10. BÖLÜM: LÜTFEN GİTMEME İZİN VER | FİNAL

2.2K 166 638
                                    

Başlangıç: 17.04.2022
Bitiş: 17.10.2022
Nisan ayı ile birlikte altı aylık bir serüven.
Oy vermeyi ve elinizden geldiğince yorum yapmayı unutmayın, hepinize teşekkür ederim!!

 Oy vermeyi ve elinizden geldiğince yorum yapmayı unutmayın, hepinize teşekkür ederim!!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

__________✿.✿.✿_________

"Ne demek Emre yaptı her şeyi? Sen ne dediğinin farkında mısın Ali?" Diye tersledi onu Umut. Yakın arkadaşını böyle suçlaması ona o kadar ters geliyordu ki. Sonuçta ona göre Emre sağlıklı bir insandı ve sağlıklı bir insanın buna meyilli olması imkansızdı. Ali kafasını yere eğerek aynı şeyleri aklından geçirdi fakat son bir aydır Emre, tanıdıkları Emre gibi davranmıyordu.

"Teori sadece, sanki ben çok mu inanmak istiyorum buna?" Umut gergin bir nefes bıraktı dudaklarının arasından. En kötüsü neydi bilemiyordu bile. Eğer gerçekten Emre kaçırdıysa polisler muhtemelen onu içeri tıkacaktı. Ama akli dengesinin yerinde olmaması olasılığı ile en fazla 1 yıl yiyebilirdi. Aile gibi olsalar da bu kadar hasta olduğunu kimsenin fark etmemesine canı daha da sıkılıyordu.

Kapı zili çaldığında hepsinin yüreği ağzına gelmişti. Artık en kötüsüne hazırlıyorlardı kendilerini. Kapıdaki polis endişelerini arşa çıkarken hepsi nefeslerini tutmuş ve polisi içeri davet ederek ne diyeceğini beklemişlerdi. Elinden iki üç dosyayı masaya koyarak karıştırdı polis.

"İhbar geldi." Dedi. İşte şimdi her şey karışmıştı.

"Emre ve Mert adında iki kişi kayıp ilanı verdiğiniz arkadaşlarınızın onları kaçırdıklarını ihbar ettiler. Sizin bir ilişkiniz var mı bu iki kişi ile?" Yiğit kafası ile onayladı.

"Eski arkadaşlarımız. Dün gece oturdukları evden kaçırılmışlardı."

"O zaman ihbar doğru?" Kaan dudak etlerini kemirerek onaylamak zorunda kaldı. Polise yalan söyleyemezlerdi.

"Öyle olduğunu düşünüyoruz Komiserim." Polis ayaklanarak elindeki dosyalar ile kapıya yöneldi.

"En fazla iki saate ekibim ile ihbar edilen yere gideceğim. Eğer gerçekten doğruysa arkadaşlarınızı görmek isteyebilirsiniz. Beraber gidelim, yarım saat sonra merkeze gelin." Polisi yolcu ettikten sonra herkesin içine bir öküz oturmuş gibi gelmişti. Her şey o kadar üst üste geliyordu ki dört adam da oturup çocuk gibi ağlamak istiyordu stresten.

"Sonuçları her ne olursa olsun, onlar bizim arkadaşımız. İlla ki bizi dinleyecekler. İkna etmek için orada olmak zorundayız. Bu olay onlardan kopartmamalı, boşuna mı sonsuza kadar dostuz diye yemin ettik?" Diyerek kasvetli havayı dağıtmak istedi Ali. Pek beceremese de dediği cümle herkesi kendine getirmişti.

"Ömer'e haber verin, gidelim. Ne olacaksa olsun artık."

✿.✿.✿

Gün ışığının depo camlarından biraz vurduğu odada bir o tarafa bir şu tarafa gidip gelmekten başı dönse de bunu dert edemeyecek kadar stresli, sinirli ve en çok da üzgündü. Elleri karıncalanıyordu. İçerisi hamam gibi sıcak olmuştu. Suratı ter içindeydi. Bütün dikkatini içinde kapalı kaldığı zihnine verdi.

please let me go || mengola Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin