we have a long way to go

771 87 158
                                    

'final'
Gidecek çok yolumuz var 💙


"Nerede kaldı bu aptal..."

"Biri aptal mı dedi ne?"

Arkamdan sarılan Beomgyu ile yerimde sıçradım. Hemen bana yanaşan Beomgyu'nun yanaklarından sıkarak yaptığım keklerden birini ağzına tıktım. Ben onun bu sevimli hallerine gülerken kaptanın arkadan bize güldüğünü fark etmemiştim bile.

"Kaptan ne güldün ama sende ha."

"Biliyordum sizin bir araya geleceğinizi ya. İnşallah hep böyle birbirinizin ağzına verirsiniz."

Ne dedi lan o?

"Amin amin. Dimi Yeon?"

"Gel beni sik diyo."

"Haşa."

Biraz daha kaptan ile uğraştıktan sonra kafeyi temizlemeye başladım. Evet. Mükemmel bir yer bulmuştuk. Seul'ün dışında otoban çevresindeydi. Bundan sonraki hayatın yolda karşılaştığın rastgele bir çocuk yüzünden yollarda geçecek deseler inanmazdım. Ama şuan bundan zevk alıyordum. Ayrıca gerçekten iyi işliyordu. Kaptan arada sırada uğruyor ve bana sürekli yaşlanmadan önce burada aşçı olacağını iddia ediyordu. Tabii ki Jinyoung şefimiz ile iyi bir iş çıkaracağına emindim.

Gece 2'ye gelirken yavaş yavaş mekanı kapatma vakti gelmişti. Beomgyu arabanın korna sesi ile beni korkuturken arabaya binmem için işaret yapıyordu.

"Erken gelmişsin."

"Seni bir yere götüreceğim."

"Ciddi misin? Yine ormanlara düşmek istemiyorum."

"Bütün heyecanım yok oluyor ama :("

"Şaka bebeğim sadece seninle uğraşmayı çok seviyorum."

Seul'ün dışına çıktığımızı fark etmem ile yandan yandan Beomgyu'ya bakıyordum. Harbiden nereye gidiyorduk?

"GELDİK!"

"Hm?"

"Şu köprüyü görüyor musun? Yukarı çıkacağız."

Yukarı çıktığımızda her yeri ışıklar ile çevrili hoş bir alan görmeyi beklemiyordum. Yerdeki minderlere oturduk ve şaşkınlık içinde ona doğru sarıldım.

"Beğendin mi?"

"FAZLASIYLA!!"

"O zaman bunu da beğeneceksin."

Yere doğru çömeldi ve elini cebine attı.

O işler... Öyle olmuyor Beomgyu beyefendi.

Onun eğilmesi ile bende eğildim. Cebimden her zaman yanımda taşıdığım o yüzüğü gözünün önünde çıkardım. Şimdi şaşkın taraf oydu.

"Yeonjun. Gerçekten aynı anda evlilik teklifi mi ettik biz?"

"Evet."

"Sanırım bütün şansımı burada kullandım. EVET!"

"BENDE EVET!! Bizi iki evetle uğurluyorum aşkımm."

Sabaha kadar birlikte vakit geçirdik, gün doğumunu izledik. Benim çok uykum gelince eve gitme kararı aldık. Arabaya bindiğimizde yola çıkmak için hazırdık.

"Yeonjun."

"Efendim?"

"Şey."

"Ney?"

"Araba."

"Ne oluyor bir sorun mu var? Korkutma beni."

"ARABA ÇALIŞMIYOR."

"Şaka?"

Uykulu haliyle olan Yeonjun, Beomgyu yüzünden bir de arabayı itmek zorunda kalmıştı.

"Ya ne aşık aşık bakıyorsun. Hadi hadi daha gidecek çok yolumuz var."

"Çok güzelsin de ondan."

Sadece bir kaç ay önceki anılar gözünde canlandı. Bu yalnızca başlangıçtı aslında. Aylar ve yıllar birbirini kovaladıkça bağları daha da güçlenecekti. Hala ikisi de gençti ve akılları havadaydı.

Beomgyu ise yanında en sevdiği şarkısını nefes nefese söylemeye başlamıştı. Yeonjun bu haline gülmeden edemedi. İte ite bir yere kadardı. Beomgyu ve Yeonjun tekrar arabaya bindi.

"Biraz soluklana- BEOMGYU! ANAHTARI TAKMAMIŞSIN DA ONDAN! GEL BURAYA!"

Ona göre de daha gidecekleri çok yol vardı... :)





Thursday's Child Has Far To Go ' beomjun ~ yeongyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin