Alışveriş merkezine geldiğimizde Taehyung arabayı park edip indi ve kapımı açtı. Bende inip kollarımı bağlayarak önden yürümeye başladım. Belimde hissettiğim kollarla duraksadım.
"Bebeğim hadi barışalım." Yine demişti işte. Bebeğim. Bu kelime onun ağzından çıkınca ayrı bir güzel oluyordu. Yine de istifimi bozmamaya çalışarak ona baktım.
"Bırak da ilk tribimi güzlece atayım ya." Yumuşamayacaktım kararlıyım. "Ama bana küs olmana dayanamıyorum." Ama kıyamam ki sana.
"Azıcık dayan ölmezsin." Kollarının arasından sıyrılıp karşıma çıkan ilk mağazaya girdim. Zengin sevgilimin parasını yemem lazım sonuçta dimi? Yoksa o kadar para neden var yani?
Hoşuma giden birkaç tişort ve eşofmanı alıp kabinlere girdim ve kıyafetleri denedim Taehyung'a göstermek için dışarı çıktım.
"Gri eşofman..." Niye öyle dedi ki güzel işte. "Evet ne olmuş ki? Hii yoksa çok mu kötü durmuş üstümde?" Ne dersen de Tae alıcam.
"Hayır bebeğim çok güzelsin." Tabii ki güzelim. "Sen öyle diyorsan."
Gülümseyip kabine geri döndüm ve üzerimi değiştirdim. Tam çıkacakken Taehyung'un içeri girmesiyle duvara yaslandım ve fısıldadım.
"Tae napıyorsun? Çok korkuttun beni." Üzerime yürüyüp bir kolunu duvara koydu diğer eliyle de önüme gelen saçlarımı kulağımin arkasına sıkıştırdı.
(+18 uyarısı.)
Gözleri dudaklarımdaydı. Saçlarımdaki elini yavaşça belime indirip beni kendine çekti. Bende ani bir refleksle kollarımı boynuna dolayıp gözlerine dikkatle bakmaya başladım. Belimdeki eli kalçalarıma inince gözlerimi kocaman açıp kızaran yanaklarımı görmemesi için kafamı eğdim ama çok geçti.
"Kızarmış domates." Utançtan kafamı boynuna gömüp gözlerimi kapattım.
"İzin verir misin Kook?" Ne demek istediğini çok iyi anlamıştım ama utanıyordum işte! Ayrıca nerede olduğumuzun farkında değil sanırım?!?! "Kabindeyiz Tae." Yakalanma şansımız aşırı yüksekti. Çok riskli. "Kısa sürecek ama evde daha iyisini yaşatabilirim sana merak etme."
Bunu demesiyle daha çok kızardım. Elini çeneme koyup kafamı kaldırdı ve dudaklarımı öpmeye başladı. İlk başta karşılık veremedim. Ben karşılık vermedikçe o daha bir açlıkla öpüyordu sanki. Daha sonrasında ona karşı koyamayıp bende karşılık verdim. Bu işte acemiydim ama o baya iyiydi.
Kalçamı sıkıp gögüslerimizi birbirine yasladı ve yavaşca üstümdekileri çıkardı. Öpüşmemizi kesip çıplak göğsümü süzdü ve kare gülümsemesini bana bahşedip dilini dudaklarında gezdirdi.
Kızarmaya başlayıp ellerimle göğüs uçlarımı kapattım. Beni ters çevirip göğsümü duvara yasladı. Pantolonumu yavasça aşağı indirdiğini hissettim. İşaret ve orta parmağını dudaklarımın arasından ağzıma soktu. Parmaklarını iyice ıslatıp deliğimden içeri soktu. Dişlerimi sıkıp ellerimi duvara yasladım ve kendimi tuttum. Parmaklarıyla makas hareketi yapıp genişlettikten sonra
kendi pantolonunu da çıkarıp ellerini kalçama koydu ve küçüğünü yavaşça içime soktu. Beklediğimden büyüktü, hemde çok büyük. Küçüğünü değilde büyüğünü demeliydim. Çığlık atmak istiyordum ama burada olmazdı. Elimle ağzımı kapatıp nefes almaya çalıştım. Daha derinlere gittikçe patlayacakmış gibi hissediyordum. Aşırı büyüktü. Yavaşça gelgitlerine başlayınca gözyaşlarımı serbest bıraktım ve inlememek için kendimi zor tuttum. Giderek hızlanıyordu ve o hızlandıkça benim kendimi tutmam giderek zor bir hâle geliyordu. Zaten bu işlerde acemiydim o da beni iyice zorluyordu. Elimi agzımdan çektim ve kafamı yan çevirip duvara yasladım. Terlemiştim ve yüzüm , kulaklarımda dahil , kıpkırmızı olmuştu. İlkim olduğu için ne hissettiğimi tam olarak kestiremiyordum. Acıyordu, hemde çok ama daha fazlasını da istiyordum."Taehyung-ah boşalıcam." Diye fısıldadım. Bunu dememle yavaşlayıp pantolonuna uzandı ve bir peçete aldı. Peçeteyi küçüğüme sarıp hafif çekiştirdi. Zaten sondaydım bunu yapmasıyla kendimi bıraktım. Peçeteyi katlayıp cebine geri koydu ve gelgitlerine biraz daha devam edip içime geldi. İçimden çıkıp kapıya yaslandı ve soluklanmaya başladı.
(+18 uyarısı sona erdi.)
"Çok iyiydi." Kapının çalmasıyla hemen onu kolundan tutup kendime çektim. "D-dolu."
"Beyefendi kabinlerimize bir kişiden fazla girilmesi yasak. Lütfen dışarı çıkar mısınız?"
Bunca zaman nerdeydin acaba? Tam yerinde geldi gerçekten."Tamam hemen çıkıyoruz." Taehyung'a kıyafetlerini verip hızlıca giyindim ve kendime çeki düzen verdim alacağım kıyafetleri de koluma asıp Taehyung'un da giyinik olduğundan emin olup kilidi açtım personelden özür dileyip hızlıca oradan kaçtım ve kasaya gittim. Neyseki bunu almayı unutmamıştım. Cebimden Taehyung'un kartını çıkardım. Şükür ki kart temassızdı. Ödemeyi yapıp poşetleri aldım ve beni bekleyen Taehyung'un yanına gittim.
"Sevgilim sanırım kartımı kaybettim." Hınzırca gülümseyip ona baktım."Hmm bu kart mı?" Cebimden kartı çıkarıp ona gösterdim."
"Ne ara aldın onu?" Şaşkınlıkla bana bakıyordu. Şapşal işte.
"Bi ara." Kartı geri verip mağazadan çıktım.
.
.
.Ayaklarıma kara sular indi resmen. Öleceğim. Bütün alışveriş merkezini gezip alışveriş yaptım. Tabii Taehyung'un kartındaki bütün parayı yemiştim ama her şey bu kadar pahalıysa ben napabilirim yani? Sanki ben yaptım her şeyi bu kadar pahalı.
Neyse eve gelince kendimi direk yatağa attım. Çok yorulmuştum. Tae'nin yanıma gelmesiyle gülümseyip sıkıca ona sarıldım ve beraber uykuya daldık.
.
.
.İlk sevişme için erken olduğunu düşünebilirsiniz ama Tae uslu durmadı. Umarım beğenmişsinizdir, yorum ve oy vermeyi unutmayın. Teşekkür ederim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
still with you | taekook
FanfictionBazı erkekler geç olgunlaşır ta ki hayatlarının anlamını oluşturan şeyi kaybettikleri ya da kaybetmek üzere oldukları ana kadar.