MASQUE - TAEKOOK

飛 Praise to Lucifer

Medya: Five Finger Death Punch - Wrong Side of Heaven

İyi okumalarr~

●•°•• ㅡ ••°•●

Yüzündeki gülümsemesiyle geri döndü Taehyung; üstünü bile temizlememişti, unutmuştu onu duyduklarıyla. Jimin onu görüp kaşını kaldırdı şüpheyle.

"Sen üstünü temizlemeye gitmemiş miydin, ben bir farklılık göremiyorum da. Ayrıca nedir bu yüzündeki salak sırıtış?" Taehyung Jimin'e baktı bu sözler üzerine.

"Ah, çok eğleneceğim şeyler geldi başıma Jimin. Ama şuan sana anlatamayacağım." Dedi ve hala masada duran bardağından bir yudum aldı. Jimin somurtarak baktı ona daha sonra mızmızlanmaya başladı.

"Ama neden hani ben senin arkadaşındım, hani ben senin ruh eşindim? Ne oldu şimdi de bana anlatmıyorsun? Tae Tae lütfen anlaaaaat lüüütfeeeen!" Taehyung ona bakıp yüzünü buruşturdu ve konuştu. "Çocuk gibi yapma kendini Jimin ve ayrıca anlatamayacağım dedim anlatamayacağım bitti, uzatma." Jimin bu duyduklarına üzüldü ama ne yapabilirdi ki öküz gibi bir kankası vardı sonuçta. Taehyung kadehi kafasına dikti ve gitmek için hazırlandı bara bir miktar para bıraktıktan sonra.

"Eve gidiyorum ben işim var seni daha sonra ararım." Dedi Jimin'e Jimin de onu onayladıktan sonra bardan çıkıp arabasına bindi ve evinin yolunu tuttu.

●•°•• ㅡ ••°•●

Jungkook yüzünü yıkadı lavodan ayrılmadan önce. Soğuk su iyi gelmişti biraz sarhoş zihnine. V tarafından tekrar bir vaka olmuştu ve o sarhoş olduğu için oraya gidememişti bile. Hızlı adımlarla yürüdü Hoseok'un bulunduğu yere, Hoseok ta o gittikten sonra içmeyi bırakmıştı su içiyordu şimdi de. Jungkook ona bakıp konuştu. "Amir Kim aradı mı seni? Tekrar cinayet işlenmiş V tarafından." Hoseok büyük bir hızla kafasını ona çevirdi. Şaşkın bir nida döküldü ağzından daha sonra o da başladı sorularına. "Ne?! Beni kimse aramadı. Neredeymiş vaka? Hadi gidelim." Jungkook cevapladı onu. "Nerede olduğunu konum attı hyung fakat sarhoş olduğumuzu en azından benim olduğumu biliyor ve bence gelmemizi istemez. Sadece yarın için hazır ol çünkü cehennem bizi bekliyor, yarın bizimle konuşacakmış." Hoseok duyduklarıyla korku içinde açtı gözlerini. "Sen yine de ver bana konumu bakayım neredeymiş." Hoseok dedi ve Jungkook telefonunu uzattı bunun üzerine.

Hoseok konumu görünce kaşlarını çattı. Biliyordu bu konumu, Jungkook'un küçükken sürekli gittiği kiliseydi burası. Sonra bazı sebeplerden dolayı bırakmıştı Jungkook. Jungkook'a bakmadan konuşmaya başladı Hoseok. "Jungkook! Ben burayı biliyorum, sen küçükken gittiğin kilise olduğunu söylemiştin. " Jungkook ona baktı sorar gibi. "Eee ne var bunda hyung? Hepimiz kiliseye giderdik, sen de gittin." Hoseok ona baktı. "Jungkook sen neden ayrıldın bu kiliseden bana biraz anlatmıştın hatırla." Jungkook düşündü, beynindeki çarklar aceleyle dönmeye başladı ve o an dank etti her şey büyük bir hızla. "Hyung anladım! Hatırla cinayetler iki yıldır oluyor öyle değil mi?" Hoseok başını salladı ve Jungkook devam etti. "Katil her hafta bir cinayet işliyor ve bu cinayetlerin hepsi ibadethanelere bırakıldı, kilise veya camiilere. Fakat bu kiliseye ben gitmeyi bıraktım çünkü çok farklı şeyler anlatıyordu. Nasıl anlatsam? Daha çok şeytan ile ilgili şeyler ama onu övüyordu. Bana çok ters gelmişti ben de ayrılmıştım. Neyse katil asla burayı kullanmamıştı ta ki bu geceye kadar neden bu gece şeytan ile ilgili bilgi verilen bir kiliseyi seçti?" Hoseok ona boş boş baktı ikisi de hala sarhoştu fakat yine de Jungkook'un beyni çalışıyordu Hoseok'un aksine. Hoseok düşündü ama bir şey bulamadı tek bildiği şey o kilisenin garip olmasıydı onda da Jungkook hiçbir zaman çok bilgiye girmemiş sadece garip şeyler anlattıklarını söylemişti. Hoseok onu yanıtladı bir süre sonra. "Bilmiyorum Jungkook." Jungkook ona baktı ve, "Ben de bilmiyorum, işte bunu çözmemiz lazım. Oraya gidelim hyung." Dedi ve Hoseok başını salladı. Jungkook hemen bir taksi aradı çünkü bu şekilde araba kullanamazlardı. Taksi geldiğinde adresi verdiler ve oraya doğru yol aldılar.