Erlik ve Su Tianjin'e geldiklerinde sokaklarda biraz dolaştılar. Burası bir balıkçı kasabası gibiydi fakat büyük bir balıkçı kasabası. Meydan cıvıl cıvıl idi. Çin'in liman şehri olan Tianjin tüm güzelliği ile göz alıyordu. Erlik ve Su'nun yanında Erlik'in askerlerden aldığı birkaç gümüşten başka para yoktu. Şehrin sokaklarında biraz daha dolaştılar. Bu sırada iki atlı asker Erlik ve Su'nun önlerinden hızla geçip bir binanın önünde durdu. Erlik temkinli bir şekilde askerleri gözledi. Askerlerin panoya bir şeyler astığını görünce hemen atlıların peşinden panoya doğru gitti. Su geride kalmıştı, o da hemen koşup Erlik'in yanına geldi. İki asker panoya büyük, kumaştan yapılmış bir bildiri yapıştırıp atlarına binip uzaklaştı. Su, hızlıca panoya doğru koştu, ''Bu bir ilan. ''
Su ilanı sesli bir şekilde okudu,
"Han Krallığının kadim ordusuna asker ihtiyacı vardır. Orduya öncelikli olarak savaş sanatlarında usta olanlar ve vücudu sağlam olanlar alınacaktır. Tüm halkımıza savaş sanatlarındaki kabiliyetini eski yazlık sarayda bir mülakat ile gösterme şansı verilecektir. Mülakatı geçenler ikiye ayrılacaktır. Savaş sanatlarında usta olanlara haftalık yirmi Çin bakırı, acemi olanlara ise haftalık on Çin bakırı verilecektir."
Su bunları okurken birkaç erkek Tianjinli panoya doğru yaklaştı, biraz sonra panonun önü tıka basa dolmuştu. Erlik kalabalığı yarıp panoya doğru yaklaştı, yazıyı okumaya çalıştı fakat ne yazdığını çözemedi. Değişik karakterler karalanmıştı o bu yazıyı ömrü boyunca hiç görmemişti. Sonra yazıyı okumayı boş verip Su'nun kolundan tutup kalabalığın arasından uzaklaştırdı.
Erlik, "İlanda ne yazıyordu, tekrar söylesene?"
"Savaş sanatlarında usta olanları eski yazlık saraya çağırıyorlar. Savaş sanatlarında usta olanlara haftalık yirmi Çin bakırı verilecekmiş."
Erlik, "Güzel. Seçmelere ben de yazılacağım, hem paraya ihtiyacımız var."
Su, ''Sen okuma yazma biliyor musun ki?''
''Okuma yazma bilmiyorum fakat kılıç konusunda oldukça ustayım.''
''Sadece savaş sanatlarında ustaysan sana ihtiyaç duymayabilirler, ben sana okuma yazma öğretirim.''
''Anladığım kadarıyla asker ihtiyaçları var. Benim okuma yazmama bakacaklarını sanmam. Saraya kâtip aramıyorlar, savaşçı arıyorlar. Her neyse öğret bakalım.''
Erlik hemen beş metre ilerdeki kayıt masasında kaydını yaptırdı, sırada kimse yoktu. Bu şehirdeki halk balıkçılık ile uğraşan esnaf insanlardı. Hiç kimse askerliğe kaydolup kurulu düzenini bırakmak istemezdi. Erlik kaydını yaptırdıktan sonra Su'nun yanına geldi.
''Burada geceyi geçireceğimiz bir yer var mı?
''Bir han var fakat paralı, bizimde paramız yok sanırım.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Erlik: Tamu Tanrısı
Historical FictionBu çalışma kaynağını Türk Mitolojisinden alan, Türk Mitolojisinden beslenen tarihi kurgu bir roman. Bu romanı yazarken, Türk Mitolojisi ve onun figürlerinden esinlenip kendi hayal gücümün ürünü olan bir evren yaratmayı hedefledim. Umarım okurken key...