Gözlerimi bilmediğim bir odada açtım. Yatakta doğrulup gözlerimi bu yeni odada gezdirdim. Tam o sırada içeri Taehyung girdi. Elinde kocaman bir tepsi, tepsinin içinde de iki tabak hamburger ve patates kızartması vardı, iki bardakta portakal suyu.
"Kahvaltınız hazır prensim." Bana gülümseyip tepsiyi kucağıma bıraktı. "Kahvaltı mı?" Benim için kahvaltı hazırlamıştı. "Aslında ögle yemeği saat 4 oldu." Yuh o kadar uyudum mu cidden?? "Cidden mi? Çok uyumuşum ya niye uyandırmadın?" Uyandırsa beraber hazırlardık kahvaltıyı. "Kıyamadım napim çok tatlıydın."
Patates kızartmasından bir tane alıp bana uzattı. Gülümseyip patatesi yedim. "Hadi bunları yiyip dışarı çıkalım biraz alışveriş yaparız hm?" Yaşasın alışveriş yapmayı çok severim. "Bana uyar."
Hamburgeri alıp bana uzattı. "Hadi kocaman ısır." Dediği gibi hamburgerden -bana göre- kocaman bir ısırık aldım. "E bu çok küçük. Bi daha." Ağzımdakini zar zor çiğnemiştim. "Tae benim en büyüğümde bu kadar."
Kıkırdayıp uzandı ve dudaklarımı öptü. Hamburgeri bana verip kendininkini yemeye başladı.
.
.
.
.Yemeğimiz bitince Taehyung tepsiyle beraber mutfağa gitti. Bende onun dolabına. Belki giyebileceğim bir şeyler bulabilirdim. Sonuçta o benim sevgilim ve kıyafetlerini almamda bir sorun olmaz herhalde, değil mi?
Dolaptan siyah dar kot pantolon ve boğazlı bir kazak çıkardım. Giyinip aynaya baktım. Bunlar çok büyüktü. Kapı sesiyle o tarafa dönüp Taehyung'a baktım. "Tae acaba bana uygun kıyafetler var mı?" Bunların hepsi bana çok büyük gelirdi. "Hmm sanmıyorum senin bedenin bana göre çok küçük."
Dudaklarımı büzüp kafamı eğdim. "Ama belki bana küçük olan kıyafetler vardır. Dur bakayım."
Beni kucağına alıp dudaklarımı öptü ve yatağa bıraktı. Daha sonra da kıyafet aramaya dolaba gitti. Bir tane siyah tişört ve yırtık kot pantolon bulmuştu. Onlar benim üzerime tam oturmuştu.
"Üzgünüm sana göre ceketim yok." En azından giyecek bir şeyler bulmuştum.
"O da büyük olsun bir şey olmaz." Kafasını sallayıp siyah bir ceket uzattı. Ceketi alıp giyindim ve etrafımda döndüm.
"Nasılım?" Ellerini yumruk yapıp baş parmaklarını kaldırdı ve onay işareti verdi. "Mükemmelsiniz Bay Jeon."
Gülümseyip yanağına küçük bir öpücük kondurdum ve aşağı indim.
Kendime verdiğim sözü biraz çiğnemiştim ama kimin umurunda ki? O mükemmel ve asla öbürleri gibi olamaz.
Ayakkabılarımı giyerken yanıma gelip giymeme yardımcı oldu ve burnumu sıkıp kendininkileri giydi. Daha sonra beni kucağına alıp evden çıktı. "Ya Taehyung kendim yürüyebilirim." Yine aynı şeyi yapmıştı işte. "Olsun belki ben seni kucagimda taşımak istiyorum, yani sevgilimi kucağıma alamaz mıyım?" Alabilirdi ama bütün komşuları camda bizi izlerken değil.
"Alabilirsin ama insan içinde olmaz." Etrafıma bakındım. "Evdeyiz ama.""Hayır bahçedeyiz." Omuz silkip beni indirdi ve arabaya bindirip kemerimi taktı. Kendi de dolaşıp bindi ve arabayı çalıştırıp sürmeye başladı. "Nereye gidicez ki?" Bir sürü avm vardı çünkü Seul'de. "Benim küçük sevgilim nereye isterse oraya tabii ki." Ama ben karar veremezdim ki. "Hmm bilemedim ki şimdi ben." Gezecek çok yer vardı. "O zaman ilk sana kıyafet almaya gidelim hm? Benimkileri rahat bırak."
"İstemiyorsan giymezdim" Dudaklarımı büzerek kafamı eğdim. Elini çeneme koyup kafamı kaldırdı ve ona bakmamı sağladı daha sonra uzanıp minikçe yanağımı öptü. "Güzel sevgilim benim kıyafetlerim sana feda olsun istediğini giyebilirsin."
"Demin öyle demedin ama?" Azıcık trip atasım geldi. "Şakaydı o şaka." Banane atıcam tribimi. "Şakaydı demek?" Gıcık işte. Kıyamıyorum da. "Hmhm." Öpesim geldi ama öpmeyeceğim işte hıh. "Çok kötüsün."
"Ya ama naptım ki ben şimdi?" Hiç ama trip değil mi işte. "Ne yapmadın ki sen?" Kıkırdayıp saçlarımı okşadı. "Muzlu süt ister misin? Gönlünü onunla alabilir miyim?" Alabilirdi. Kesinlikle alabilirdi. "Alabilirsin ama gönlümü değil onun için biraz çabalaman gerekli değil mi?" Azıcık çabalasın. "Sanırım öyle. Tüh, bende ne güzel alıcaktım gönlünü." Muzlu süt diyince almıştı zaten ama azıcık uğraşacağım. "Eee azıcık uğraşacaksın artık. Yapacak bir şey yok."
"Haklısın bebeğim."Bebeğim demesiyle gözlerimi kocaman açıp ona baktım ve kızarmaya başlayan yanaklarımı ellerimle kapattım.
"Domatese benziyorsun. Kızarmış domates." Kaşlarımı çatıp omzuna vurdum. "Bana öyle deme."
"Dicem ki banane." Benimde ona lakap bulmam lazımdı. "İyi de banane." Ona sırtımı dönüp gideceğimiz yere kadar sessizce oturdum ve lakap aradım.
.
.
.Taehyung'un Jungkook'a taktığı lakap çok tatlı değil mi?
Umarım beğenirsiniz, yorum ve oy vermeyi unutmayın. Teşekkürler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
still with you | taekook
FanfictionBazı erkekler geç olgunlaşır ta ki hayatlarının anlamını oluşturan şeyi kaybettikleri ya da kaybetmek üzere oldukları ana kadar.