Taehyung hâlâ beni aramamıştı. Sevmiyordu işte artık beni.
Tam o sırada çalan telefonla yerimden sıçrayıp hızlıca kimin aradığına baktım.
SONUNDA TAEHYUNG!!! ÖLMEMİ BEKLESEYDİN DAHA İYİYDİ GERÇEKTEN!
Hemen açmamaya karar verdim. Azıcık sürünsün. Hatta durun biraz.
Çalan telefonu kapattım ve Taehyung'u engelledim. Oh olsun, kıvransın dursun şimdi.
Ama ya benden vazgeçerse? Ne yapardım o zaman? Ya artık beni sevmediğini ve Jennie'ye aşık olduğunu söylerse.
Fazla mı inatlaşıyordum acaba? Çok mu nazlanmıştım?
Tırnaklarımı yerken dalıp gitmiştim. Fazla stres yapıyordum ama ne yapabilirdim?
Zilin çalmasıyla irkilip kendime geldim ve kalkıp gelene baktım. Taehyung gelmişti.
Kapıyı yavaşça aralayıp başımı uzatarak Taehyung'a baktım. "Kimsiniz?"
"Hemen unuttun mu sevgilini?" Ellerini cebine koyarak gülümsedi. "Hmm sevgili mi? Benim sevgilim yok."
"Ne ara ayrıldık, benim haberim yok?" O kapıya biraz daha yaklaşınca ben de geri çekildim. "Taehyung, git."
"Olmaz. Omegamı almadan hiçbir yere gitmiyorum." Kapıyı tuttu ve yüzünü yüzüme yaklaştırdı. "Ben senin omegan değilim. Git Jennie'ye."
"Aç kapıyı Jungkook lütfen. Biliyorsun öyle bir şey olmadığını." Dudaklarını büzdü ve geri çekildi. "Senden başkasına bakar mıyım ben hiç?"
"Bakarsın. Hem Rosé sana piç dedi. Belki haklıdır." Kapıyı açıp içeri girdi ve belimden tutarak beni kendine çekti. "Gerçekten öyle olduğumu mu düşünüyorsun Jungkook?"
"Bırak beni ne yapıyorsun?" Parmaklarıyla saçlarımı okşadı.
"Özür dilerim Jungkook. Gerçekten seni üzmek istemedim." Derin bir nefes verip kollarından kurtulmaya çalıştım. "Ben başka biri ile çiçek bahçelerine gitsem, yıldızları izlesem hoşuna gider mi?"
"Haklısın gitmez ama eski arkadaşım sonuçta." Kollarının arasından çıkıp içeri gittim. "Bahaneden başka bir şey değil Taehyung." Peşimden gelip elimi tuttu. "Hayır sevgilim, gerçekten değil. Affet beni lütfen." Ona dönüp kollarımı bağladım. "Kırgınım Taehyung. Sana gerçekten çok kırgınım."
"Farkındayım ve kendimi affettirmeye çalışıyorum." Yanıma gelip kollarını bana doladı. "Lütfen barışalım." Gözlerine bakıp bir süre birbirimize baktık. Taehyung bana sıkıca sarılıp saçlarımı okşadı. Ben de daha fazla inat etmemeye karar verip ona sıkıca sarıldım.
"Neden engelledin beni?" Gülüp ondan ayrıldım. "Kim, ben mi? Seni engellemişim öyle mi?" Ellerimi tutup üzerine öpücükler kondurdu ve gülümsedi. "İstersen her yerden engelle, ben yine de seni bulurum Jungkook."
Eğilip dudaklarımı öptü ve belimi okşadı. "Sahile gidelim mi ne dersin?" Gülümseyip başımı salladım ve Taehyung'un elini tutarak evden çıktım. Taehyung ile beraber arabaya bindik ve sahile doğru ilerledik.
.
.
.
.Sahilin kenarında ayaklarımız çıplak, yürüyorduk. Hava gerçekten soğuktu ama ben soğuğu hissetmiyordum. "Hatırlıyor musun ilk geldiğimizde nasıl da çocuk gibiydin. O kadar tatlıydın ki Jungkook."
"Sen de bir o kadar şapşaldın. Ramen yerken ağzını yakanı da ilk defa gördüm yani." Güldüm ve eğilerek buz gibi suyu Taehyung'a sıçrattım. "Jungkook dur hasta olacaksın."
"Benim için değil kendin için endişelen sen." Ona tekrar su fırlatıp kaçmaya başladım. Peşimden koşturmaya başlarken hızlandım. Bana yetişip belimden tuttu ve ikimizi de yere düşürdü. "Taehyung! Her yerimiz kum oldu!"
"Bir şey olmaz gel." Beni kendine çekip dudaklarımı uzunca öptü ve benden ayrıldı. "Taehyung n'apıyorsun biri görecek şimdi!"
"Görsün. Sana olan aşkımı herkes bilsin ki sana yaklasamasınlar. Benim omegam olduğunu bilsinler." Kızarıp ayağa kalktım ve üzerimi silkeledim. Taehyung'ta kalkınca onunla beraber yürümeye başladım. "Taehyung..."
"Söyle biricik sevgilim benim." Kolunu omzuma çekip alnımı öptü. "Hani bebek istiyordun ya, hâlâ istiyor musun?"
"Yoksa hazır mısın?" Aslında kendimi hâlâ hazır hissetmiyordum. Bir kere evli bile değildik yani. "Yok ondan değil, sordum sadece." Gözlerinde beliren umur ışığı bu cümlemle beraber gitti. Çok istiyordu ama yapabileceğim bir şey yok, bu konuda gerçekten çok kararsızdım. Önceden yaşadıklarım yüzünden aklımda türlü türlü şeyler vardı. Taehyung'a tabii ki de güveniyordum fakat endişelerime hâkim olamıyordum işte.
"Bana güvenmediğin icin mi?" Düşüncelerimden sıyrılmamı sağlayan onun sesiydi. Gözlerimi kocaman açmış ona bakıyordum. "Hayır Taehyung, alakası yok. Sadece hazır hissetmiyorum işte. Ben çocuk sahibi olmak için yeterli değilim." Taehyung durdu ve ellerini omuzlarıma koyup beni karşısına aldı.
"Sen mükemmel bir ebeveyn olacaksın Jungkook. Ve inan bana çocuğumuz olursa eğer o kadar mutlu olacak ki bizim gibi bir ailesi olduğu için."
"Öyle mi dersin?" Gülümsedi ve başını sallayıp beni kendine çekerek sıkıca sarıldı.
"Unutma ki biz ruh eşiyiz. Her daim beraber olacağız."
"Söz ver." Ondan ayrılıp serçe parmağımı ona uzattım. Serçe parmağını benimkine doladı ve diğer eliyle elimi tuttu. "Alfanın sana sözü."
Ve sahilden ayrılıp arabaya bindik. "Taehyung eve gitmek istemiyorum."
"Ne yapmak istersin? Nereye gidelim?" Biraz düşündükten sonra ona bakıp gülümsedim. "Parka gidelim."
"Park mı? Demek istediğin lunapark falan mı?" Başımı iki yana salladım. "Hayır ya bildiğin çocuk parkı işte."
"Peki sevgilim nasıl isterse öyle olsun."
.
.
.
.Parka geldiğimizde Taehyung arabanın kapısını açarak elini bana uzattı ve beni arabadan indirdi. Arabadan indiğimde koşarak boş olan parka ilerledim. Gece vakti olduğu için pek kimse yoktu.
Salıncaklardan birine oturdum ve Taehyung'un gelip beni sallamasını bekledim.
Taehyung geldi ve beni sırtımdan ittirerek sallamaya başladı.
Salıncaktan sıkılıp indim ve parktaki diğer oyuncaklara bindim. Taehyung ise telefonuyla beni çekiyordu.
Saat epeyce bir geç olana kadar parkta oyun oynadıktan sonra eve dönmeye karar verip arabaya binerek evin yolunu tuttuk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
still with you | taekook
FanfictionBazı erkekler geç olgunlaşır ta ki hayatlarının anlamını oluşturan şeyi kaybettikleri ya da kaybetmek üzere oldukları ana kadar.