Basketbolcu Sevgilim

9. Bölüm "En sevdiğin Çiçek"

"Hangi ara lan" Bana baktı ve sırıttı "Camış gibi uyuduğun için olabilir mi?" Ne kaç gün uyumuştum.

"Bana bak Öküz oğlu bok ayı gibi kış uykusuna yatacak halim yok ya" pişkin bir sırıtışla söyledi. "Yoo var" ona doğru yürüdüm ve omzuna sert bir yumruk geçirdim "Bana bak düzgün konuş"

Allahım Yarabbim bu çocuk beni delirtecekti. Zaten deli olsuğu belliydi.
"Keşke Ateş burada olsaydı en azından senin gibi duyarsız değil" bir anda duraksadı pişkin sırıtışı soldu gözleri ateşe büründü

Ve ateş cümle gözleri koyulaştı

Birazdan yılan gibi tıslayacaktı. Bir anda beni omuzlarımdan tutup buzdolabına yasladı ve kulağıma eğildi "O ismi bir daha kullanmayacaksın yoksa ağzından sokar istemeyeceğim yerinden çıkartırım"

O bana inat yaptıysa bende ona yapacaktım. "Canım Ateş keşke burada olsan ve beni bu duyarsızın elinden alsan" dedim sakince.

Ve işte en büyük patlama o an yaşandı. Buzdolabına büyük bir yumruk darbesi indirdi. "Ne oldu sinirlerin mi bozuldu" diye alaycı bir şekilde sordum.

Ama bilmiyordum ki büyük saldırının şuan gerçekleşeceğini. "O kelimeyi bir daha kullanma diye öneri sunmuştum sana şimdi olacaklara katlanmam"  dedi.

Koca elleriyle boğazıma yapıştı. Nefes alamıyordum. Gözlerim kararıyordu. Öyle bir sıkıyordu ki iliğime kadar sömürmek ister gibi.

Ama bende o huyumdan gidecektim ne kadar ölme ihtimalim artsada onu sinir edecek şeyler söyleyecektim.

"Aslan parçası bekle daha çok erken" dedim fısıltı gibi çıkan sesiyle.

Aklına birşey gelmiş gibi bir anda boğazımı bıraktı fakat ben bayılmak üzereydim gözlerim kararıyor başım dönüyordu. Ama pes etmek yoktu.

Fakat şu an ona muhtaçtım suya ihtiyacım vardı. Boğazım çöl gibi yanıyor kurak ve susuzdu.

"Su" diyebildim sadece sonrası yok...

1 saat Sonra...

Uyandığımda çok rahat bir yerdeydim burası benim yatağımdı. Yatağımın ucunda bir sandalye üstünde oturup pür dikkat beni izleyen birisi vardı. Sadece şort ve sutyenle olan ben evet doğru duydunuz SUTYEN.

Örtüyü daha fazla üzerime çektim.
"Merak etme seni yemeyeceğim" ona masum gözlerle baktım.

"Süt dökmüş kedi gibi görünüyorsun şuan" utancımdan yerin bin kat dibine girseydimde çıkmasaydım.

Çarşafı kafama doğru iyice çektim açıkta kalan bacaklarım üşümeye başlamıştı.
Nereden çeksem bir yerden eksiliyordu.
Bacağıma örtülen siyah tişört beni gazaba uğrattı bu kesinlikle bana ait değildi.

Örtüyü kafamdan hafifçe indirdim ve indirdiğim gibi çığlık attım. ÇIPLAKTI ÜSTÜ

Şuan karşımda koca bir kas yığını duruyordu bu kasları nasıl yapmıştı böyle.

"Galiba sevdin" dedi sırıtarak iç sesim hemen ortaya atıldı
Ne sevmesi düştük
Düştük

"Demek düştün ha" ne dışımdan mı söyledim 
"Senin bu iç ses ve dış ses karışımına bayılıyorum"
Yataktan koşarak çıktım. Ve dolaba girdim.
"Dolaptan başka bir yer yokmuydu yahu 2. Oldu"

"Hay Allah birincisinde beni bağlıyordun beyefendi" dedim ve koşarak oradanda çıktım tuvalete girdim ve klozetin üstüne oturdum.

Adım sesleri yaklaşıyordu sonum gelmişti. Umarım beni tekrar bağlamazdı kollarım çok acıyordu Zaten sana kıyamaz. Dedi iç sesim. Aynen kıyamaz belliydi bileklerim.

Ve kapı açıldı. Elindeki halatı bana doğru yaklaştırdı korkuyla geri çekildim sonra bir anda halatı fırlattı. "Sana bugünlük kıyamayacağım fakat  kasığıma tekme yersem kimse beni durduramaz."

Kasıklarına tekme attım ve koşarak mutfak dolabına saklandım
"Dolaplarla ne alıp veremediğin var" diyordu yaklaşırken bu sefer kaçacak yerim yoktu.

Dolabın kapağı açıldı. Tam bana doğru eğiliyordu ki kapı çaldı. Koşar adım kapıya koştum gördüğüm yüz tarafından şoka uğradım Ateş Sancar durmuş sutyenli tipime ve yarı çıplak Buğra'ya bakıyordu.

"Akşam ders notlarını istemiştin" dedi ve notları elime tutuşturdu.

Ve elime bir buket çiçek bırakıp gitti. "En sevdiğin çiçek" diye eklemeyi unutmadı.

Kapıyı kapattıktan sonra. Buğra'nın öfkeli bakışlarına yakalandım. Bana doğru yürüdü
"Odana Geç" ona korkan gözlerle baktım. Bana bağırarak "Odana geç" diye bağırdı.

Koşarak odaya yöneldim bakalım beni ne işkenceler bekliyordu.