{ Let's Have A Baby }

201 19 1
                                    

"Hadi bebek yapalım." Bebek için erken değil miydi? Hem ben iyi bir eş ve ebeveyn olabilir miydim ki? Ayrıca ben daha çocuktum nasıl şimdi bebek yapabilirim ki?

"Taehyung-ah sence de bebek için erken değil mi? Bence ilişkimizin daha olgunlaşması ve kesinleşmesini beklemeliyiz." Hazır hissetmeyi geçtim daha dün sevgili olduk resmen.

"Hmm sanırım haklısın. Bebek olmasa bile yapalım." Göz kırpıp gülümsedi. HADİ AMA BU GÜLÜŞE HAYIR DİYEMEM Kİ BEN!!!

"Tamam öyle olsun." Elleriyle belimi kavrayıp bel boşluğumu okşadı yavaşça aşağılara kalçama inip yoğururcasına okşadı.

Kollarımı boynuna dolayıp dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Dudaklarını hareket ettirmeye başlayıp beni öptü bende aynı şekilde ona karşılık vermeye başladım.

Hâlâ aynı hissiyat. O yumuşak dudakları hissetmek beni bulutlara kadar çıkartıyor ve orada huzura erdiriyordu. O çok güzeldi. Kalp atışım giderek hızlanıyordu. Tuhaf olan şu ki ondan önce ilk görüşte aşka inanmazdım. Ama şimdi hayatımdaki her şey o kadar değişmişti ki. İyi ki hayatıma girdi. İyi ki Rosè benim itirazlarıma kulak asmadı.

Ben bunları düşünürken Taehyung çoktan üzerimdekileri çıkarmıştı. ODAYA ÇIKMAYACAK MIYDIK ŞİMDİ???

Farklı yerleri seviyordu sanırım. Olsun onunla olayım her yer benim benim için uygun olur.

(+18 uyarısı)

Beni yavaşça koltuğa yatırdı ve elimi tutup parmaklarımı teker teker öptü. Kabul etmeliyim ki bu hareketi beni eritmişti resmen. Daha sonra ellerimi tutup başımın üzerinde birleştirip tek eliyle tuttu. Üzerime eğilip dudaklarıma minik bir öpücük kondurduktan sonra yavaşça aşağılara doğru öpücükler ile dolu bir yol çizmişti. Ellerimi kısa süre için bırakıp üzerindeki kıyafetleri çıkardı ve yerle, benimkilerin hemen üzerine, buluşturdu.

Esmer teni, öptüğü her yeri alev alev yakan dudakları, toprağında gömüldüğüm kahverengi gözleri ve kare gülümsemesiyle o çok baştan çıkarıcıydı. Hayatımda işlediğim en güzel günahtı. Hani derler ya şeytan cennetten kovulmuş bir melek olduğu için belki de güzeldir. Ben şu an o şeytan karşımdaymış gibi hissediyordum. Veni bir günaha sokmuştu ama o kadar güzeldi ki işlemeye devam ediyordum.

"Jungkook-ah, benim tatlı bebeğim." Kalın sesini duymak beni titretmişti. Resmen kendimden geçmemi sağlamıştı. O beni sesiyle hipnotize etmişken çoktan işine de başlamıştı. Hiç acıtmamıştı aksine her an kırılacak çok nadide bir vazoymuşum gibi davranıyordu bana. Gelgitleri sakin ve bir o kadar yumuşaktı. Dudaklarımın arasından hafif bir inleme kaçtı. Acıdan değil zevkten. Onun o şekilde davranması hoşuma gitmemiş değildi. Bana bakıp gülümsedi ve işine devam ederken dudaklarımı öptü.

Dudaklarına doğru inleyip bedenimi ona yaklaştırdım. Boşta kalan, ellerimi tutmadığı elini belime yerleştirdi ve sıkıca tuttu. Sanki kaçmamdan korkuyormuş gibi.

Gelgitlerinin hızlandığını hissettiğimde ellerimi yumruk yapıp kaşlarımı çattım ve dudaklarını daha sert öpmeye başladım. Benim öpüşlerim sertleştikçe onun hareketleri de sertleşiyor ve sanki beni kırmaktan çekinmiyordu.

Yine de beni arşa çıkarmıştı. Hareketleri aklımı kaçırmam için yeterdi. Aynı zamanda hem sert hem yumuşak nasıl olabiliyordu? Hem canımı yakıyor hemde huzura erdiriyordu.

Daha da hızlandı, tabii benim inlemelerimde... Kesik kesik ve boğuk çıkıyordu sesim. Titremeye başlamıştım. Bunu fark edip ellerini bacaklarıma koydu ve dudaklarımdan ayrılıp bacaklarımın içini öpmeye başladı.

Yavaşça, canımı acıtmamaya özen göstererek çıktı. Eğildi ve yüzünü bacak arama yakınlaştırdı. Bacaklarımı öpmeyi bırakıp deliğime üflediğini hissettim. Daha sonra ıslak bir şeyin oraya dokunduğunu...

Nefesimi tutup bekledim. Çok zevk veriyordu ama ayrıca da utanıyordum. İlk kez böyle bir deneyim yaşıyordum. Benim için yeniydi. Bence utanmam çok normal. O işine devam ederken kafamı yastığa yasladım ve gözlerimi kapatıp inledim. Tanrım umarım beni işlediğim bu günah için affedersin.

Uzun bir şeyin orama girdiğini hissettim. Gözlerimi kocaman açarak kafamı kaldırdım. Parmağı mıydı bu uzun olan şey? Gerçekten parmağı bu kadar uzun muydu ya?? Parmağını ileri geri hareket ettirmesiyle belimi gerdim ve kafamı geriye atıp inledim. Daha sonra ikincisini soktu ve ileri geri hareket ettirmeye devam etti. Bir yandan da parmaklarını açıp kapatıyordu. Tanrım, bu acıtmıştı işte!

Parmaklarını çıkarıp tekrardan içime girdi. Bu kez sertti. Sanırım artık alıştığımı düşündüğü için sert davranıyordu. Konuşabilsem ona acıttığını söylerdim ama konuşmaya mecalim kalmamıştı. Zevk ve yorgunluk ikisi bir anda bedenimi ele geçirmiş ve beni etkisiz kılmıştı. Ellerimi bile kurtaramamıştım Taehyung'dan. Oysaki o kadar da sert tutmuyordu. Çok isterdim ellerimi saçlarına daldırmayı.

Giderek hızlanıyordu. Odada sadece tenin tene çarpma sesi ve ikimizin sesleri vardı. Tan sanırım bizden bıkıp bahçeye çıkmıştı, sesi gelmiyordu çünkü.

Gözlerim kapanmaya başlamıştı. Yorgundum ve ayık durmak için gücüm kalmamıştı. Daha fazla da dayanamayacağımı hissediyordum. Penisimden akan beyaz sıvı karnımı kirletirken Taehyung çıkmış ve bacağımı kirletmişti. Gözlerim yavaşça kapanırken bana bakıp gülümsedi ve beni kucağına aldı.

"Bebeğim biraz daha sık dişini banyo yapalım ilk." Mızırdanıp kafamı iki yana salladım ve boynuma gömülüp gözlerimi kapattım. "Uyumak istiyorum Taehyung." Çok yorgundum ve uyumaya ihtiyacım vardı. "Biliyorum sevgilim. Duşumuzu aldıktan sonra beraber uyuruz olmaz mı?" Bu teklif bana cazip gelmişti. "Hmm olur."

Saçlarımı öpüp yerdeki kıyafetlerimizi aldı ve beni sıkıca tutup yukarı çıktı. Banyoya girip çamaşırları kirli sepetine attı ve beni sıcacık suyla doldurduğu küvetin içine bıraktı. Kendi de girip beni kucağına çekti ve saçlarımı okşayarak öptü.

Onu çok seviyorum.

.
.
.
.

Tabii ki ikinci bebek için çok erken ama sonraları kim bilebilir ki?

Beğendiyseniz yorum ve oy vermeyi unutmayın, çok teşekkür ederim.

still with you | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin