5

76 11 8
                                    

"Vay, güzel performanstı."

"Değil mi? Hiç böyle olmasını beklemiyordum." dedi Jeanne elleriyle oynarken. Gergin görünüyordu.

Karşısında oturan, siyah uzun saçlara sahip olan kadın ise sakince çayını yudumlarken Jeanne'nin konuşmasını bekledi.

"Ayrıca izlemeye gelmeyeceğini sanıyordum."

"Son anda geldim zaten."

Jeanne, kadının kendisine beklentiyle baktığını görünce kaşlarını çattı.

"N'oldu Domi?"

Dominique boğazını temizledi. "Seninle beraber çalan partnerlerin olduğunu bilmiyordum."

"Yoktu zaten. Yani, yok."

"Yok mu? Tüh, yazık olmuş."

"Ne demek istiyorsun Domi?"

"O piyanist hoş birine benziyordu."

Jeanne göz devirdi. "Hm, ne demezsin. Ayrıca saçmalıyorsun."

"Niye öyle dedin? Huyu bozuk biri mi yoksa?"

"Bununla neden bu kadar ilgileniyorsun!?"

Dominique sandalyesinde geriye yaslandı. "Hah, neyse. Dalga geçiyordum." Gülümsedi. Rahatlamış gibiydi.

"Umarım öyledir. Sen bir galeri açmıştın, nasıl gidiyor? Ziyaretçisi oluyor mu?"

"Evet, beklediğimden fazla ziyaretçisi var." Kıkırdamaya başladı. "Hepsi bana iyilikte bulunmaya gelen tanıdıklarım."

Jeanne de güldü. "Geniş bir çevren var anlaşılan."

Dominique'nun gülümsemesi donuklaştı. "Evet, oldukça geniş bir çevrem var." Bakışları tekrar çay fincanına yöneldi, düşünceli göründü. "Jeanne, Vanitas'ı tanıyorum."

Onun böyle bir ruh hali içinde bunu söylemesine anlam veremedi Jeanne. Şaşırmıştı tabii fakat dediği gibi onun geniş bir çevresi vardı. Garipseyecek bir durum gibi gelmemişti.

"Vay, şaşırdım ama bunu niye önemli bir şeymiş gibi söyledin ki? Onunla bir daha görüşeceğimizi sanmıyorum zaten."

Dominique'nun ağzından

Sen öyle san...

Vanitas'ın Jeanne'yi bulması inanılmaz bir tesadüftü. Jeanne'nin bana yakın biri olduğunu bilmiyordu ki artık biliyor, peşini bırakacağını sanmıyorum. Peşimi bırakacağını sanmıyorum...

Hepsi bu da değil. Benim konsere geleceğimi biliyordu, nasıl bilmişti ki? Herkese gelmeyeceğimi haber vermişken, o geleceğimi nereden biliyordu? Daha seyircilere ilk baktığı anda da beni şıp diye bulmuştu.

O sinsi sırıtışı...

İnsanları aşağılayan samimi gülümsemesi...

Emir verircesine parıldayan diktatör gözleri...

Hepsi, önceden kalan bir travmaymış gibi yüzüme vurdu tekrar. Her şeyin ailelerimiz arasındaki kavga yüzünden olması o kadar ironikti ki...

Farkında olmadan ellerim titremeye başladı, neyse ki masanın altına çektiğim için saklayabildim.

"Domi, iyi misin?"

Acaba dışarıya nasıl görünüyordum da Jeanne böyle bir soru sormuştu bana? Biraz sakinleşmeye çalıştığımda kaşlarımı çattığımı ve yüz hatlarımın gergin durduğunu fark ettim. Hemen düzelip yüzüme hoş bir gülümseme kondurdum, Vanitas'tan öğrendiğim şekilde.

"İyiyim canım, n'olacak! Asıl seni sormalı, oturduğumuzdan beri gergin duran sensin."

Jeanne'nin surat ifadesi bir an donduğu için onu yakaladığımı hemen belli etti. Elleriyle oynayıp durduğu için arkaplanda birçok şey -ya da çok önemli bir şey- düşündüğünü varsayabilirdim.

En sonunda dirseğini masaya, çenesini de eline dayadığında konuşmaya başladı. "Konser bitiminde Vanitas'la konuşacaktım ama ben daha göremeden gitmişti."

"Ne konuşacaktın ki?"

"Bir daha birlikte çalabilir miyiz diye."

Aniden aklımda bir ampul parladı.

"İstersen onunla ben konuşabilirim."

Jeanne gülümsedi. "Yaparsan çok iyi olur!"

Teminat verircesine yumruğumu sıktım. "Sen o işi bana bırak."

Tabii, hepsi şovdu nihayetinde. Vanitas'la konuşmak için harika bir bahaneydi. Eğer sebebim yokken gidip konuşursam iki tarafı da şüpheye düşürebilirdim. Ne konuşacağıma gelirsek, tek istediğim en başta önlemimi alıp onu tekrar tanımak ve ağzından laf koparmaktı.

"Öyleyse ne zaman konuşursun?"

"Bugün yorgunum. Yarın denerim, olur mu?"

"Erken bile! Sağ ol Domi."

Vanitas'tan nefret ediyorum. Kendi yalanlarına kendisi bile inanıyor, böylece herkesi kandırıyor.

Fakat o yalan söylemekten nefret eder, acaba her an yeni bir oyun kurmak nasıl bir acı veriyordur?

Like a Melody, Kind and Charmly 「Vanitas x Jeanne」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin