Hiçbir Yere
"Özür dilerim.""Neyse ne."
"Hayır Yeonjun böyle olmayalım işte. Hem en fazla ne olabilir ki?"
"Acaba?! Nasıl bu kadar umursamaz olabiliyorsun?"
"Nasıl bu kadar suçlayıcı olabiliyorsun?"
"Gerçekten..."
"İçmek istiyorum."
"Bunun için de para gerekiyor man kafa."
"En azından orada bulaşıkları yıkayabiliriz?"
"O kadar saate eve varabiliriz. Saatlerce bulaşık yıkamam bir iki bardak için."
"Zorluyorsun Yeon."
Sonuç olarak kendimi barın içinde buldum.
Ah-
Evet."Burası motorcu barı amınakoyim."
"Küfür etme Jun.
Hem iyi insanlara benziyorlar.""Naneyi yiyecekmişiz gibi hissediyorum."
"Abartma."
"Ciddiyim. Umarım yüzümüz dağılmış halde çıkmayız."
"Öhm merhaba bayım. Ben ve arkadaşım yolda çok susadık. Uğramak istedik ama hiç paramız yok-"
"Siktirin gidin."
"Dediğini duydun Beomgyu. Gidiyoru-"
"Bulaşıkları yıkayabiliriz."
"Bunun modası geçti çocuk. Bulaşıkları makinem de yıkayabilir."
"Ama fatur-"
"Beomgyu. Canım arkadaşım. Gerçekten siktirip gidebilir miyiz?"
"Yerinde olsam şu genci dinlerim velet."
Ortam gergindi ve diğer masadaki insanlar bize bakıyordu. Muhtemelen buraya sürekli gelen insanlardı ki üstümüze saldırmak için komut bekliyorlardı sanki.
O esnada omzumda bir el hissettim.
"Ben arkadaşlar yerine öderim. Siz söyleyin."
"Emin misin ihtiyar?"
"Hadi hadi al şu parayı. Üçümüze de bira."
"Ah bayım teşekkür ederiz. Ben Beomgyu. Bu da arkadaşım Yeonjun."
"Yolculuk nereye çocuklar?"
"Seul. Ben arabamla giderken gördüm arkadaşı. Aynı yere gidiyormuşuz zaten. Öyle birşeyler."
"Hm hmm. Güzel. Ben Jeju'ya gideceğim."
Orası için uçak lazım... Bu adam neler diyordu?
"Aklınızda soru işareti kalmasın. Tekne ile gideceğim. Kaptanım ben."
"Ah anlıyoruz."
Hava yine kararıyordu. Beomgyu'ya artık gitmemiz gerektiğini belirttim. Hala aramız pek iyi değildi. Benden beş dakika daha istedi ve biraz daha kaldık. Sarhoş olmaya başladığını görebiliyordum. Bu yüzden müsade isteyip Beomgyu'yu da sırtıma alıp arabaya doğru ilerledim.
Tabii ki giderken o yaşlı adama da teşekkür etmeyi ihmal etmedim.
"Yeon..."
"Shh. Sarhoşsun. Saçmalamadan önce uyu bence. Bende yola devam edeceğim."
"Hah. Sende içtin. Sürme. Kalalım bu akşam."
"Alıştın sanırım."
"Ben hep alışkınım. Benim aylarım (esneme) burada geçti."
"Az kaldı. Şimdi arabayı çalıştırıyorum. Seul'e geç de olsa varmış oluruz."
"Ben. Ben Seul'e gitmiyorum ki."
"Ne?"
"Ben Daegu, ah evet. Yok hayır. Hmm. Daegu'luyum hehe evet."
"Neden arabama binip bana onca şeyi yaşattın o zaman aptal!"
"Dedim ya özür dilerim. Bir yolculuk arkadaşı istedim sanırım."
"Sen cidden sarhoş musun yoksa ayık mısın ayırt edemiyorum. Çünkü normalde de böyle davranıyorsun."
"7/24 ayıyım be- ayığım yani."
"Seni yarın sabah indireceğim. Böylelikle gideceğin yere gidersin."
"Nedenn? Ben gideceğim yeri bilmiyorum."
"Sikeyim ne tür bir bela bu... Tekrar soruyorum Beomgyu. Sinirlerim bozuluyor gerçekten. Söyle.
Nereye gideceksin? Olmazsa seni oraya bizzat bırakacağım. Yeter ki söyle.""Sen buradayken nereye gidebilirim Yeonjun? Hiçbir yere gitmeyeceğim."
Sonra koynumda uyuya kalmıştı. O gece arabayı sürememiştim ve yine yatmıştık. Gerçeği geç de olsa öğrenmiştim.
Fakat o gece hiçbir yere gitmeyeceğini söyleyen Beomgyu sabah gerçekten gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Thursday's Child Has Far To Go ' beomjun ~ yeongyu
FanfictionYeonjun üniversiteyi bitirmesiyle memleketine dönerken yolda otostop çeken genç bir çocukla karşılaşır. Başlangıç: 02.08.22 Bitiş: 10.09.22 🍊 #1 Beomjun