"Ben daha demin içine cin kaçmış bir kızla konuştum da ,Emre'den de iki tane görünce aklımı yitirdiğimi falan sandım" dedim ve Emre'yle göz göze gelmemiz çirkin sesli gülüşmemize sebep oldu. Aker de gülümsüyor aynı zamanda anlam veremez gibi bize bakıyordu elleri cebinde ve karizmatik duruşuyla..
Sonraki saatler okulu keşfetmekle geçti. Yani aslında sadece ben keşfetmiştim çünkü Emre adı gibi dip bucak her yeri kazımıştı beynine. Size anlattığım kişiler haricinde başka kimseyle tanışmaya cesaret edemedim. İlk gün için bu kadarı yeterli olmuştu benim için. İlk teneffüsten sonra Aker'i de hiç görmedim ama gözüm de aramadı değil.
Okul bitmişti nihayet. Tabi biz Emre ile çıkışa kadar best friend olmayı başarmıştık. Hatta öyle iyiydik ki çıkışta ayrılamamıştık sürekli şakalar yapıp gülmekten resmen anırıyorduk ama çok eğleniyorduk ne yapalım sesimizden bize bakanları umursamayacak kadar eğleniyorduk... Babamla annem geldi. İlk günüme beraber şahit olmak istemişler arabaya bindiğimde adeta beni soru yağmuruna tutmaya başladılar, benden daha çok heyecanlıydılar. "Nasıl geçti ilk günün" dedi ikisi aynı anda. Gözlerim istemsizce açılmıştı şaşkınlıktan. Ve hala cevap bekliyorlardı."İyi geçti hatta çok" dedim ve devam ettim. "Aslında ilk başlarda biraz tökezledim ama sonradan her şey yoluna koyuldu.""Ooo çok iyi, kızlarla da tanıştın mı? "dedi annem heyecanla cevabımı beklemek üzere."Yok kızlarla çok tanışamadım" dedim cinliyi anlatmaya başladım ardından Emre'yi anlattım ikizinin olduğunu söyledim ama nedense Aker'i anlatmamıştım sanırım onu sakladım niye ve kime sakladım? Bilmem dedim iç sesimle sohbet ederken. Aker demişken telefonumu çıkardım ve Aker'in anlamına bakınmaya başladım ve gözlerim o sonuca ilişti.
Dürüst güvenilir erkek!!! İçimden sıcak bir şey sızmaya başladı. Babam ve annem doktor da olsa ben de en az onlar kadar bunun nedenini biliyordum sanırım..
"Kiraz. "dedi babam. "İlk başlarda niye tökezledim" dedin diye sordu.
"Çok önemli bir şey değil ya alt tarafı hoca kaç kardeşim olduğunu sorduğunda kardeşsizim dedim ve benimle herkes dalga geçti ben de dışarıya çıkıp ağladım" dedim gülerek. O an psikopat gibi gözüktüğüme yemin edebilirim ve size bunu annemin bakışlarıyla da ispatlayabilirim. Babam ve annem anlam veremediler tabi ama canımı sıkmadığını, o konuya takılıp kalmadığımı öğrenmek içlerini ferahlatmış olmalı ki bu konu üstünde çok durmadılar. Arabada gelirken öyle güzel bir şarkıyla öyle güzel hayaller kurdum ki. Şarkının bana verdiği huzurla uyuyakalmışım.
Uyudum.
Uyudum.
Uyanmak istemedim.
O kadar yorulmuştum ki bu uykunun tadı başkaydı. Kulağımda o güzel şarkıyla uyumak daha da güzelleştiriyordu her şeyi.Uyandığımda hava kararmıştı, nerede olduğumu şaşırmıştım. Uyku mahmurluğuyla yürürken her zamanki gibi sadece adımlarımım seslerini duyuyordum. Bizim ev hep böyleydi sessiz ve samimiyetten uzak. Annemle babamın hiçbir zaman mükemmel bir ilişkileri olamamıştı. Kavga etmiyorlardı çünkü çok konuşmuyorlardı.
Mutfağa gittim annemi yemek hazırlarken gördüm.
"Kiraz" dedi hafif şaşırarak " Uyandın mı?"
"Uyanmadım rüya görüyorum. Bu rüya çok sıkıcıydı da bi gezeyim dedim." diye söylendim ve ne tepki vereceğini merak ettiğim için suratına odaklandım. Gözlerini devirdi. Ahhahahhah. Böyle yapınca o kadar komik gözüküyordu ki kocaman bi kahkaha patlatıp yanağına kocaman bir öpücük kondurdum. Bağa öyle bağğmaaa anağğğ hahhhahah. Suratımda kalan gülüşüm ile konuşmaya devam ettim. " Babam nerde?" "Gitti. Dokturluk işte bilirsin" dedi iç çekerek. Babamın her zaman bir işi çıkıyordu ve buna katlanmak zorunda olmak iğrençti. Nerdeyse bütün doğum günlerime ya gelememiş ya da yarıda gitmek zorunda kalmıştı. İlk defa gittiğimiz baba kız maçında bile ilk yirmi dakikadan sonra işi çıkmış beni eve götürmüştü. O yüzden babamı çok tanıma fırsatım olmamıştı bana her defasında söz verip gitmesinden nefret ediyordum. En güzel anlarımızın bozulmasından nefret ediyordum. Onunla ilgili hiçbir sıkıntım yokken bile bunların aklıma gelip beni kızdırmasından nefret ediyordum. "Bilmez miyim" dedim omuz silkerek ve göz devirerek. "En iyi ben bilirim." dedikten sonra homurdanarak biraz nefes almak için balkona çıktım.
Etrafıma bakınırken ilk gözüme çarpan çevre sitelerde deli danalar gibi etrafta neşeyle koşturan çocuklar oldu. Yan sitelerimiz çocuk sesleriyle süslenirken bizim sitede hiç çocuk olmaması her zaman canımı sıkıyordu. Çocukları o kadar seviyordum ki içime sokasım bile geliyordu bazen. Çocukla çocuk olmak dünyanın en güzel şeyiydi bana göre. Oyun oynadığım, konuştuğum çocuklarda sanki kendimi görüyordum. Belki de o yüzdendi çocuklara karşı hissettiğim sıcaklık. Bu hafif karanlık havanın tadını çıkardım. Uzaklara baktım. İçimden düşüncelerin akmasına izin verdim. Kendime izin verdim. Bütün olumsuzluklarımın havaya karışmasına izin verdim. Tam bakışlarımı içeriye girmek üzere hazırladığım anda karşımızdaki sokakta Emre'ye benzer birisi belki de gerçekten Emre'yi gördüm. Koşarak adeta depar atarak odama gittim. "Telefonum nerdeee?!!!" " Vestiyerde." diye cevapladı annem gecikmeli bir şekilde. Hemen telefonumu alıp balkona çıktım. Emre'nin bugün okulda verdiği numarayı aradım. Ve gözlerimi sokaktaki çocuğa kilitledim.Çaldı...
Çaldı...
Kimse açmadı.
Çocuğa bakıyordum o da hiçbir harekette bulunmuyordu. Ümidimi kesip içeriye girdim. "Hadi gel yemek hazır" dedi annem yemekleri tabaklara koyarken. "Babam gelmeyecek mi?" " Bilmiyorum gelirse gelir. Bana haber vermedi."
Birlikte sohbet ede ede yemeğimizi yedik annemin bana ilgi göstermesi o kadar hoşuma gidiyordu ki. Bugün okulda olanları detaylı bir şekilde tekrar anlattırdı bana.
Anlattım.
Her şeyi...
Emre'yi, Aker'i, cinliyi , hocalarımızı - gerçi bugün birkaç tane hoca girmişti, ilk gün olduğu için- ama yine de anlattım okulu anlattım Emre'nin öncülüğünde yaşadığım deneyimleri anlattım. Ben anlattıkça annem hiç kesmeden dinliyordu.. Bazen şaşırıyor, bazen kızıyor, bazen dudakları kıvrılıyordu ve o güzeel gamzeleri her şeye olan inancımı daha çok arttırıyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK
Teen FictionKiraz, her şeyden habersiz gömülü bi aşkın içinde kendi yolculuğuna çıkar. Bu yolculuk onu Aker ile karşılaştırsa da öğreneceği çok şey vardır... Hapsolmaya alışık bir yerdeyiz seninle Gözlerini kapat ve sadece beni dinle.. Sana ait olan ne varsa;...