Hoseok oda kilitli kaldığından beri hiç ses seda yoktu kalede. Yoongi öfke küpüne dönmüştü zaten. Odadan çıkmaya asla çalışmazdı. Yoksa ona zarar verebilirdi.
Uzun zaman sonra kapı açıldı ve içeriye ışık süzüldü. Yoongi siyahlar içinde bir takım giymişti ve dengesi yerinde değildi. Kapıyı tekrar kilitledi ve Hoseok'un yanına oturdu. Sarhoştu ve içkiyi kaçırdığı belliydi.
Alkol kokusu üzerinde parfümle birleştiği için baş ağrısı yapmıştı. Yoongi hiç tepkisiz ona bakıyordu. Süzdü birkaç dakika. Sonra yavaşça konuşmaya çalıştı.
"Hoseok" dedi titrek bir sesle. Ona bakıyordu şaşkın bir şekilde Hoseok. Utangaç bir şekilde "Efendim Yoongi" diyebildi. Gözleri kapanıyordu ve çok uykusu var gibiydi.
"Beni seviyor musun?" dedi. Hoseok tepkisiz kalmıştı. İçerideki sessizlik rahatsız edici olduğu için Yoongi kaşlarını çatarak tekrar sordu aynı soruyu. Hoseok korkmuştu ve "E-evet" diyebildi titrek bir sesle.
Yoongi bunu duyduğu için tatmin olmuştu. Belinden tutup saçlarını okşadı bir süre. Uykusu vardı ve ayakta bile duramuyordu. Onu yatırdı ve yanına uzanarak "Seni seviyorum küçük prens" dedi ve uykunun kollarına attı kendini.
Hoseok şaşkınlık içinde ona baktı. Yanakları kızarmıştı yine. Kendine geldi ve kafasını boynuna sokup yattı. "İyi geceler kralım" diye mırıldandı Hoseok...
....
Uyku derin ve güzeldi ama sabah kalmak zordu Hoseok için. Melek gibi görünüyordu Yoongi için.
Etrafa bakındı bir süre. Yoongi yoktu yanında. Gitmişti ama neden bilmiyordu.
Yavaşça kalktı ve elini yüzünü güzelce yıkadı Hoseok. Aynaya bakıp saçlarını düzeltti. Kendine geldi ve üstünü değiştirdi. Kapı açıktır diye ümit etmişti ama nafile.
Etrafına tekrar baktı ve üzeri örtülü bir şeyler gördü. Örtüyü kaldırdı usulca. Bir not ve kahvaltı vardı. Notu alıp bakmaya başladı. İtalyanca yazıyordu üzerinde. Şaşırmıştı kısa süreliğine.
"Hayat sensiz anlam taşımıyor Yemek yemeyi bırak, Nefes bile almak zor sevgiciğim. Neden bunları yaptın diye sorma. Senden geriye ne kaldı?" ~Yoongi
Kızardı kısa süreliğine. Notu alıp cebine attı. Hoşuna gitmişti. Şiir gibi adamdı Yoongi. Her satırı çok güzeldi. İnsanın okumak istediği ve bırakmayacağı bir şiirdi. Ama okudukça ağlıyordu işte insan. Onu gerçekten tanıdıkça ve bildikçe.
Kahvaltısını yaptı. Sonra kahveyi eline aldı. Tadı çok güzeldi. Dudaklarını yalarken arkadan derin bir sesle "Beğendin mi?" diyen Yoongi ile irkildi.
Titriyordu bedeni. Korkak olmak cidden zordu.
Yoongi gülümseyerek yaklaştı güzel bedene. Baştan aşağı süzdü karşısındaki bedeni. Hoseok fazla utangaçtı. Alışkın değildi bu kadar sevilmeye.
Yoongi; Ne oldu? Eskisi gibi sevmiyorsun sanırım beni. Hoseok; Hayır ne alakası var ki Yunki? Yoongi; Bu kadar tatlı olma yoksa yicem seni. Hoseok; Yee! Yoongi; Müsait bir zaman söz veriyorum yicem seni. Hoseok; Ne işin var ki? Yoongi; Kim Taehyung gelicek. Onu ağırlamak zorundayım. Hoseok; Fransa Kralı ve ülkenin resmi varisini verecek olan kişiyi diyorsun? Yoongi; Sen bir varisi olacağını nereden biliyorsun? Hoseok; Taehyung benim kuzenimm.
Yoongi saçlarını tarar gibi yaptı ve şaşkın bir ifadeyle Hoseok'a baktı. Babası onu kışkırtıp Hoseok'a vermesini istiyordu anlaşılan. Çevresine dikkat etmek zorundaydı. Bu yol gittikçe kötüye gidiyordu ve Hoseok'un hayatı tehlike de bile olabilirdi. Sadece kötü birşey olmamasını diledi ve Hoseok'un alnından öptü.
Yoongi; Kuzenini görmek ister misin? Hoseok; Gerçekten mi? Çok isterim dedi mutluluktan havalara uçarak.
Uzun zaman sonra sevdiği bir yakınını görecekti ve bu durum onu çok heyecandırmıştı.
Yoongi odadan çıktı ve elinde bir elbise ile geri geldi. Çift gibi giyinmek istiyordu anlaşılan. Elbise hoştu ve Hoseok'un üzerine göreydi resmen.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Temsili Fotoğraf)
Hoseok giyinir giyinmez odaya geldi Yoongi. Baştan aşağı suzmuştu onu. "Hazır mısın?" dedi derin derin nefesler vererek. Yükselmişti onu görünce. Hoseok emin olması için "evet" anlamında aşağı yukarı salladı kafasını.