Yuhu Gezegeni

-3-

"Yalnız değilsin yıldızlar seninle. Yalnız olsaydın eğer yıldızlar parlamazdı. Bunu asla unutma."
.
Gözlerim beyaz ışıktan kapanırken kendime gelemedim ve sert bir zeminin üzerine düştüm. Anlık yere düşmenin etkisiyle kolum ve tüm vücudum acırken etrafıma baktım.

Burası bizim gezegenin askeri kısmına benziyordu. Hatta hemen hemen aynı şekilde dizayn edilmişti. Bizim gezegenin renkleri mavi, mor iken burası ise pembe, beyaz renklerden oluşuyordu.

Etrafı inceleyip her yeri hafızama kazımaya çalışırken nihayet gıcık pamuk şeker konuştu.
"Bizim yeri incelemen bittiyse eğer kalkmana yardım edeyim."

Bunu derken yüzünde alaycı ifade vardı. Belli ki aklı sıra benle alay edecekti.

Ellerimi temizledikten sonra kalkmaya çalıştım. İğneleyici bir şekilde konuştum.
"Gerek yok Davin pardon pamuk şeker. Sana bu daha çok yakışıyor."

O benim sözlerime gülerken birden buraya niçin ve nasıl geldiğimi hatırladım. Sinirlenip onun üstüne doğru yürürken kızıl saçlı ne yapacağımı anlayıp beni Davinden uzaklaştırdı ve itti.
" Sen ne yaptığını sanıyorsun? Davin efendimize nasıl böyle bir şey yaparsın?"

Kızıl saçlı beni duvara itti ve kafamı duvara çarptım. Sinirle kızıl kafaya saldıracakken Davin yanımıza geldi. Onun elinde şişemi görünce elinden almaya çalıştım.
"Şişeni almak için bu kadar çırpınırsan eğer ikimizde patlarız haberin olsun."

Ona bir şey demeyip sakinleşmeye çalışıp kafamı sallasam da yine de pes etmeye niyetim yoktu.
"Peki beni neden buraya getirdiniz? Sizin bana yaptığınız saçma sapan şakalar sonrasında bunu öğrenmeye hakkım var diye düşünüyorum."

Daha deminki dediklerinde ciddiyse eğer en az bende onun kadar ciddi ve soğukkanlı olmalıydım.

Kendi kendime bu kararı verdikten sonra kaşlarımı mavi kaşlarımı çatıp, kollarımı göğsümde birleştirip onun konuşmasını beklemeye başladım.

Davin pembe saçlarını düzelttikten sonra derin nefes aldı.
"Nasıl desem bilmiyorum ama bir süredir seni gözetliyoruz. Sinirlenmekte haklısın. Daha doğrusu seni ve sizin gezegende bulunan kişileri de gözetledik. Söyle bakalım son zamanlarda uykulu hissediyorsun değil mi?"

Bu deli ne diyormuş gibi baksam da söyledikleri doğruydu. Son zamanlarda üstüme bir ağırlık çökmüştü ve çok uykulu hissediyordum. Hatta sadece ben değil okuldaki bazı kişilerde de uykulu görünüyordu. Bunlar benim için normaldi çünkü hepimiz zorlu sınavlarla uğraşıyorduk.
"Evet de bu seni ilgilendirmez. Hatta sizi ilgilendirmez. Bana şişemi geri verin ve bir an önce buradan gideyim."

Davin dediklerime sinirlenmiş gibiydi çünkü gözleri kızıl saçlı oğlan gibi olmuş adeta ateş püskürtür gibiydi.
"İlgilendirir çünkü bizim gezegenimizi de etkiliyor. Ve biz düşmanız. Bunu derste işlemediniz mi? Halbuki sizin gezegen eğitime çok önem verirdi. Tarih hocan bunu anlatsa iyi olur."

Nasıl yani yeni tanıştık ve nasıl düşman çıkabiliyorduk? Ayrıca tarih hocamızın derste bu iki deliyle ilgili bir şey anlattığını hatırlamıyordum.

Olanları anlamaya çalışırken o ise çoktan yanımdan ayrılmış ve pembe beyaz karışımlı olan kral tahtına oturmuştu.
"Bu arada buranın hakimiyeti bende. Şimdilik gidebilirsin. Nasıl olsa bir şekilde yine görüşeceğiz."
Dedikten sonra kızıl saçlı oğlanın elinde tuttuğu pembe beyaz parıltılı tacı kendi başına koydu.