XIII. Bölüm

27 5 1
                                    

Han Hanedanlığı kuruluş aşamasını tamamen tamamlamış, doğudaki ve güneydeki tüm ailelere karşı üstünlüğünü göstermişti. Han Hanedanı artık küçük bir krallık değil Çin'in tamamında hüküm süren büyük bir İmparatorluk olmuştu. Han'ın Kralı Gao artık İmparator Gao idi. Han İmparatorluğu'nun ilk imparatoru...

Tangshan valisi Chen Sung, oğlu Ban-Ryu'u az bir birlik ile beraber dağa kaçan Erlik'in üzerine gönderdi. Kendisi ana ordusu ile beraber Tianjin şehrindeki Togon'un üzerine yürümeye başladı. Chen Sung'un kırk bin piyade ve yirmi bin süvariden oluşan ordusu Tianjin önlerine gelmişti.

Tianjin şehrinin alınması öyle kolay olmayacaktı. General Yi Bang kuzeye, savaşa gitmeden önce şehrin surlarını genişletmişti. Tianjin surları çevrede bulunan en geniş ve yüksek surlardan biriydi. 

Chen Sung tüm komutanlarını kamp çadırına çağırdı.

"Bu kalın surlarını nasıl geçeceğiz? Merdivenler ile şehre girmeye çalışmak büyük bir hezimet olur."

Komutanlar hep bir ağızdan "Evet, haklısınız doğru." dediler.

"Şehrin tahmini kırk bin asker sayısı var fakat erzak miktarları ne kadar bilemiyoruz. Ordumuza karşı ne kadar direnirler tam bir meçhul."

Komutanlar tekrar hep bir ağızdan "Evet, evet haklısınız Valimiz." dediler.

Vali Chen Sung sinirlendi, "Sizi buraya beni tasdikleyesiniz diye çağırmadım!" diye bağırdı. Komutanlar korkmuştu, hiçbiri cevap veremedi. Chen Sung konuşmasına devam etti.

"Askerlerin moralini yüksek tutmak zorundayız, komutan Chen Wool siz şehrin önüne gidin ve şehirden çıkacak savaşçı ile dövüşün. Dövüşü kazanırsanız askerlerimizin morali yükselecektir. Şehirden gelecek savaşçısının kellesini getirirseniz size üç bin altın vereceğim."

Komutan Chen Wool daha çok gençti, genç olmasına rağmen iyi eğitimli, vücudu sağlamdı. Cabası dövüş sanatlarında da ustaydı. Chen ailesinden olduğu için vali Sung ile de uzaktan akrabaydı. Kendisine verilen görevi duyunca hemen oturduğu sandalyeden kalktı ve Vali'nin önüne geçti. Ellerini birleştirip kafasını eğerek selam verdi.

"Bu görev benim için bir onurdur efendim."

Ardından kılıcını çıkarıp çadırdan çıktı. Atına atlayıp şehrin kapısının önüne doğru geldi. Kapıya iyice yaklaştığında bağırdı.

"Ben Chen Wool, bu harabe şehirde benimle dövüşecek cesarette olan biri varsa çıksın karşıma.

Atının dizginlerini hafifçe serbest bıraktı ve kapıya birkaç adım daha yaklaştı. Kapıyla arasında elli metre mesafe kalmıştı. Tekrardan bağırdı.

"Korkaklar! Yüreği yeten gelsin benimle dövüşsün."

Chen Wool atının sağ tarafındaki eyerine sıkıştırdığı yayı çıkarttı, sırtındaki okları da eline alıp yayına koydu. Yayı iyice gerip kapının üzerinde onu izleyen bir muhafıza attı. Muhafız kalkanını son anda havaya kaldırıp kendini savundu. 

Bu sırada Erlik şehri terk ettikten sonra yönetimi tamamen eline alan Togon kendisini Tianjin şehri Valisi ilan etmişti. Güneş sarayında oturuyor, önüne kadar gelen Tangshan ordusunu umursamıyordu. Kendine yaptırdığı büyük tahta otururken içeriye bir asker telaşla girdi. 

"Efendim, kendine Chen Wool diyen bir savaşçı şehirden bir askeri düelloya çağırıyor. Kimi göndereceksiniz."

Togon elinin altındaki meyve tabağını sağ tarafa itti, tahtın yanına koyduğu kılıcı eline aldı ve kılıfından çıkardı. Masanın üzerindeki bir bezi aldı ve kılıcını silmeye başladı. "En iyi savaşçımızı gönder bakalım." dedi. 

Erlik: Tamu TanrısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin