Adaletin Tutkusu[+18]

Nerde Yedin Paraları?

Ahu yerde öylece uzanıyordu, telefonumun flash'ını açıp yere koydum. "Ahu, Ahu hadi kalk" "Çıktım mı buradan?" "Henüz değil, ama çıkacağız." Bir anda doğrulmuştu. "Özgür! Sen buraya nasıl girdin?" "Vahiy yoluyla." "Dalga geçmenin sırası değil." "Tamam tamam, seni çıkartmak için levye ile açtım. Sonra gücüm yetmeyince dedim bu gariban ölür kalır, gir içeri Özgür." "İyi bok yemişsin." "Aaa olmaz böyle Avukat hanım, ben senin için o kadar kaslı kollarımı yordum." "Pabucumun kası." "Acınacak halinde bile laf sokuyorsun." "Sus bak! Zaten yüreğim ağzımda. Hem neden geldin sen, sen gelmeden önce ne güzel yatıyordum." "Vay paşam ağır mı geldi yaşam?" "Ne diyorsun Özgür ne paşası?" "Annem bana küçükken öyle derdi." Bana bakıp gözlerini devirdi.

"Bak sus, başım ağrıyor." "İyi." Ahu'ya insanlık yapanda kabahatti, laf sokmadığı tek saniye yoktu. Canım sıkıldığı için, flaşı kapatıp telefondan şarkı açtım. Çemkirgen Ahu oklarını bana yöneltti. "Ne kapatıyorsun flaşı!" "Bağırma be sakin, az şarkı dinle." "İkisini aynı anda yapabilirdim ama sen bilirsin." "Kapat gözünü, şarkı çok güzel bak seveceksin." Yüzünü göremesem de gözlerini kapattığını hissetmiştim. Telefonun sesini fullerken, arkada çalan "Dip" şarkısı kulaklarımı okşuyordu.

Ben de arkama yaslanıp gözlerimi kapattım. Şu aralar favori şarkımdı, (Bana gelipte "Duy Beni"'den alıntı demeyin ğsmdksğsa) Şarkı bitmeye yakınken flaşı açıp, Ahu'nun suratına baktım, uyumuştu. Başını dizime koyup ben de gözlerimi kapattım.

Gözlerimi açtığımda aradan içeriye ışık sızıyordu. Belli ki servis bizi içeriden çıkartmak için gelmişti.
Ahu dizimden kalkıp, asansörün diğer ucuna yaslanmış. Çalan "Dip" şarkısı ise çoktan bitmiş, "Nerde Yedin Paraları" çalıyordu. (Yazarken roman oynayasım geldi şsmdksşw)

"Şarkı zevkine hayran kaldım doğrusu." Ahu sırıtıyordu, 3 yaşındaki yeğenim sevdiği için indirdiğim şarkı alay konusu olmuştu. "Gülme! Küçük yeğenim bu şarkıda dans ediyor, o yüzden indirdim." "Dansöz mü yaptın ulan çocuğu?" Ahu pişkin pişkin sırıtıyordu "Yok köçek. Üç yaşında çocuk, telefonumu elime alıp sallana sallana dönüyor ne dansözü." "Senin gibi Dayım olsun 40 milyar borcum olsun be! Dayı değilde Amca mı?" "Dayı." "Bir numaralı dayı adayı, yeğeni için karizmasını bile çiziyor."Ahu Ya dik dik bakıp, yerden kalktım.

Kapıdan gelen loş ışık ile aynaya bakıp kalçamdaki tozu silkeledim. "Bir Big Bang gelir mi Özgür bey?" "Büyük patlama?" "Ah yavrum senin Tik Tok'can yok değil mi." "Aman kalsın."  Ahu da yerden kalkıp kalçasını silkeledi. "Big Bang?" Bunu söylemem ile bir Ahu kahkaha atmaya başlamıştı. Tabii ben bu olaya Fransız kalmıştım. "O ne demek ki?" Ahu bana baktı hâlâ gülüyordu. "Ah masum kekim benim." "Söyle ya çekinme." "Popo sallamak, twerk anlarsın ya." Gözlerim açılmıştı, sadece gözlerim değil kapı da açılmıştı. Hızlıca çıktım ve yürümeye başladım. Ahu koşup kolumu tuttu, "Dur! Gel bir kahve yapayım." "Yok gidic-" "itiraz istemiyorum, haydi." Başımı sallayıp Ahu ile merdivenleri çıktım. No 20'ye geldiğimizde durdu ve kartı okuttu. Soft bir evi vardı, renkler genellikle beyaz, krem, açık gri ağırlıklıydı.

Filtre kahve makinasına kahveyi koyup, bir odanın kapısını açtı. Daha sonra bana döndü "Üzerimi değiştirip geliyorum, kafana göre takıl." Kafamı sallayıp kahve makinasının başına geçtim.