|Chan|
"Bu kim?"
Yaşadığım yere geldikten sonra altı kişi de başımıza toplanmış, yanımda getirdiğim kızın kim olduğunu sorup durmaya başlamışlardı. Bunu bir huy edinmişlerdi, ne zaman buraya yeni biri gelse başına gelir ve onu en azından isim olarak tanıyana kadar dibimizden ayrılmazlardı.
Getirdiğim kişilerin en azından neden sürülerinden kaçtıklarını veya neden sürüleriyle beraber olmadıklarını biliyordum. Bundan fazla bir bilgim yoktu ki isim olarak bile kimseyi doğru dürüst tanımıyordum. Bu grubu birleştirme kararı alsam bile nasıl birleşeceğimiz konusunda bir fikrim bile yoktu.
"Yeni ve son üyemiz." demiştim onlara bakarak. Bir süre bana ve yanımdaki kıza bakmaya başlamışlardı. "Sekiz kişilik bir sürü olacağız, gerekirse daha fazla kişi de olabilir ama en azından birbirimizi tam anlamıyla tanıyana kadar sekiz kişiyiz."
Açıklamamla birlikte hepsi bana bakmış, ardından birbirlerine bakmışlardı. Bu fikrin daha önce neden aklımıza gelmediğini sorguluyor olmalıydılar ki haklılardı da. Bir süre birbirlerine baktıktan sonra tekrar bana bakmışlardı.
Hepsi aynı anda başını salladıktan sonra eve geçmişlerdi. Yanımdaki kıza bakmış, içeriyi başımla işaret ettikten sonra içeri geçmesini beklemiştim. O da içeri geçtikten sonra bir süre etrafa bakmış, ardından ben de içeriye geçip kapıyı kilitlemiştim.
Salona geçtiğim zaman herkes kendine bir yer bulmuş ve oturmuştu. Boş kalan yere kendimi bıraktıktan sonra bir süre diğerlerine bakmış, kimsenin konuşmayacağını anladığım zaman kendim ilk söze başlamıştım.
"O zaman, ben başlıyorum." demiştim, oturuşumu düzeltmiş ve önüme gelen saçlarımı bileğimdeki tokayla toplamıştım. "Sonra sıra sıra devam ederiz."
Hepsi anladığına dair başını sallamış, dikkatli bir şekilde beni dinlemeye başlamıştı. Ben de o an kendimi sesimin titrememesi ve o anıların tekrardan aklıma gelmemesi için kendimle bir savaş yaşamaya başlamıştım.
"İsmim Bang Chan, ben on yedi yaşımda tüm sürümü kaybettim." demiştim onlara bakarken. Ardından karşımda oturan kahverengi saçlı kıza bakmıştım. "Bu seninle tanışmadan önce yaşanmıştı, Minho."
Şaşkın bir şekilde bana bakmaya başladığında gözlerimi kapamış, derin bir şekilde nefes alıp vermiştim. Koltuğun yan tarafında duran çantamı almış, çantanın içinden kendi sürüme ait olan tacı çıkarmıştım.
"Sürümü kaybetmeden önce, lider alfa güvendiği kişi olarak beni seçmişti. Geleceğin lideri olacağımı ve sürüyle çok güzel bir şekilde ilgileneceğimden bahsetmişti. Bunu bana verdikten kısa bir süre sonra, ilk önce ana binamızda yangın çıktı.
Yangında kurtarabildiğimiz kadar herkesi ve her şeyi kurtarmaya çalıştık. Yangın giderek büyüdü, bütün sürüyü kapladı. Ailem elime iki çanta verdi, ikisinde de benim eşyalarım vardı. Oradan kaçmamı ve onları gizli yerimizde beklememi söylediler. Ama... Ama oradan kurtulan olmadı."
Yaşadığım şeyi anlattığım zaman yanımdaki kişiden hıçkırık sesi geldiğini duymuştum. Ona baktığım zaman kısa ve sarı saçlı olan omeganın ağladığını fark etmiştim. Özür dileme amacıyla başını hafifçe öne eğmiş, gözyaşlarını silmişti. Aramızda bir sessizlik oluştuktan sonra cam kenarındaki siyah saçlı kız konuşmaya başlamıştı.
"Ben Jeongin, ben sürümü terk ettim." demişti bize bakarken. Bacaklarını kendine çekmiş ve bacaklarına sarılarak oturmaya başlamıştı. "Pişman olsam bile kendimle gurur duymaya devam ediyorum. Baskıcı bir ailem vardı ve bir süre sonra beni umursamadan sürekli kendi isteklerine göre yaşamamı istemişlerdi. Ben de buna dayanamadım ve kaçtım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
She's Mine •Chanmin
Fanfiction"Daha önce gördüğüm diğer şeylerden daha güzelsin." [fem!Bang Christopher Chan + fem!Kim Seungmin] [omegaverse au!]