Selamlar, Ben Bella. Tek sayılı bölümleri ben yazıcam çift sayılı bölümleri Alyssa. Eğer bir değişiklik yaparsak haber vericez. İyi okumalar<3
29 ARALIK 1976
<>Bella Potter<>Sabah erkenden uyandım. Hava buz gibiydi. Kalktım, camın yanına gittim ve dışarı baktım. Çocuklar oyun oynuyor ve yan komşumuz Mr. Thompson camdan onları izliyordu. Her yer o kadar muhteşemdi ki size havanın dondurucu soğuğunu unutturuyordu.
Bitkileri suladım ve sonra dolabıma gittim. Kazaklarıma bakındım ve yeşil olanı seçip giyindim. Biraz kitap okudum saatin geç olmaya başladığını anlayınca aşağı indim, James ve Alyssa çoktan ağacı süslemeye başlamışlardı bile. "Günaydın Belly." Dedi James ve masada duran kurabiyelerden bana uzattı. "Sizede günaydın" dediğimde Alyssa ağacın yanından kalktı. Ve James elindeki yuvarlak kırmızı topu havaya attı ardından geri tuttu. Sonra da ağaca astı "Ve işte bitti" dedi sevinçle.
Alyssa'ya baktım cidden çok güzel olmuştu. Çiçekli elbisesinin üstünde siyah, uzun saçları dalgalanıyordu.
"Çok güzel olmuşsun Aly. Tabi bu soğukta elbiseyle donup ölürsen bu pek bi anlam ifade etmez." Dememle James'in gülmeye başlaması bir oldu. "Sağol Bells sende güzel olmuşsun." Dedi Alyssa ve yaptığım şakaya alınmamış olmasını umdum.Pencerenin pervazına gittim. İrili ufaklı mumlar yerleştirdim ve yaktım. Noel'i çok seviyordum. Annemin yaptığı kurabiyeler, hediyeler, kırmızıyla süslenmiş salon ve mutlu bir akşam yemeği.
Sirius'un hızlı ve gürültülü bir şekilde aşağı inmesi beni bu düşüncelerden uzaklaştırdı. Dağılmış saçlarını eliyle geri attı, esnedi, gözlerini ovuşturdu ve koltuğa oturup ayaklarını uzattı.
"Biraz daha uyusaydın belki akşam yemeğine yetişebilirdin Siri." James'in sesi her zamanki gibi neşeliydi ve yine Sirius ile uğraşıyordu. Eğer aralarından birine bu tarz birşey söylerseniz hiçbiri alınmazdı. Çünkü bunun şaka olduğunu hepsi biliyordu. Ayrıca hepsi birbirinden eğlenceli insanlardı.Sirius gülümseme ve yapmacık bir tavırla "Geç uyanan ben değilim sadece siz çok erken kalkıyorsunuz. Anladığım kadarıyla daha süslemeler bile daha bitmemiş" Dedi. James ise elindeki kutuyu çekmeceye geri koyarak "Yanılıyorsun çünkü bitti." Dedi
Sirius 5. Sınıftayken evden kaçmıştı ve o zamandan beri bizimle kalıyordu. Gerçi ona hak vermek gerek. Eğer onun yerinde olsaydım kimse beni o evde daha fazla tutamazdı. Sirius'un anlattıkları ve bizimde şahit olduğumuz kadarıyla ona oldukça götü davranıyorlardı. Bana kendi fikrimi sorarsanız o aileden kimseyi sevmiyorum. Sirius ve erkek kardeşi Regulus dışında tabi. Regulus'un da şuan burda olmasını isterdim ama Walburga yani annelerinin buna ölse bile izin vermeyeceği açıktı.
Ama Remus için izin almıştık ve bugün gelip birkaç gün bizde kalacaktı. Ayrıca kızlarda akşam yemeğine geliyorlardı. Tabi Dorcas ailesinin Noel tatili için onlarla birlikte Newyork'a gitmişti ve yemeğe gelemiyordu. Eminim ki ona burda olanları anlatmak için sayamayacağı kadar mektup göndereceğim.
"Sirius eğer herkesin içinde bu halinle kalmak istemiyorsan git ve hazırlan" dedim çünkü pijamalarıyla koltukta yayılmış oturuyordu. Güldü ve "Beni her halimle sevdiğini sanıyordum Bells öyle olsun" Dedi. Yine gürültülü ve hızlı bir şekilde üst kata çıktı, fazla süre geçmeden yukardan "TARAĞIM NERDE JAMES!" Diye seslendi. James kendi kendine birşeyler söylendi ve aynı şekilde bağırarak "BEN NEREDEN BİLEYİM SENİN TARAĞININ NERDE OLDUĞUNU?" dedi. Küçücük çocuklar gibi tartışıyorlardı.
Üst kata çıktım ve Sirius'un yanına gittim. Dolabı açtım ve tarak orada duruyordu. "Sirius tarak burada duruyor" dedim soran gözlerle. Bana baktı önce ağzını açtı, kaşlarını kaldırdı tam birşey söyleyecekken kaşları çatıldı ve "Haa oradamıymış gözümden kaçmış" dedi.
Tarağı aldı, aynanın karşısına geçti ve saçlarını taramaya başladı. Ama pek düzgün yaptığı söylenemezdi. "Sirius saçlarını yoluyor musun yoksa tarıyor mu?" Dedim. Beni aldırmadan taramaya devam etti ve "Her gün mükemmel saçlarlarla geziyorum ve bir kere bile başkasından yardım aldığımı sanmıyorum." Dedi.
Tarağı elime aldım ve saçlarını taramaya başladım. Halinden memnun görünüyordu ama "Kendimde yapabilirim Bells." Demeyi tercih etti.
"Sirius sus yoksa yarın sabah saçlarını taramak için aynanın karşısına geçtiğinde pembe saçlarla karşılaşırsın."
Dedim ama sadece dalga geçiyordum.
"Bella" dedi ve ciddileşti. Saçlarını taramaya devam ettim ve "Ne var?" Dedim."Biliyor musun? Bana mor daha çok yakışır" Dedi. Gülmemek için kendimi tuttum ama bir işe yaramadı. Gülmeye başladım. Olduğu yerden bana baktı. Sirius bunların hepsini söylerken nasıl hâlâ ciddi olabiliyordu?
*
Remus gelmişti ve yavaş yavaş akşam oluyordu. Kızlar gelmek üzere olmalıydı.
Sadece salonda şöminenin yanında öylece oturuyorduk Alyssa bir anda ayağa kalktı ve "Sıcak çikolata isteyen var mı?" Dedi. Herkesin cevabı belliydi. Remus çikolataya bayılırdı, her türülüsüne. Sirius ise kahveyi tercih ederdi. Düşündüğüm gibi oldu Sirius ve James dışında herkes sıcak çikolata istedi."Bella yardıma gelir misin?" Alyssa mutfaktan bana sesleniyordu. Kalktım, mutfağa doğru gidiyordum ama James arkamdan "Yardım etmemi ister misiniz kızlar?" Dedi ve göz kırptı. James'i yemek yemenin dışında kimse mutfağa almazdı çünkü bu konuda quidditch kadar başarılı olduğu söylenemezdi. "Hayır sağol, eminim yardım etmezsen daha iyi olur." Dedim ve mutfağa gittim.
<>Yazar anlatımı<>
James yüzünü buruşturdu ve "Görüyorsunuz işte resmen ikizimden zorbalık görüyorum." Diyerek koltuğa uzandı. Sirius gülerek ayaklandı ve "Birşeyler yapalım, oturmaktan çok sıkıldım." Diyerek kıprandı. Bella ve Alyssa mutfaktan ellerinde tepsilerle geldiler. Bella "O zaman şunları içelim de kar topu oynamaya gidelim" dedi. James memnun bi tavırla "İşte bu, Noel'in eğlencesi böyle çıkar." Dedi. Ama Remus gergin görünüyordu, geldiğinden beri neredeyse hiç konuşmamıştı bile.
"Rem, birşey mi oldu? Kötü görünüyorsun." Dedi Alyssa masada ki kupayı eline almak için eğilirken. Herkes Remus'a yöneldi ama bundan hiç hoşlanmadığı yüzünden belliydi. James hafif bir şekilde Remus'un koluna vurdu ve "Bir sorun mu var Aylak? Bize anlatabilirsin, biliyorsun." Dedi
Remus gözlerini şömineden ayırdı ve "Evet, yani dolunay yüzünden. Her zamanki gibi, abartılacak birşey yok." Diyebildi.Herkese sessizlik çöktü. Sirius tam konuşmaya başlamıştı ki kapının çalmasıyla lafı bölündü. "Kim geldi ki?" Dedi Sirius bıkkın bi hâlde. Alyssa gülümsedi "Kızlar gelmiştir belki" dedi. Kapıyı açmak için kalktı. Ama gelen kızlar değildi.
Alyssa kapıyı açınca donup kaldı ve sonrada küçük bir sevinç çığlığı attı.
İçerden Bella'nın sesi duyuldu. "Kim gelmiş Aly?" Gelen Regulus idi. Soğuktan titreyen sesiyle "Daha fazla bakıcak mısın Aly, Yok beni içeri almak ister misin? Soğuktan donuyorum." Alyssa Regulus'u içeri aldı. Montu çıkarır çıkarmaz boynuna atladı ve sıkıca sarıldı. Regulus ona karşılık verdi ve uzunca sarıldıktan sonra içeri geldiler.Herkes Regulus'a döndü ve Bella ayağa kalktı. Regulus'a sarıldı. "Hoşgeldin Reg. Ama sen nasıl?" Regulus başını öne eğip güldü ve "O kısmı bana kalsın ama bedelini fena ödeyeceğim kesin." Dedi Sirius, Regulus'a uzun uzun baktı ve sonunda sarıldı. Mutlulukla "Seni özledim kardeşim" Dedi.
UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİRRR<3
Yazmamızı istediğiniz şeyler varsa lütfen yorumlar da belirtin.
Beğenmediğiniz kısımlar olursa da lütfen yazmaktan çekinmeyin. Çünkü eleştirilere açığız, fikirlerinizi merak ediyoruz ve eğer beğenmediğiniz kısımlar olursa düzeltip daha güzel bi hâle getirebiliriz.Bazı yerlerde yazım yanlışı yaptıysam kusura bakmayın.
Bere arkadaşlarınızla paylaşıp oylamayı unutmayın seviliyosunuz<33
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The potter siblings - regyssa&siribella - ONE SHOTS
FanfictionAlyssa ve Bella'nın hayali karakterleriyle yazılmış bir kurgudur.