\it's u and me?\

52 9 19
                                    

Şarkıyı okurken dinlerseniz daha da duyguyu hissedersiniz diye düşünüyorum iyi okumalar 😖💖💖

'BAJİİİ-SAAAANNN'

"Baji-san uyanın artık isterseniz toplantıya geç kalacağız."

Baji esneyerek yatakta doğruldu, gözlerini kırpıştırarak yatağın ucunda oturan çocuğa baktı.

Çocuk onun bakışlarına fark ederek ona içten gülümsemesini sundu, bunun ardından baji ona bakarak dudaklarının kenarını hafifçe kıvırdı.

Çocuk yatağın ucundan kalkarak mutfağa yöneldi, birbirlerine birer sandviç hazırladıktan sonra kahve makinesinin sesini duyup hemen bardakları hazırladı ve kahveleri fincana boşalttı.

Kahve bardaklarını masaya götürerek, tabaklarda ki sandviçleri bardakların yanına koyarak bajiye gelmesi için seslendi.

Üzerini giyinmiş olan çocuk mutfağa geldi, masanın üzerindeki sandviçleri görünce gözleri parıldadı.

"Ya fuyu adamın dibisin be o'lum"
Diyerek kolunu omzuna attı. Ardından masaya oturarak sandviçlerini yemeye koyuldular.

Yedikten sonra biraz salonda takılıp sonrasında ise motorlarına binip toman'ın toplantısının olacağı yere gittiler.

Her şey çok sıradandı fuyuu bajilerde yatıya kalmıştı, bajinın anneannesi rahatsızlanmıştı ve ondan dolayı annesi ona yardımcı olabilmek için birkaç günlüğüne anneannesinin yanına gitmişti.

Bundan dolayı fuyuu bu gece de onlarda kalmayı planliyordu. Dönüşte motorla marketin önünden geçerken, bajı ileride durmuştu bundan dolayı fuyu da durup bajiyi beklemeye koyuldu.

Baji marketten elinde ne oldukları belli olmayan poşetlerle çıkmıştı fuyu herhalde evde eksik olanları aldı diye düşündü.

Eve gittiklerinde ise 'kızarmış erişte' yiyerek, sevdikleri bir animeye devam ettiler.

Akşam 9 civarlarında baji aniden kalkarak mutfağa yöneldi, toplantıdan dönerken marketten aldığı biraları ve çerezleri alarak fuyu'yu balkona çağırdı.

Birlikte onun odasında olan minik balkona ilerlediler yan kenara biraları ve çerezleri koyarak soğuk mermere oturdular.

Bunun iyi bir fikir olmadığını farkındaydılar ama yaz olduğu için sıkıntı etmediler. İkisi eline birer bira aldı ve ağzını açarak, her zaman yaptıkları gibi 'şerefe' diyerek tokuşturdular ardından kocaman bir yudum aldılar.

Ellerindeki birayı içerken çeşitli şeyler hakkında konuşuyorlardı, konu kızlara gelince ikisi suskunlaşmıştı.

Fuyu ne demesi gerektiğini bilmiyordu, dürüst olmanın en iyisi olacağını düşünerek söze atladı.

"Daha önce hiç bir kızdan hoşlanmadım veya sevgilim olmadı" diyerek kaçarmışçasına birasından yudumladı.

Bunun üzerine cevap olarak kıkırdayan kei, onun gözlerinin içine bakarak elindeki birasını dudaklarının arasına götürdü.

"Seni yargılamam doğru olmaz ben de daha önce hiç kimseden hoşlanmadım, kız veya oğlan fark etmeksizin."

Diyerek karşısındaki çocuğa içten bir gülümseme sundu.

Bunun üzerine çocuğun gözlerinin içine bakarak imalı bakışlar attı.

Çok geçmeden fuyu bakışların anlamını anlamıştı. "Daha önce anaokulunda iken bir çocuktan hoşlanmıştım ama geçici bir şeydi." Diyerek itiraf edercesine rahatladı.

Bajinin gözlerinin içi parıldarmışcasına göz bebekleri büyüdü, düşündü sadece düşünerek karşındakindekinden soyutlaştı. Kaç dakika geçti bilmeksizin sonunda düşüncelerinden arınabildi.

"Bu üzerine birdaha konuşmaya cesaret edemeyeceğimiz bir konu olduğunu için içimdekilerin hepsini söyleyeceğim" fuyu meraklı gözlerle ona bakıyordu, ve ne diyeceğini meraklı bir yüz ifadesiyle bekliyordu.

" Eşcinseller veya kendini toplum içinde farklı hisseden kimseler hakkında hiç kötü düşünmüyorum, çünkü bunların onların elinde olan bir şey olmadığının farkındayım. Sonuçta zengin birisi fakir birisine aşık olurken de seçemiyorsa, bunun bir farkı yok en azından benim için. Ve dürüst olmak gerekirse aşk, bana göre saygı duyulması gereken tutkulu, üstüne üstlük kutsal bir değer. Onun haricinde insanların özel hayatları sadece o kişiler arasında olması gereken bir şeydir. Kimsenin burnunu sokacak hakkı yoktur."

Aralarda verdiği nefeslere rağmen nefessiz kalan çocuk derin bir nefes alarak sözlerine devam etti.

"Eğer gay veya biseksüelsen saygı duyarım, benimle de böyle bir şeyi paylaştığın için çok sevinirim. Sen benim arkadaşımsın chifuyuu, bu seni yargılamam gereken bir konuda değil. Bu sadece seni üzer ve aramızı açar ve ben bunu asla istemem. O yüzden bana güven ve lütfen aramızda yalan ve Sır girmesin."

Chifuyuu, keisukeyi dinledikten sonra biraz düşündü ve ardından masum bir gülümsemeyi ona sundu. Ardından yavaşça ağlamaya başlayan çocuk ağladığının bile farkında değildi. Kei cebinden Beyaz bir mendil çıkartıp ona uzattığında bunu fark etti, hızlıca gözlerini sildi.

Ve ben iyiyim dermişcesine gülümsedi, keisuke onun içindeki kırgınlığı fark edebilecek kadar onu tanıyordu. Bu yüzden tereddüt etmeden kollarını ona sardı ve kendisini ona bastırdı çocuğun kafası kei'nin omzuna düştü. Gözlerinden yaşlar gelmeye devam eden çocuğun aklında anılar oynuyordu.

Kendi öz annesinin ona 'ibne' dediği anılar.

Hepimizine olmasa da bazılarına tanıdık
gelebilecek anılar'

Herkesten kaçan bir çocuk, en çok da sevdiklerinden kaçmış birisi..

İnsanın sevdiklerinden kaçması doğru mudur?

Yada sevdiklerinin birer yanlışı mıdır?

Bir insan, ne zaman kendinden nefret edebilmeye başlar?

"Bence soruyu tersine çevirmek daha doğru olur,

Bu insan kendini hiç sevmiş mi ki,
bir zaman sonra nefret edebilsin?"

Bu insan kendini hiç sevmiş mi ki,bir zaman sonra nefret edebilsin?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Always and Forever♾️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin