•5•

193 24 6
                                    

🤲inş yazım yanlışı yoktur duası🤲

"Çalsam mı ki?"

Soobin Kai'nin kapısının önünde bekliyordu. Doktorunun yanına gittiğinden beri dışarı çıkmamıştı. Soobin de belki muayenede yorulup dinlenmeye gitmiştir diye odasına girmemişti. Ama akşam yemeği vakti geliyordu. Sabahki gibi ona sandviç hazırlayamazdı. Ayrıca onunla beraber yemek istiyordu yemeğini. Her fırsatta yanında olmasını istiyordu. Geçmişi telafi etmek, sen ben değil biz olmayı istiyordu. O yüzden yakın bir zamanda ona karşı boş olmadığını söyleyecekti.

Soobin ikisinin tekrardan birlikte olacağı günleri düşünerek gülümsedi. Kapıyı tıklayıp bekledi. İçeriden ses gelmiyordu. Soobin bir kez daha tıkladı ama yine ses yoktu. Kapıyı açıp içeri girdi. Kai yatağında uzanıyordu. Gözleri kapalıydı. Uyuyor olmalıydı. Soobin yanına gelip bir süre Kai'yi izledi.

Uyuyorken onu öpse bir şey olmazdı değil mi?

Dudaklarını Kai'nin alnına getirerek küçük bir öpücük kondurdu. Teninin sıcaklığı, kokusu Soobin'i ele geçirmişti.

Daha fazlasını istiyordu.

Kai uyanmasa yüksek ihtimalle daha fazlası da olacaktı. Gözlerini açıp karşısında Soobin'i görünce sabah olduğu gibi korkmuştu. Kai'nin çığlık atacağını fark eden Soobin hemen ağzını kapattı.

"Şşş, sakin. Benim sadece."

Kai bir süre büyümüş olan gözleriyle Soobin'e baktı. Daha sonra ağzındaki elini itti.
"Ne yapıyorsun sen? Günde 3 öğün korkutacak mısın beni?"

Soobin yine sırıttı.
"Özür."

Kai, korkusu yavaş yavaş geçerken Soobin'in ona ne kadar yakın olduğunu fark etti. Aralarında 3 4 santimetre belki vardı. Yanaklarının karıncalandığını hissetti. Soobin de fark etmişti Kai'nin yanaklarındaki renk değişimini. Farkında olmadan bakışları Kai'nin dudaklarına inmişti. Kai Soobin'in nereye baktığını fark edince hızlıca başını yana çevirdi. Sesini sabit tutmaya çalışarak -ki başaramayacaktı- konuştu.

"N-Neden geldin?"

Soobin hayal kırıklığına uğramış bir şekilde dudaklarını büzdü.
"Akşam yemeği vakti geldi. Sabahki gibi öğün atlamana müsaade edeceğimi düşünmedin ya?"

"Aç değilim ki."

Soobin'in Kai'yi bırakmaya niyeti yoktu.
"Ben bilemem. O yemek yenecek."

Kai Soobin'in inadına karşı gelmeyeceğini düşünüp yatağında doğruldu.
"Tamam tamam. Geliyorum."

Soobin gülümseyerek kapının önüne gitti. Kai de kalkıp saçını düzeltti.
"Gidelim."

İkili yemekhaneye giderken Kai daha yeni fark ediyordu. Soobin onun dudaklarına bakmıştı! Nefesinin kesildiğini hissetti. Birisine karşı içinde bir his barındırmayan biri bunu yapmazdı, değil mi? Yanaklarının tekrardan karıncalandığını hissetti. Yan gözle Soobin'e baktı.

"Beni seviyor...beni hâlâ seviyor."

Kai yemekhaneye varana kadar sık sık Soobin'e bakmıştı. Soobin de farkındaydı bunun ama bilerek fark etmemiş gibi davranıyordu. Kai'nin ilgisinin üzerinde olması hoşuna gidiyordu.

İkili yemekhaneye vardıklarında çoktan ne uzun ne de kısa denilebilecek bir kuyruk oluşmuştu. Kai önde Soobin de arkada olacak şekilde sıraya geçtiler. Kai ne yemek olduğunu görebilme düşüncesi ile parmak uçlarına çıkıp ileriye baktı ancak insanların kafasından ötürü göremiyordu. Bir süre daha denedi ancak olmadı. Soobin'in sessiz gülüşünü duyduğunda kaşlarını çattı ve fısıldadı.

salty rain / SOOKAIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin