/Kei ve Fuyu, ying ya da yang\

23 7 2
                                    


Eğer şu an yapabilseydim ona olan bütün sevgimi dökerdim, gözümün önünden onunla olan hatıralar geçiyordu. Lakin şu an "o" diye birisi yoktu, sadece ben ve onun mezar taşı vardı.

O gidince ben diye bir şey de kalmamıştı,
çünkü biz kei ve fuyu'yduk.

Fuyu'yu o yaratmıştı,
Tanrı ölseydi insan diye bir şey kalır mıydı ki?

Yang yokken yin'in bir anlamı kalır mıydı ki?

Kötülük olmasa iyilik sevilir miydi ki?

Ben o olmasa da onu sevmeye devam edeceğim.

Neyse, şimdi olay örgüsüne geri dönmek zorundayız.




Karakola geldiğimizde hala uyuyordum, bir kadının bana seslenmesi ve beni uyandırmak için dürtüklemesiyle hafifçe gözlerimi açtım.

Karşımdaki kadın kahve isteyip istemediğimi sorduğunda başımla onayladım ve elime tutuşturulan bardaktan Bir yudum aldıktan sonra zar zor kendime geldim.

"Chifuyu, annenin numarasına ulaşamıyoruz kayıtlarda babanın numarasını bulamadık rica etsem yardımcı olabilir misin?"

Denilenleri idrak ettikten sonra yutkundum ve dudaklarımı yaladıktan sonra cevap verdim.

"Kayıtlarda numarasını bulamama sebebiniz, vefat etmiş olması"

"Kusura bakma evlat, şu günlerde sistem pek düzgün çalışmıyor"

"Önemli değil, isterseniz annemi benim telefondan arayabilirsiniz o zaman açabilir"

"Tamam evlat zorluk çıkartmadığın için sağ ol"

Başımı sallamakla yetindim ve annem geldiğinde burada değil evde olay çıkartması için dua ettim.

"Şey aslında, biliyorum elinizde olmayabilir ama annemi aramasanız yani haberi olmasa olmaz mı?"

Diye sordum tereddütle birlikte gelen gerginlikle.

"Kusura bakma ama benim elimde olan bir şey değil velinin seni gelip alması gerekiyor."

Onaylar bir şekilde mırıltı çıkarttıktan sonra kahvemden bir yudum alarak, annemin bana burada bir şey yapamayacağının verdiği güvenle kafamı toparlamaya çalıştım.

Polis telefonumu geri getirdikten sonra, gelen aramalara baktım annem haricindeki herkesin aradığını görünce gerçekten beni umursamadığına emin olmuştum.

Takemichi'yi aramaya karar verdiğimde ellerim titremeye başladı, Zor da olsa onu arayarak telefonu kulağıma götürdüm.

"Alo take"

"HEY CHİFUYU İYİ MİSİN?!"

Bağıran endişeli arkadaşımın sesini duyunca telefonu kulağımdan çektim ve

"Bağırmazsan konuşalım"

"Kusura bakma dostum, nerdesin oğlum herkesin ödü bokuna karıştı. Sizin eve gittim motorun yoktu anneni hiç rahatsız etmeyeyim dedim ama hiç bir yerde bulamadık seni"

"Karakoldayım take annem gelecek, lütfen gel kurtar beni öldürür yaşlı cadaloz beni biliyorsun"

"Tamam 15 dakikaya ordayım rahat ol sen bi bok yapamayacak sana"

"Şey bir şey istesem alır mısın?"

"Buyur tabiki alırım olum"

"Bizim çiçekten alır mısın"

Bu aramızda kurduğumuz bir kod gibiydi, üstü kapalı bir biçimde sigara demek yerine okulda çiçek derdik.

"Çiçek ne- ha sen ciddi misin fuyu, baj- ha şey..."
bir duraksama yaşayan arkadaşımla birlikte suskunlaştık ve o tekrar konuşana kadar tek kelime etmedim.

Always and Forever♾️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin