4. BÖLÜM

762 38 40
                                    

⏳⏳⏳

Yazar 'dan:

Ortalık kimine göre matem yeriyken kimine göre de mahşer yeriydi. Elif 'e sorulursa şayet tercihlerinin sonucuyken, Araf 'a sorulduğunda ise bu olanlar tamamen onun beceriksizliğinin sonucuydu.

Araf, içindeki pişmanlık duygusunu iliklerine kadar yaşayıp da gözlerinin harelerinde öfke ateşini bulunduruyordu. Sesinin en yüksek sayılabilecek desibelinde yanındaki korumalara bağırdı. "Beceriksizler çabuk gelin! Arabayı getirin! Acele edin!"

Korumalar Araf 'ın bağırışından sonra hızlıca arabayı getirirken Araf kollarında yığılan genç kadının masumiyetin belki de en güzel sembolü olan yüzüne baktı. Özür dilerim dedi. Senden çok özür dilerim mihman.

Araf kollarındaki genç kadınla korumalarının yanına getirdiği arabaya doğru hızlıca yürüdü. Bir yandan her yanı kan olduğu için kurşunun girdiği yeri tespit etmekte zorlanıyor bir yandan da korumalardan birinin açtığı, arabanın arka koltuğuna Elif 'in canını yakmadan yerleşmeye çalışıyordu.

Araf tahmin ediyordu bu sadece bir göz korkutma eylemiydi. Başka türlü kimse ne Araf 'a ne de onun yanında bulunan birine bunu yapacak cesarete sahip değildi. Araf kendine kızıyordu aslında. Daha güvenli bir şekilde malların yerini öğrenip evlerine gidebilirlerdi.

Araf kollarındaki genç kadının titrediğini fark edince, genç kadına zarar vermemeye çalışarak ceketini çıkartıp genç kadının üzerine örttü. O sırada Araf farkettiği kurşunun girdiği yere yine Elif 'in canını daha fazla yakmamaya dikkat ederek gömleğinin uçlarından büyük bir parça kesip sarmaya çalıştı.

Kurşun omzuna denk gelmişti. Araf genç kadının omzunu sararken elleri titriyordu. Araf Karadağlı 'nın elleri titriyordu. İçindeki kötü hissin sebebi sadece suçluluk duygusu muydu? Yoksa arada başka bir sebebi daha var mıydı?

Araf elini genç kadının yüzüne koyup "Lütfen mihman kendine gel. Hadi az kaldı dayan. Gözlerini aç lütfen." diye fısıldadı.

Elif 'le konuşurken ki ses tonunun aksine, korumalarına dönüp "Acele edin! Ne kadar uzak olabilir ki? Hızlı olun! Eğer biraz bile geç kalırsak mezarınızı kendiniz kazın!" diyerek kükredi.

Bir kaç endişeli dakikadan sonra araba hastanenin önünde durmuştu. Araf hızlıca Elif 'i tekrar kollarına alıp canını acıtmadan arabadan indi.

Hastanenin acil servisine doğru hızlı ama bir o kadar da Elif 'in canını acıtmak istemediğinden nazik adımlarla ilerledi.

Araf karşısına ilk çıkan hemşireyi durdurup "Yardım eder misiniz? Arkadaşım vuruldu." diyerek hemşirenin yardım etmesini bekledi.

Hemşire hızlıca başını sallayarak uzaklaştı. Bir kaç saniyenin ardından elinde sedye yanında sağlık görevlileriyle yanlarına ulaşmıştı.

Araf genç kadını sedyeye bırakıp sedyeyle beraber ilerleyen sağlık çalışanlarının arkasından ilerledi. Sedyenin yanına koşarak gelen doktor " Çabuk ameliyathaneyi hazırlayın! Hasta kan kaybediyor." Diye bağırması Araf'ı daha da telaşlandırırken Allah benim belamı versin diye geçirdi içinden.

Doktor hemşiresiyle ameliyathaneye girince Araf kapıya yaşlı bir şekilde kalmıştı. Ayaklarının daha fazla onu taşıyamayacağını anladığında yavaşça kapıya sürtünüp yere çöktü. Oturduğu yerde yüzünü ellerinin arasına alıp fısıldadı. "Ne yaptım ben?"

Ameliyathanenin kapısı açılınca Araf telaşla oturduğu yerden kalkıp bakışlarını kapıya çevirdi.

Hemşire ona bakmadan hızla ilerken Araf kendine geldiğinde önündeki hemşireyi durdurup "Ne oldu? Ona bir şey mi oldu?" diye güçsüz bir sesle sordu.

ZAMANSIZ MİHMAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin