42׶×

166 24 12
                                    

Evvvett depresyona girdim ama hemen çıktım çünkü malım🤙🏻✨

Izukudan*

  Gözlerimi tekrar açıp kapattım ama gördüğüm görüntü değişmdi. Onların alanındaydım artık. Shigarakinin elindeki şırıngayı görünce anladım her şeyi. Aslında biliyorlardı.  Benim Kacchan için yurttan kaçıp onların güzergahını arayacağımı. Argh.. baştan anlamalıydım.. Lanet olsun..

All Might ve ekipten ayrılmıştım habersizce. Başka seçeneğim yoktu, bu işi halletmeliydim. Bir an önce Kacchan'ın yanına gitmeliydim. Ona kötü bir şeyler olmuş hissi vardı içimde. Hissedebiliyordum, bensiz neler hissettiğini. Aldatılmış hissine kapılıp, bana içinden küfredip ama aynı zamanda beni bulmaya çalıştığını. Bulamayınca bütün suçu kendinde bulup hissizleştiğini. Kriz geçirdiğini. Bütün bunları riske alıp gitmiştim zaten. Başarmalıydım.

Bağlı olduğum sandalyeye baktım. Ellerim uyuşuyordu, ip çok sıkı bağlanmıştı. Normal bir ip değildi. Ayaklarımı zincirlemişlerdi ve bileğimi hissetmiyordum. Ve Toga önümde durmuş, hafifçe kanayan yüzüme bakıyordu.

"Patron?~ Izukuma pansuman yapsam olur mu?~"

"Ne istiyorsan yap. Ben işime bakarım."

Şırıngayı masaya bırakmıştı pislik Shigaraki.  Bana bakarak sırıtıyordu.

"Her şeyi başından beri biliyorduk Küçük dostum~ Sadece Toga yüzünden az kalsın kanıyorduk kurnaz planına."

"H-HEY! Yanlışlıkla oldu, biliyorsun patron~"

Toga yarama pansuman yapıyordu ve ben konuşmaya çalışsam da ses tellerim kopmuştu sanki. Ya da bir şey enjekte etmişlerdi.

Sonra birden boğazımda iğrenç bir tat hissettim. Gırtlağıma kadar yayıldı bu şey. Ve birden sesim tekrar çıkmaya başladı. Öksürerek konuşmaya başladım.

"N-ne istiyorsun yine, başkan?"

"Hiçç. Sadece one for all lazım bize. Onu alıp öldüreceğim seni."

"Patron? Öldürme yoktu hani.."

Toga bunu istemiyordu tabikide. Bunu bir avantaj olarak kullanabilirdim. Sadece uygun zamanda olursa.

Üstüm başım kan olmuştu. Üstelik ne olduğunu hiç hatırlamıyordum. Shigarakinin yüzüne baktım sinirle. Yüzündeki pis sırnaşık ifade beni daha fazla iğrendiriyordu.

"Al o zaman. Bak bakalım veriyor muyum kolay kolay."

Shigaraki masanın üstündeki telefonu aldı. Fotoğrafımı çekti ve bana gösterdi.

"Bunu 'Kacchana' atmama ne dersin?"

"Aklından bile geçirme."

Ağzıma gelen kanla yere tükürdüm. Kusmak istiyordum. Bu ruh halimi de düzeltecekti sanki.

"Eh, sen bilirsin."

Telefonu tekrar masanın üzerine koydu ve şırıngayı eline aldı. Toga kolumu tutmuş yüzüme bakıyordu.

"Bu çok azcık acıtacak, Izuku-kun~"

"Görüşürüz, küçük varis."

Sandalyeyi oynatmaya çalıştım, ama nafile. Hiç bir işe yaramadı ve iğne vücuduma enjekte edilmişti bile. İlk saniyelerde başım dönmeye başladı, sonra ellerimin arkadan çözüldüğünü hissettim. Kaçış yolu yoktu artık. Ölüyor muydum..?

Hep beni sev....Olur mu? BKDK storyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin