürdüğüm yarım kilo fondötenden sonra artık hazırdım.
Aşağı inerken şu sıralar çok fazla kullandığım yalancı gülümsemelerimden birini takındım.
Kahvaltı masasına oturup bugün ki işleri hakkında konuşan annemle babama günaydın dedikten sonra kahvaltımı yapmaya başladım.
Bu rüyaları görmeye başlamadan önce yemek yemeyi çok seven bir kızdım ama bu rüyalar benden iştahımı bile alıp götürmüştü.Sadece ailece yapmak zorunda olduğumuz sabah kahvaltımız ve akşam yemeğimiz olduğundan düzenli olarak yemek yiyordum.
Annem sonunda benimde masada olduğumu fark edip babamla olan konuşmasından sıyrılıp bana döndü.
Yüzüne yayılan o kocaman gülümsemesiyle,
"Ee tatlım heyecanlı mısın ? Bugün okulun ilk günü ve sen son sınıfsın.""Ahh ne kadar çabuk büyüdü değil mi haluk?" Diye sorunca babam da tabağından kafasını kaldırıp,
" O benim hala minik prensesim büyüdüğünü kabullenmek istemiyorum." Deyince bu sefer bende içten bir şekilde gülümsedim.
Sanırım bu aylar sonra ilk gülümsememdi.
Yani gerçek olan ilk gülümsemem.
"Her neyse sayın ailem okula ilk günden geç kalmak istemiyorum. O yüzden ben kaçtım." Deyip ikisinide öptükten sonra evden çıktım.
Arabama doğru ilerlerken yüzümdeki gülümsemede yerini tekrar asık suratıma bırakmıştı.
Vücudum bile artık gülümsemeyi otuz saniyeden fazla kaldıramaz durumdaydı.
Şu hale bakar mısın ? Gerçekten bataklığa sürükleniyorum.Siyah mini cooper'ıma atlayıp yola koyulduktan yaklaşık yarım saat sonra okula varmıştım. Arabayı park edip konuşmanın olacağı ön bahçeye doğru yürürken kızları görmek için etrafıma bakınıyordum. Neyse ki çok fazla bakınmama gerek kalmadan onları buldum ve olabildiğince hızlı adımlarla yanlarına vardığımda ikiside kocaman bir gülümsemeyle aynı anda bana sarıldılar.
Gözlerim dolmuştu. Onları özlemiştim ya da gördüğüm rüyadan sonra birinin bana bu denli sarılmasına ihtiyacım vardı.
Bilemiyorum.O uzun ve sıkıcı konuşmanın ardından sonunda sınıflarımızı söylemeye başladı.
-Her yıl karma olurduk buda okulumuzun kendine has özelliklerinden biriydi. Amacı ise bütün öğrencilerin birbiriyle kaynaşmasını sağlamak ve kişiler arasındaki uyuşmazlığı en aza indirmeye çalışmak falandı. -
Biraz daha konuşmasını uzatsaydı sanırım onu oracıkta öldürebilirdim. Ve eminim ki bunu asla tek başıma yapmazdım. Herkesin yüzünde bir " Kes sesini artık yoksa dilini keseceğim." ifadesi varken bu işi asla tek yapamazdım değil mi ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH
Teen FictionAbisinin ölümünden sonra kabuğuna saklanan bir genç. Bir mektup. Mutlu aile tablosundan kendini ayıran bir genç kız. Bir hüzün. Farklı şehirlerde birleşen bir hayat. Bir mezar. Siyahın içinde gizli bütün tonlar. Bir dans. Karanlık olduğunu iddia ede...