Gözlerimi açtığımda nerede olduğumu anlamaya çalışıyordum, bir yandan bedenime bağlı kabloları inceledim. Hastahanede olduğumu anlamam pek geç olmadı. Üzerimdeki kabloları söktüm ve doğrulup ayağa kalktım, kalkmamla birlikte sanki içimde bir bıçak vardı ve yürüdükçe batıyordu. Yurttaki olanları hatırlamamla birlikte yere düşerken doktor içeri girdi.
Bayılmıştım ama konuşulanları duyabiliyordum. Doktor hemşireye '' Hala şokta, sakinleştirici verip uyutalım '' dedi. Şokta değildim ama ne zamandır burada olduğumu bilmiyordum. Beni tekrar yerime yatırdılar 2-3 dakika kendimden geçmiştim. Doktor elinde kağıtla karşımda duruyordu gözlerimi açtığımda, konuşması için yalvarıyordum ama sesim çıkmıyordu.
Bana bakıp '' Demek uyandın genç adam '' dedi, sadece gözlerimle ve başımı sallarayarak evet diyebilmiştim. Sürekli gözlerime bakıyordu, acaba bir gözüm görmüyor mu diye ani şekilde elimi yüzüme götürdüm ve başka bir şey farkettim. Elimi yüzüme attığımda sakallarımın çıktığını farkettim doktora '' kaç ay oldu buraya geleli '' dedim, doktor nefes alıp yanımdaki sandalyeye oturup '' İlk önce benim sorularıma cevap ver, nasıl hissediyorsun? '' diyerek sorularına başlamıştı.
Sanki beynim yerine yeni yeni oturuyor gibiydi boğazımı temizleyip '' Kalbimin atışını hissediyorum ama karnımda bir şey var nefesimi kesiyor '' dedim. Durumdan memnun olmamış bir şekilde '' Buraya geldiğinde kalbin iki kez durdu, karnından giren bıçağın seni öldürmediğine dua etmelisin '' dedi. Sözünü bitirdikten sonra bir anda bir acıyla birlikte o akşam aklıma geldi.
Doktor '' Doğum gününde geldin buraya ve burada kaç doğum günü geçirdin biliyor musun? '' dedi. Sanki kendimi tanımıyordum içimden bu bir rüya herhalde diyordum. Boş bakışlarla '' Hayır '' dedim cevap bekleyerek, benim karamsarlığa kapılmamam için gülümseyerek '' 2 yıldır buradasın '' dedi. Bir yandan sevinmiştim, artık 17 yaşındaydım, peki hangi hasta 2 yıl uyuyabilirdi ki?
Doktor soru sordukça kendimi gerizekalı gibi hissediyordum. Suskunluk içinde düşünürken doktor " Bir oğlum vardı yaşasaydı senin yaşlarında olacaktı o yüzden senin gözlerinde kendi oğlumu gördüm, onu yaşatamadım o yüzden seni hayata döndürmek için her yolu denedim " dedi.
Ne babalar var diyordum içimden, benim babam kim onu bile bilmiyordum. Bir baba başka bir çocuğu yaşatmak için her şeyi yaptıysa kendi oğlu için neler yapardı.
Teşekkür etmem gerekiyordu. Boğazımı temizleyip " Size nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum, size bir can borcum var " dedim. Doktor durumumdan memnun bir şekilde " Hadi bakalım dinlen şimdi " dedi. İki yıldır dinleniyordum hâlâ dinlenmemi istiyordu. Sanki rüyada gibiydim, inanamiyordum olanlara. Televizyonu açmak için ayağa kalktım. İki yıldır dünyadan haberim yoktu. Açma düğmesine basmak için eğildim ve olanlara inanamamıştım.
Yüzümün yansımasını televizyonda gördüm tuşa basmadan. Siyah ekranda bile kendimi tanıyamamıştım. Odadan sendeleyerek ayna arıyordum, aklıma lavabo geldi. Yürürken yandan sedyeyle geçen hastalar, sıra bekleyen umutsuz insanlar daha çok moralimi bozmuştu.
Lavabo yazısını gördüm topallayarak içeriye girdim. Aynanın başına geldim başımı eğdim iki elimle önümdeki yeri tuttum. Kafamı kaldıracak gücüm ve cesaretim yoktu. Tuvalet kokusu midemi bulandırmıştı, yerler ayakkabilardan gelen tozlarla çamur olmuş, çöp kovası dolup taşmıştı.
Etrafı inceledikten sonra derin bir nefes aldım, başımı yavaşça kaldırdım, bu seferde gözlerimi kapattım istemeden. Artık yüzleşme zamanı gelmişti. Gözlerimi yavaş yavaş açtım, sanki karşımda bir yabancı duruyordu. Aynadaki Su izlerinden pek net göremiyordum, yaklaştım ve kaşımın bitiminden elmacık kemiğine kadar uzanan bir kesik. Sakallarımdan çok bu dikkatimi çekti. Bayılmamak için kendimi tutarken bu nasıl olur diyordum.
O gece aklımda canlandı tekrar. Ellerimde bir şey yok zannediyordum, karanlıktan gözlerime doğru bakan bıçakların ipinin ellerime bağlı olduğunu hiç farketmedim. Karnıma düşen bıçağın etkisiyle kafamı kaldırdığımda sürtmüş sanırım.
Kendimden korkmuştum. Bir sinirlenip bir duygulanıyordum.Aynadaki kişi gülümsedi, korkudan ağlayacaktım. Bir anlık uyku gibi gelen şeye yenik düştüm. Bayılmıştım. Gözlerimi açtığımda doktor karşımda duruyordu. Dejavu yaşıyordum sanki ama daha yorgun hissediyordum. Sakinleştirici vermiş olmalılar ki kanımın akışını bile hissediyordum.
Odada hem yürüyor hem soru soruyordu. Durdu ve " Bir yakının var mı? " dedi, " Vardır mutlaka " dedim mırıldanarak. Bir anda dünyam kaymıştı sanki.