1.bölüm: Lorenzo Romano

936 211 26
                                    



" Lorenzo!!! "

Bilgisayar çantamı elime alarak son kez baktım odama. Belki bir şey unutmuştum. Sonuçta benim sağım solum pek belli olmuyordu. Her an her şeyi unutabilirdim. En yakın dostumun da dediği gibi ' kendini unutmadığına hayret ediyorum lorenzo.' ve ardından eklediği o meşhur lafı ' dostum sen hala nasıl hayattasın, bence sen ölümsüz bir titansın ' aklıma gelen sözlerle iç çekmiştim.

Ne günlerdi be. Artık büyümüştüm. Ama hala o aptal unutkan çocuktum. Kocaman adamdım ama yaşlı bir deden hiçbir farkım yoktu. Herşeyi unutan ben bir tek konu okuduğum kitaplar olduğunda hatırlama konusunda benden iyisi yoktu.

"Lorenzo Romano!!! "

Yanımda benden bir farkı olmayan yaşlı, huysuz, sabırsız arkadaşımın biraz daha burda kalıp odadan çıkmazsam gelip beni sürükleyerek çıkaracağının bilincinde olarak odama sanki sonsuza dek ayrılıyormuşum gibi bir hüzünle veda ettim.

" Geliyorum seni ahmak adam" odadan çıktım ve salonda beni bekleyen Leo ' nun yanına gittim.

" Çok şükür " onun alışkan olduğum bu haline gülmekle yetinmiştim.

" Artık bir şükür namazı kılarsın değil mi leo? " Dua edermiş gibi açtığı elleri arasında bakışlarıyla beni öldürmeye ant içmiş arkadaşıma tatlı tatlı gülümseyerek salondan çıktım.

" Uçaktan indiğimiz ilk an koyun keseceğim. Belki bir işe yararda bu uyuzlukların son bulur." Arkamdan gelen ayak sesleri ve onun bağırarak yüzüncü kez bana aynı kelimeleri söylemesi. Bazı şeyler hiç değişmiyordu. Tek bir farkla önceden bu sözler sadece lafta kalıyordu. Ama bu sefer dediğini yapacağından emindim.

" Ben koyun etini sevmiyorum. İnek kesersen seve seve yerim" Koyun etinin kokusu çok ağır geldiği için yiyemiyordum. Ve bunu bilen en yakın arkadaşım beni sinir etmek için bilerek yapıyordu.

"Biliyorum. Özellikle sen yeme diye koyun keseceğim ve o eti ihtiyacı olanlara vereceğim. Verirken de diyeceğim ki , lütfen bol bol dua edin benim çok yaşlı bir dedem var ve kendisi tam bir bunak." Sona doğru kendini tutamayıp güldüğünde ben de gülmüştüm.

" Leo!!! "

Yalancı bir kızgınlıkla Leo' ya bakıp gerisin geri önüme dönmüştüm. Kendisi tam bir pislikti. Ama tatlı bir pislik. Havaalanına gelene kadar ve hatta uçak Türkiye sınırlarına girene kadar tüm sinir sistemimle bir güzel oynamıştı. Leo'nun bunları uçak korkusunu yenmek için yaptığını biliyordum. Yine de bazen onu öldürecek raddeye gelmiş olsamda en yakın arkadaşını öldürüp hapislere düşmek en son isteyeceğim şey bile değildi ama keyifli vakit geçirmedim dersem yalan olurdu.

*****

Geceyi süsleyen yıldızlar sanki bir seremoni eşliğinde dans ediyormuşcasına göz kırpıyordu bana. Ne güzel, ne eşsizdiler oysa ki yıldızlar. Küçük bir yıldız kaydığında insanı çocuk neşesiyle dilek dilemeye iten ama dilenen dileklerin hiçbir zaman gerçekleşmediği oyunbozan hain yıldızlar. Ve işte yine aynısı olmuştu. Gökyüzünde bir yıldız firar etmişti. O küçük yalancı yıldız son hızla düşerken dilek dilemeden yapamamıştım.

" Aşık olmak istiyorum." Dudaklarımdan dökülen umutsuz bir fısıltı eşliğinde yoluma devam etmiştim. Benim gibi umutsuz bir yazardan aşk sadece içi boş bir dilekti. Ama işte bazen en olmayacak dileklerim bile gerçekleşebilirdi.

' sen uğursuzsun ' diye fısıldadım. İçten içe biliyordum aslında yine üzerime örttüğüm bir perde misali uğursuzluğum çöreklenecek ve ben yine görünmez pelerinin içindeki o görünmez çocuk olarak kalacaktım. Her zaman ki gibi. Her zaman öyle olurdu.

Lorenzo (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin