2-Kalp kırıkları ve cam parçacıkları

144 9 3
                                    


Sabah alarmımın iğrenç sesiyle uyanıyorum. Bu ses o kadar kötü geliyor ki kulağıma, alıp telefonu yerde parçlayasım geliyor. Ta ki telefon fiyatları aklıma gelinceye kadar, e telefonuma da el bebek gül bebek bakmıyorum değil.

Lavaboya gidip yüzümü yıkıyorum ve aynaya bir bakış atıyorum, ancak aynada gördüğüm canavar kılıklı insan bana göz kırpıyor.
Birileri sabah uyanınca hortlak gibi oluyor sanırım, o kişi de ben olabilirim. Toprakçığım beni böyle görmesin diye gidip hafif kapatıcı sürüyorum ve müstakbel yol arkadaşım olan okul çantamı da sırtlayıp evden çıkıyorum.

Yolda giderken aklımda birşeyler kalıyor, birşey unutmuşum hissine kapılıyorum ve düşüncelere dalıyorum. Birden yanımın boş olduğunu farkedip, Gece'nin evde kaldığı aklıma çatıyor. Hadi defter falan anlarım da, insan en yakın arkadaşını evde unutur mu ya?

Tam eve gidecekken bana oyuncağı elinden alınmış bir çocuk gibi sinirle yürüyen Gece'yi görüyorum ve duruyorum. Yanıma hizalanmasını sabırla bekliyorum, ki hızlıca geliyor.

"Ölsem umrunda olmayacak"

"Varlığını sen unutturuyorsun ben ne yapayım?"

"Saçından tutup seni asfalta sürsem tam yeridir"

"Olur olur asfaltın tadına da bakmış olurum"

Bana "Allah senin cezasını vermesin" gibisinden bir bakış atıyor, bizde o sırada okulun önüne geliyoruz. Bir an ışınlandığımı düşünsem de bu pek mümkün değil sanki.

Koridorlardan geçerken gözüm Toprağı arıyor. Nerde bu çocuk ya? Bir anlığına hayal kırıklığına uğrasam da, hayal dünyamdan çıkıp sırama yerleşiyorum. Bugün yoğunlaşmam gereken dersler var, ama aklımı verebilir miyim bilmem.

Ders sırasında hoca beni tahtaya kaldırıyor ve bir konuşma yapmamı istiyor. Neymiş, bizi sahneye hazırlamak içinmiş. O işleri çoktan kaptım ben aslanım.

Gözüm sınıfımızda Toprağı arıyor ve oturduğu sıranın boş olduğunu bir kez daha kabullenince iyice yıkılıyorum. Sanırım Toprakla aynı sınıfta olarak bütün şansımı kullanmış bulundum.

"Geçebilirsin yerine kızım. Başka gönüllü var mı? Bu yıl sonu bir şiir dinletisi olacak. Okuldan İki öğrencimiz de birer tane şiir okuyacaklar."

Yanımda oturan Gece'ye not yazıp masaya dayadığım kolumun altından ona uzatıyorum ve o da hızlıca kağıdı kapıyor.
"Şiir falan hiç benlik değil. Sen çıksana"

O ise kağıda birşeyler yazarak geri sahibine yani bana ulaştırıyor.
"Senin sesin güzel,seversin. Bir dene bence, hem belki Toprak da orda olur ve seni izler :)"

Gerçekten bu kız çok ukala. Tilki desem tam yeridir, tabi işin içinde Toprak olunca benim kuzu gibi geleceğimi biliyor. E bende bir zahmet tıpış tıpış hocanın ayağına gidiyorum.

"Hocam ben gönüllüyüm."

Nurten hocacığım dediğime çok şaşırıyor çünkü ben okulla etkileşimi çok az olan birisiyim, Toprakcığım dururken okulu napayım ben? Herşeyi onun için yapıyorum zaten, eğer şiir dinletisinde okula gelmezse hesabını Gece'den sorarım.

Dersler bitmiş sayılıyırdı, sadece üç dersimiz kalmıştı. O da bana bir lokma ekmek gibiydi, genelde ekmeğimin üstüne bal da sürerdim fakat Toprak gelmediği için kuru yemek zorunda kalmıştım.

Bahçede gezinirken kapıdan bir insancık giriyor, hiç de tadı tuzu yokmuş gibi duruyordu. Yüzünü iyice taradığımda, bu kişinin aşkından öldüğüm Toprak olduğunu görüyorüm. Bu iyi bir fırsattı, bende rbiraz fırsatçıydım. O zaman ne duruyoruz?

Yanına bir solukta geldim ve yüzümü yüzüne hizaladiktan sonra konuşmaya başladım.

"Noldu sana? Hiç bu kadar mutsuz görmemiştim seni. Yoksa beni sinir edemediğin için mi üzgünsün."
Sert ve bir o kadar da yorgun bakışlarıyla bana baktı;

"Yok birşey"

"Anlat Toprak lütfen, yardımcı olabilirim."

"Gerçekten olabilir misin?"

Başımı evet anlamında salladım ve ona bir bakış hediye ettikten sonra kolundan tutup bir banka oturtdum. Aradan birkaç saniye geçti ve bende ona dönerek anlatmasını ister gibi gözlerine baktım.

"Ailem..beni okuldan almak istiyorlar.Bu sabah onun için tartıştık ve annem evi terketti. Üstelik giderken de birkaç not bırakmış. Babam ne yapacağını bilmez bir halde ama sanırım vazgeçti fikrinden."

"Şey..sorun olmazsa notta ne yazıyordu?"

"Uzun süre dönmeyeceğim. Beni beklemeyin. Zaten babanla da sürekli kavga ediyorduk ve bu bardağı taşıran son nokta oldu oğlum, üzülmeni istemiyorum. Sadece baban olan o itden uzakta kalmak istiyorum. Hep sorun çıkartıyor, ve güven bana o okuldan ayrılmayacaksın. Şimdilik gideceğim, sevgilerle/annen."

Bunlar Toprağı çok sarsmış olmalıydı, zaten yüzünün halinden de belli oluyordu yıkıldığı.

"Tutunacak tek bir dalım kalmadı Yasemin, babam benimle konuşmuyor bile. Bunların benim suçum olduğunu söylüyor." 

"Tutunacak bir dalın kalmadıysa, ben sana değil dal ağaç olayım Toprağım?"

Evet bunu demiştim, her ne kadar ona karşı olan hislerimin gizli kalmasını istesem de şuan onu teselli etmem lazımdı. Böyle bir durumda nasıl teselli edebilirdim onu? Ne söyleyebilirdim?

Dediğim şey için bana baktı ve hafif bir gülümseme kondurdu yüzüne. Bu onun soluk renginin biraz da olsa kaybolmasını sağlarken, benim vücudum ise ateş gibi yanmaya başlamıştı. Tek bir hareketine bile eriyordum bu çocuğun.

Onun için dal bile olabilirim. Hatta o dalın üstünde birkaç kuş cıvıldıyor bile olabilir. Tabi onlar Gece değilse, yoksa çok işimiz var.

Onunla konuşurken elindeki hafif kan lekesi akmış olan sargı bezine dönüyor kafam. Şok geçiriyorum, ve hemen elini elime alıp dehşetle bakıyorum.

"Noldu eline!"

"Babamla tartışırken sinirden cam bardak fırlattı yere. Elimi kesti kırılan cam, birkaç parçada yüzüme geldi ama sorun yok. İyi hissediyorum tedavi ettim zaten"

Sanki rahatsız olmuş gibi Toprak elini hızlıca benden çekiyor ve içimi huzursuzlukla beraber bir boşluk kaplıyor. Yüzünde oluşan küçük kesiklere bakmak istiyorum ama uzuvlarım buna izin vermiyor. Tıpkı kontrol ediliyormuş gibi, elimi onun yüzüne doğru oynatamıyorum ve olduğum yerde donup kalıyorum.

Gözlerimin dolmasına engel olamadan koşar adımlarla yanından uzaklaşıyorum ve ağlarken bana hep destek çıkan lavaboya doğru yol alıyorum. O ise arkamdan bakakalıyor.

Garip duyguları aynı anda hissediyorum ve karmakarışık düşüncelere dalıp aralarında boğuluyorum. Birşey boğazımı sıkıyor, ve nefes almamı güç hale getirerek beni terletiyor. Bu duyguları bu kadar yoğun yaşamanın sonuçlarını düşünemez hale geliyorum. Kendimi rahatlatmak isterken istemediğim birşey oluveriyor. Onun kalbi kırıktı, peki benimkine değmesine ne gerek vardı?..

~
Bölüm sonu geldiiii.

Son anda aklımda küçük bir olay kurdum. Akıcı olmasını sağlamaya çalışıyorum, kelimeleri iyi seçmeye ve yazdıklarımı okuyanlara geçirmek hissettirmek istiyorum.
Bunu yapabildiğimden pek emin değilim ama.

Yorumlarınız varsa buraya da yazabilirsiniz.




Gecenin Bir Köründe ~ (GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin