8. BÖLÜM: STOCKHOLM

2.1K 191 599
                                    

__________✿

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

__________✿.✿.✿_________

Emre kapıdaki Hürkan'ı gördüğünde dudaklarındaki yanmakta olan sigarayı hemen yere attı ve ezdi. En ufak bir dumanın bile ona gitmesini istemiyordu. Şu an bulunduğu duruma biraz şaşırsa da içeri geçene kadar tek bir kelime dahi etmedi. Önceliği elindeki iğrenç adamları halletmekti ki bu da oldukça kolay bir işti.

Depodan içeri geçip elleri ayakları bağlı adamları yere attı. İkizler ne olduğunu anlayamazken Emre Hürkan'ın yanına gidip belinden tutarak bulundukları yerden uzaklaştılar ve kapının önüne geldiler. Konuşacakları en ufak şeyi bile duymalarını istemiyordu o iki şeytanın.

"Sormadan söyleyeyim hayır, hiçbir kapıyı kilitlememişsin. Muhtemelen öyle sandın ama sabah kalktığımda hiçbir kapı kilitli değildi." Emre şaşırdı. Nasıl olur? Kilitlediğine emindi.

"Kaçmamışsın."

"Kaçmamı gerektirecek bir şey yapmadın bana Emre, asla gitmem senden." Emre tebessüm ederek kafasını boynuna götürüp güzel kokuyu içine çekti. Saçları yarı yaş yarı kuruydu, kulübeye çıkıp duş almış olmalıydı. Kaçmayıp ev onunmuş gibi davranması Emre'nin hoşuna gitmişti. Dayanamayarak kafasını kaldırıp minik bir öpücük kondurdu Hürkan'ın dudaklarına. Yerde yatan ikizler onlara gözleri büyümüş şekilde bakarken Emre'nin kahkahası tüm depoyu sardı.

"Sana eziyet ettiğimi söylediler, biliyor musun?" Burnundan güldü Hürkan. Depodan çıkıp eve girdiğinde masada kendi telefonunu bulunca bildirimlerine gelen videoyu o da izlemişti tabii. İkizlerin böyle şeyler demelerine en çok şaşıran oydu aslında, çok güvenmişti 'arkadaşlarına'. Gece olduğunda ise evin penceresinden görmüştü Emre'nin o ikisini arabadan indirdiğini. Kafalarını karıştırmak için açmıştı deponun kapısını.

"Umduklarını görememiş gibi duruyorlar. Şaşırdınız mı, Emre'nin sizin kadar iğrenç ve hain bir insan olmadığına?" İkili susmaya devam etti. Yaşadıkları şoku atamıyorlardı üstlerinden. Ne yani, Hürkan'ı kaçırmamış mıydı? Ya da Hürkan onun suç ortağı falan mıydı? Olayları anlayamamalarının üstüne bir de Emre'nin garip bakışları eklenince tırsmışlardı. Kendileri bile şaşkındı bu duruma. Durum o kadar garipti ki konuşacak gücü bulamıyorlardı kendilerinde.

Mert ikizine baktığında onda bir gariplik sezmişti. Emre'nin dudakları kurumuş, elleri titriyor ve kan çanağına dönmüş gözleri bomboş bakıyordu. Emre zorlansa da kafasını yavaşça kaldırdı ve onu dikkatle izlemekte olan ikizine baktı. Ağızları nefes alabilsinler diye bantlı olmamasını fırsat bilerek kardeşine durumunu sordu Mert.

Onlar konuşunca Emre temizlemekte olduğu kelebek bıçağını masaya bırakıp onlara döndü. Kaan'a hediye edeceği bıçağı şimdi bu işler için kullanıyor olmasını kendisi bile tahmin edemezdi. Ani bir bağırışla Hürkan'ın da dikkati dağılınca birlikte Emre'nin suratına baktılar. Koyu bir sıvı burnundan ağzına doğru yol alıyordu.

please let me go || mengola Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin