°Huzur°

6 2 6
                                    

Ayaklarım hafif battığı kumlara izlerini çıkarmaya başlamıştı. Kumların vücuduma verdiği güzel his bir kenarda dursun karşımda sonsuz bir mavilik vardı. Gözlerimi maviliklerden ayıramıyordum, büyülenmiş gibiydim! Ayaklarım kendini bilmez bir şekilde yürüyordu maviliklere... Bir şey hem bu kadar güzel görünüp hem bu kadar huzur verici bir sesi nasıl çıkartabilirdi? Birden gözlerimi kapadım. Ritmik bu sesin içinde kaybolmak istedim. Sesin sahibi git gide bana yaklaşıyordu. Ayaklarımda anlık ıslanmalar oluyordu. Bunu arttırmak istedim. Gözlerimi açtım, maviliklere doğru yürüdüm. Daha da, daha da...

Sular artık boyuma geliyordu. Dalgalar ise yüzümü yalamaya başlamıştı. Bu histen hoşlanmamıştım. Ayaklarım hâlâ yere değebiliyorken hafifçe zıpladım, ellerimi aşağı doğru uzattım ve ardından kendimi maviliklerin içinde buldum. Bununla yetinmedim dibe doğru inerken bir yandan da derinliklere doğru ilerliyordum. Bunu neden yaptığımı bilmiyordum ama denizin içinde beni kendine çeken bir güç hissediyordum sanki! İlerledikçe kalp atışlarım hızlanıyordu. Dalga sesleri artık yoktu ama hâlâ huzur vardı derinlerde...

Balıklar, ahtapotlar, yosunlar, denizde olabilecek her şey... Bunları görmek normaldi ama burada yarı insan yarı balık canlılar görmüştüm. Çok acaipti. Peri gibi güzeldiler ama sanırım peri değillerdi. Onların bana gülümsediğini gördüm. 'Onlar nasıl nefes alabiliyordu?'diye düşünürken kendimin nasıl nefes aldığımı bilmediğimi hatırladım. Şuan hâlâ denizin altında nasıl durabiliyordum? Bir fikrim yoktu. Bunu umursamadım ve anın tadını çıkarttım ve tabii beni kendine çeken gücü aramaya devam ettim.

Denizin çokça dibine gelebilirseniz eğer oralar karanlıktır. Ben o güce doğru çekiliyordum evet ama bu karanlıkta nereye gittiğini bilmemek beni korkutmaya başlamıştı. Derken ileride daha da derinde -sanki yeteri kadar derinde değilmişim gibi- bir ışık sızıntısı gördüm. Gördüklerim ne kadar doğru emin değildim ancak hislerim yaklaştığımı söylüyordu. Demin ki endişe yerini heyecana bırakmıştı, yeniden...

Işığa doğru ahenkle yüzdüm. Yorgunluk bile hissetmiyordum ama sanki yorulmam gerekiyordu?! Işık git gide arttı. Denizin karanlık dibi aydınlanmaya başladı. Denizin altında saklı olan bir sürü güzel canlı vardı: turuncu, yeşil, sarı, mor,... Renk renk , parıltılı güzel canlılardı. Balıkları sevmiyor olmama rağmen bu güzelliklere şaşırmıştım öyle ki hedefimi anlık unutuverdim. Ben ışığın geldiği yere gidiyordum!

Gözlerim ışığın artmasıyla adapte olmakta zorlanıyorken sonunda bir 'şey' gördüm. Şey diyorum çünkü bu gördüğümü daha önce görmediğime eminim. Ona daha da yaklaştım, ellerimi uzattım ve onu tutmak istedim. Dışında sanki saydam bir kalkan vardı. Korunmaya ihtiyacı olan bir şeydi belli ki ve içinde bir şeyler gizliyor gibiydi. Ona sonunda tuttum ve ellerim birden acıyla yandı. Ellerime baktım, kızarmışlardı. Yine de o şeyi tutmak istiyordum. Ellerimin acısına aldırış etmeden o şeyi bir daha tuttum. Bu kez yanmayı kalbimde hissettim o şeyi refleksle bırakıverdim elimden. Kalbime götürdüm elimi, elimdeki acı geçmişti ama kalbim yanıyordu sanki!

O şeyden uzaklaşmak istedim. Daha ne kadar acı çekicektim? Arkamı döndüm. O şey de arkama doğru ilerledi ama bu ilerleme denizin sürüklemesi gibiydi. O şeyin ayakları veya hareket etmesini sağlayacak yüzgeçleri gibi bir uzvu yoktu. Canlı olduğunu bile düşünmüyordum. Belki de canlıydı emin değildim. İçindeki enerji önce beni kendine çekmişti şimdi de bana acı vermişti. Peki şimdi neden yeniden karşıma gelmişti veya getirilmişti? Her neyse o şeyden uzak durmalıydım. Önüme geçmesi beni sinir etmişti. Ben de yukarı doğru yüzmeye başladım ki ayaklarım hareket edemez oldular. Ayaklarıma baktığımda yosunların sarıldığını gördüm. Ellerimle çözmeye çalıştım, nafile! Bu yosunlar beni burada tutmaya yeminli gibi görünüyorlardı. Ne yani acı çekmem mi gerekiyordu? Halbuki dakikalar önce ne kadar da huzurluydum...

Kaçış olmadığını anlayınca o şeye döndüm istemeyerek de olsa bir daha tuttum. Bu kez acı yoktu. Nasıl acı olmaz?! Ayaklarıma baktım, acım ayaklarıma mı geçmişti yani belki yosunlardan anlayamıyordum. Gerçekten de yosunla falan alakası yok, acı falan yoktu. O şeyin kalkanını çıkarmak istedim. Ellerimle sıkıca tutup onu ayırdım. Ayrıldığına inanamıyordum! İçindeki ise beni hayrete düşürmüştü. O şey bir, bir,...

Devamı gelicek!

Yeterki bana desteğini esirgeme. KPSS çalışmam gerekiyor, okuyup oy verirsen modumu yükseltmiş olursun. Üstelik devamını yazabilmem için de sebebim olur. Ben Ayv, uzun zaman sonra buralardayım. Tekrardan görüşmek üzere, seviliyorsun okurum♡

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 27, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

23 Mau LāHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin