Atanma ve Taşınma

18.9K 572 76
                                    

Verdiğim tüm emeklere rağmen beklediğimden düşük gelen sınav notumu görünce, yeter ki atanayım diyip en düşük puanlı iç anadolu bölgelerini yazdım.

Atandığımı bildiren belgeyle evimizde bayram havası yaşansa da, atandığım yeri haritalarda bile çok zor bulmuştum. İki hafta sonra işimin başında olmam gerektiği için sadece en gerekli eşyalarımın olduğu büyük bir valiz hazırlayıp yol planını oluşturdum.

Babamın eski arabasını artık ben kullandığım için arabayla yola çıktım. Bir yandan telefondan güzergahı takip ediyordum, ama atandığım yere yaklaşık yirmi kilometre kalmışken internet kesildi ve şebekeyi kaybettim.

Harika... Gerçektende dağ başıydı demek ki. Burda ne kadar dayanabileceğimi bilmesem de, deneyip kendimi zorlamam gerekiyordu. Köy hekimi olmak zor olsa da, sadece dört yıl sonra puanımı ikiye katlayıp istediğim yere tayinimi almama yetecekti. Bu arada bende devletten aldığım maaşın büyük çoğunluğunu biriktirecektim.

Nasıl olsa bu köy yerinde para harcayacak pek yer olmayacaktı. Tayin aldığımda kenarda param olacaktı.

Tabii ki bu senaryolar orada dört yıl dayanabilirsem geçerliydi. Bunun için çabalamaktan başka çarem yoktu.

Sonunda yol kenarındaki eski tabelada, ilerdeki yol ayrımından atandığım köye dönüş olduğu gösteriliyordu. Dönüşü yapıp bir süre gidince ufak ama düzenli bir köy merkezine geldim. Arabayı kenara çekip üç beş kişinin oturduğu kahvehaneye girdim selam vererek.

Herkes merakla selamıma karşılık verirken muhtar olduğunu söyleyen adam yanıma gelip elimi sıktı. 'Kimsin, necisin' faslında yeni köy doktoru olduğumu söylemiştim.

"Hoşgelmişsiniz doktor beyy.. köyümüze şifalar getirirsiniz inşallah." Diyerek beni bir masaya oturttu, önüme gelen çaya şeker atıp hafifçe karıştırdım.

"Teşekkürler muhtar bey, ismim Serdar Özbey. Buraya yeni atandım bildiğiniz gibi, sağlık merkezinin yerini gösterirseniz eksikleri rapor etmem gerek devlete." Kafasını sallayıp ayağa kalktı, eliyle 'gidelim' der gibi bir hareket yapıp yola çıktı. Tabi bende arkasından giderek, sağlık ocağı bile denmeyecek binaya doğru yürümeye başladım.

Dışardan olduğu kadar içerden de berbattı, burayı adam etmem çok uzun sürecekti anlaşılan. Her detayı  fotoğraflayıp eksik listesi hazırladım kafamda. Önce badana boya yapılması gerekiyordu, her yer çamur içindeydi.

Lojman tarzı bir yer olmadığı için beni terk edilmiş, ama sapasağlam bir eve yerleştirdiler. Köy evi olduğu için tavanı alçak ama dubleks gibi bir yapısı vardı. Temiz çarşaflarımı eski pamuk yatağın üstüne serip akşam için hazırladım. Eksiklerin listesini çıkartıp muhtarlıktan yetkililere faks çektim. Kaldığım ev yolunun üstü olduğu için muhtarla birlikte yürüyorduk.

Karşıdan gelen koyun sürüsünü görünce gözlerim büyüdü, resmen yüzlerce hayvan üstümüze geliyordu. Arkalarında, elinde kocaman sopası olan dev gibi bir adam vardı.

Dev diyorum... uzun değil. Bakın ben 1,80 civarıyım. Yani bu adam hem kaslı, hem uzun, bayağı bir iriydi. Boyu belki iki metre vardı. Saçı sakalı uzamış olsa da değişik bir tarzı olduğu kesindi.

Üstünde paçaları dapdar bir şalvar vardı, kalın olduğu belli olan bir kazak ve deri bir yelek giymişti. Yelek el yapımı gibi duruyordu, dikişleri bile kalın deri iplerle atılmıştı. Sakalları aynı deri iple bağlanmıştı, saçları da aynı şekildeydi.

Etkileyici ama sıradışıydı. Gözleri kısa süre gözlerime dokundu, sonra muhtara kısa bir baş selamı verdi. Yürüyüşü bile akıcıydı, muhtar gibi yayılarak yürümüyordu mesela. Ya da benim gibi sallanmıyordu, başı dik, gövdesi hafifçe hareket ederek süzülüyordu resmen.

Adamın arkasından bir süre bakınca muhtar boğazını temizledi, hemen ona döndüm.

"O adam kim?" Başımla çobanın gittiği yeri işaret ettim. Yüzüme baktı, burnundan bir nefes verip kaşlarını çattı.

"Çoban Hekim, köyün çobanı. Biraz aykırıdır, gavur gibidir ama. Bin hayvanı dağa çıkarır yeri gelince." Övüyor mu, gömüyor mu anlamamıştım doğrusu. Başımı sallayıp eve doğru yol aldım. Evin kokusu yabancı olsa da o kadar çok yorulmuştum ki sabaha kadar deliksiz bir uyku çekmiştim.

Doktor ve ÇobanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin