ARKADAŞLAR..GELEN AZ DA OLSA OLUMLU YORUMLARIN BENİ NE KADAR MUTLU ETTİĞİNİ KELİMELERLE ANLATAMAM. OKUYANLARA SONSUZ TEŞEKKÜRLERİMİ SUNUYORUM. UMARIM BU BÖLÜMÜ DE SEVERSİNİZ. GELECEK BÖLÜM BAHA'NIN AĞZINDAN OLABİLİR YA DA HEM ARUZ HEM DE BAHA'NIN AĞZINDAN DA OLABİLİR. DAHA KARAR VERMEDİM. SİZCE KİMİN AĞZINDAN OLSUN? ^^
Dudaklarıma sulu bir şeyin kapanmasıyla sırıtarak gözlerimi yavaşça açtım. Başımın çatladığını düşündükten sonra gördüğüm şeyle avazım çıktığı kadar çığlık atmıştım. Ali ise kahkahalarla gülüyordu. Onu yatağa yüz üstü düşmesini sağlayacak bir şekilde çektim ve üzerine bindim. Kollarını sırtında tuttuğum için hareket edemiyordu. Aptal çocuk ölü ahtapotu dudaklarıma yapıştırmıştı. Ben Baha'yı öpüyordum rüyamda! Kolunu ısırdım ve saçlarını çekiştirdim. Acıyla inledi. Her sabah bu çocuğun işkenceleriyle uyanmak zorunda mıydım ben? "Neden yaptın bakalım bunu bu sefer? Bahanen ne bakalım?" sordum elini daha da sıkarken. "Rüyanda ne görüyorsan artık dudakların şaha kalkacak gibiydi de ondan!" yine kahkaha atmıştı. Rüyamı tekrar hatırlamam önce kızarmama daha sonra morarmama neden olmuştu. Ali'nin bu halimi görmemesi için "of tuvaletim geldi!" diye bağırıp tuvalete koştum. Sonra bir ay ağzından kurtulamazdım maazallah! Diş fırçamı alıp hemen dişlerimi fırçalamaya başladım. Halbuki daha kahvaltı bile yapmamıştım. Sokağın oradan alırım bir simit ve poğaça diye geçiştirdim kendi kendimi. Rüyamda ne mi görmüştüm? Rüyamda sevgili üç saniyemiz beni tuzağına düşürüp o pespembe dudaklarıyla öpüyordu. Hayır o değil bir de ben de çok hevesli bir şekilde karşılık veriyordum! Utanç verici. Evet dün olanları hatırlıyordum! Ah! Ne demiştim ben ona da öyle çok gülmüştü? 'Ben, sarhoşken elde etmeye çalışan adamlardan hoşlanmam' kafama çarpan cümle bende kafamı duvara vurma isteği uyandırmıştı. Ağzımdaki bütün bakterilerle birlikte macunu hızla tükürüp ağzımı ve yüzümü bir güzel yıkadım. Banyodan çıktığımda saate bakmak aklıma gelmişti. 45 dakikam vardı. Ali'yi ölü ahtapotuyla birlikte odadan yolladıktan sonra dolabımın önüne geçtim. Ahtapot nerden çıktı diye sormayın. Annem ahtapot yemeği çok sevdiği için difrizde bir 10 tane vardı! Ah işte bizde böyle bir aileyiz! Siyah kot pantolonumu uzun uğraşlar sonunda giydikten sonra üzerime beyaz bir gömlek geçirdim. Gömleğin üzerine de siyah kazağımı giydim. Hava bugün soğuktu oldukça. Saçlarını taramayan ben saçlarımı özenle taramıştım. Çok zor bağlanıp şekle sokuldukları için açık bıraktım. Taç bile takmadım yani! Zaten başım ağrıyordu. Ne alaka demeyin. O alaka işte. Ben ve saçmalamalarım! Merhaba! Siyah dolgu topuk kısa botlarımı giydikten sonra siyah kabanımı da üzerime geçirdim. Bugün siyahlara bürünmüştüm. Renkli olan şeyler pembe parlatıcım ve toz pembe çantamdı. Çıkmadan önce sabahın beşinde kalkıp odama koyacağım her şeyi bir tane kutuya koymuştum. Resimler, defterler, kalemler vesaire! Filmde gibiydim! 30 dakikamın kaldığını görünce karton kutuyu da alıp evden koşarak çıktım. Annemi görememiştim. Dün ki olaylardan sonra görmek de istemiyordum zaten. En son gördüğümde 'ah ben bunlarla napıcam' deyip dert yanıyordu. Kesin sabah sabah yine o Hüsniye ablaya gitmişti. Ya kadın mahallenin ayaklı gazetesi gibiydi yahu! Durağa geldiğimi haber veren otobüsün korna sesi irkilmeme neden olmuştu. Akpilimi okutup boş bir yere geçtim. Akpilimi okuturken aklıma Baha'nın amcaya para vermeye çalıştığı an gelmişti. Kahkahamı bastırdım ve başka bir şey düşünmeye çalıştım. Zor olmadı. Ya bende araba istiyorum! Pencereden arabası olanlara bakıp iç çektim. Ben arabaları ne kadar düşündüysem artık geldiğimi bile fark etmemiştim. Taaki şoför amcanın "gızım sen inmiyon mu?" dediğini duyuncaya kadar. "İniyorum amca dalmışım" cevap verdikten sonra indim. Poğaça alacaktım fakat vazgeçtim, iştahım nedensizce kaçmıştı. Kaçan benim iştahımsa ortada yanlış bir şeyler vardı. İçeri girdikten sonra işe geldiğime dair parmak izimi makineye bastım. Teknoloji gelişmişti, yoktu artık o imza atmalar. Bana verilen odaya çıktım. Düzenlemeye fırsatım olmamıştı. Işıkları açtım. Fena değildi. Hadi bakalım iş başa düştü!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAY KRAL
Teen FictionSöylediği yalanla birlikte hayatı fiyaskoluktan ve sıradanlıktan çıkan Aruz Karahanlı, son derece neşeli kişiliğiyle uyuz başkanın gözüne girebilecek mi? Sürekli uyuz dediği bu başkana sırılsıklam aşık olunca işler aynı şekilde devam edecek mi? ••●●...