Yere düşüşümle beraber ayıldım, canım yanmıştı, kafam sızlıyordu.
Bir bedenin yanımda durduğunu hissettim. Kafamı kaldırıp Öznurun uyuduğu koltuğa baktım. Orada olduğunu anlamama gerek kalmadan yan odadan gelen "dur, lütfen" haykırışları yeterli geldi.
"Baran, hay-"
Saçımdan tutup beni ayağa kaldırdı ve duvara itti. Kolu ile boynumu tuttu.
"seni uyardım."
"Baran düşündüğün gibi değil. Yemin ederim ki birşey yapmıyorduk."
"ONA SARILDIN!"
Bağırması ile tokat yemem bir oldu, tekrar saçımdan tutup beni duvara itti, başım dönüyordu. Duvara vurulunca sarsılmıştım.
"dur.."
"dur mu?"
Saçımı tutup yanımda gelerek yine beni yatağa doğru attı. Cebinden tabancasını çıkardı ve bacaklarımın arasına geçip tabancasını iki bacağımın tam ortasındaki yere sürtmeye başladı.
"BUNA Mİ DOKUNDURDUN! BUNU MU VERDİN ONA? SÖYLESENE!"
"BARAN YAPMADIM DUR."
Geri çekilmeye çalıştım ama karnıma vurdu, ve karnımı tutup sadece ağlayarak. "nolur dur.." diyebildim.
Öznurun gözünden *
"bak hidayet onunla sevişmedim, üstüme çıktı! Yemin ederim."
Bir tokat daha yemiştim. Ablam ne yapıyordu acaba? Bizi bu duruma soktuğum için kendimden nefret ediyorum. Ama bizi kurtarabilirim.
Hidayetin tam yumruk atacağını gördüğüm anda, eğilip onu yatağıma doğru ittim, ve kucağına çıktım.
" beni dinlemelisin."
Boğazımı tutup beni kendine çekti, nefes alışını dudaklarımda hissediyordum.
"benimle oyun oynama."
Elimi onun pantolonunun aşağısına götürdüm. Pantolonun üstünden hissettiğim şeyi okşuyordum, bizi bundan kurtarmam gerekti. Ve ben ondan hoşlanıyordum.
"Bak, yapma.."
"ses tonun bunu istiyor gibi?"
"Barana ihanet edemem."
"Biraz eğlendikten sonra düşünelim."
Silahını elinden aldım ve yanımdaki masaya koydum, üstümü çıkarıp köşeye fırlattım.. Öpüşüyorduk. Elleri tenimde geziyordu. Ama ablamın sesleri hala geliyordu..
--I--
Silahı artık kafama dayamıştı. Yine onu bacaklarımın arasında hissediyordum.
" öldüreceğim seni."
"yapmadım. Yemin ederim. Yapmadım.."
"ağlama."
"yapmadım.."
Uzun süre ağlayışıma baktı. Ardından geri çekilip silahını bıraktı, bacaklarımı bu sefer kendi elleri ile ayırdı, ve üstüme doğru geldi.
"yapmadığını biliyorum. Sizi izliyorduk."
"yapmadım Baran.."
"biliyorum. Biliyorum kızım. Bu korku birdaha bir erkekle sarmaş dolaş gezmemen için yeterli oldu değil mi?"
Göz yaşlarımı sildi. Bir elini iki bacağımın arasına götürdü. "ama cezanı çekeceksin."
Eli ile hafifçe okşarken, ben ise kendi ellerimi saçlarında gezdiriyor, ve kısık sesle inliyordum, Öznur da aynısını yapıyordu, sesleri duyuluyordu.
"benden başkasına gidemezsin."
"gidemem."
"evet. İşte böyle olacaksın."
Elini içeri götürdüğünü hissettiğimde, inleyişim tüm odada yankılanmıştı.
"kızım." dedi mırıldanarak.
"Barann.. Dur.."
Beni asla dinlemezdi, dinlemedi de, parmaklarını daha derine götürdü, ve sonra bir anda çekti. Bu sefer bedenini üstüme bastırdı, onu.. İçimde hissediyordum.
"Durmayacağım. Hemde bu sefer eskisi kadar kısa sürmeyecek. Cezalısın."
Benim inleyişlerim, dur diyişlerim arasında, o hiç hız kesmiyordu. Sevişmek, bir bağlılıktı. Ben ona bağlıydım, ve o da şuan, bana bağlıydı. Ruh, ve bedeni bağlayan tek şey sevişmekti.
O da beni bırakmazdı. Çünkü bana takıntılıydı." Yavaş ol.. Baran!."
"cezalısın dedim."
****
-Ö-"HİDAYET DUR!"
saçlarımı çekip beni kendine bastırdıkça daha fazla bağırıyordum. Durmuyordu, ablamın sesleri ile benimki karışıyordu, ve Baran abinin de inleyiş sesini bazen duyuyordum.
Bu acı verdiği kadar, haz veriyordu. Biraz daha dur dedim.. Sonra yatağı iki avucumla kavrayıp sıktım."daha hızlı ol! Lütfen!.."
Gülüyordu. Kalçalarımdan kavrayıp sertçe kendine bastırdı bedenimi. Bunu dememeliydim diye pişmanlık duyuyordum, ama bir yandan duymuyordum da. Bu iyi geliyordu, hiç bitmemesini istiyordum ama bittiğinde ise iyi ki bitti diyordum. Duygularım karışıktı.
Ben inledikçe, hemen arkamdan inliyordu, hızını hiç kesmiyordu, terlemeye başlamıştım artık. Gözlerim yukarıya gidiyordu.******
Uyandığımda Baran yanımdaydı. Şok geçirmiştim, üstü yoktu. Aynı şey yaşanmıştı.
Masaya baktım, silahı oradaydı. Onu alıp hızlıca Öznurun odasına gittim, uyuyordu. Onun masasının üstündeki silahı da aldım ve onu kaldırdım.Silahı eline tutuşturunca, ne yaptığımı çoktan anlamıştı bile. Baranın uyuduğu odaya geri gidip kapıya vurdum. Uyanması için ses çıkarıyordum.
Biraz hareket ettikten sonra uyandı. Elime, ve elimdeki silaha baktı."Irmak, ne yapıyorsun?"
"eğer bu evden dışarı çıkarsanız, seni vururum."
"ne diyosun sen?"
"eve nasıl girdin sen dün?"
"diğer girişimimizde yedek anahtarı çaldım."
Anlıma vurdum.
"burada mı kaldık yani? Hidayet nerde?"
"odada. Silahı da Öznurda." gülümsedim.
Hiçbirşey olmamış gibi arkasını döndü, yorgana sarıldı ve uyumaya devam etti. Bu.. Gerçekten aptal ve sevimli.
Kapılarını kapatıp kilitledik. Öznurla mutfağa gidip kahkaha atmaya başladık, sevdiğimiz çocukları rehin almış sayılıyorduk, ve bu çok komikti..