Hiç birini çok sevdiğiniz için onu kısmen öldürdüğünüzü düşündünüz mü?
Bay Min gizemli bir adamdı ve onu merak eden, iletişim kurmaya çalışan, tek ben ve iki arkadaşım vardık.
(Mini fic)
Hepimiz onu aynı dikkatle dinlerken ve izlerken o duraksadı. İç geçirip bize döndü.
"Bu size tuhaf gelebilir. Belki bunu sevmezsiniz hatta nefret edersiniz çünkü kabul ediyorum bu normal bir şey değil ama... Ama ben onu gerçekten seviyordum."
Bu cidden tuhaftı. Kesinlikle tuhaftı ama kötü birşey değildi. Aşk insanın elinde olan bişey değildir, kalbine söz geçiremezsin.
Bay Min'in konuşurkenki jest ve mimikleri çok tatlıydı. Hepimiz de başımızı iki yana sallarken konuşan Taehyung oldu. "Efendim bu kötü bişey değil. Tamam biraz tuhaf ama kötü birşey değil."
Gülümseyip başını salladı ve iç geçirdi tekrar. "Ona aşık olmuştum ama aynı zamanda endişeleniyordum da. Hani hiç yaşadınız mı bilemem ama birini seversiniz ama reddedilmekten korkarsınız. 'ya beni sevmiyorsa' yada 'ya bana gülerse' diye düşünürüz ve çekinirsiniz."
Hepimiz başınızı salladık.
"Tek arkadaşım oydu ve onu kaybetmekten korkuyordum. Yanında durduğumda kalbim hızlı çarpıyordu, bazen kekliyordum ve afallıyordum. Bir gün bana ne olduğunu sorduğunda ona cevap veremedim." Gülümsedi.
"Size bir tavsiye vereyim: Biri hakkında düşüncelerinizi saklayıp içinize atmayın. Aksi taktirde size zarar verir ve ilerleyen zamanlarda pişman olursunuz. O yüzden çekinmeyin." Bunun üzerine Taehyung'un bana baktığını fark ettim ve ona bakınca tekrar bay Min'e döndü.
"Her neyse... Sonra sınıfa yeni bir kız nakloldu. İsmi eger yanlış hatırlamıyorsam Jihyo'ydu. Park Jihyo."
Gözlerini devirdiğini gördüm.
"Jimin onu gördüğünde çok şaşırmıştı. Ben ve Jimin yan yana oturuyorduk. Hoca onu iki sıra önümüze oturttu. Sırasına geçerken Jimin'i görüp gülümsemiş ti. O an tanıştıklarını anlamıştım ama herşeyi zil çalıp ders arası olunca öğrendim."
"Size bir kahve daha getirmemi ister misiniz bay Min?" Diye neşeli bir sesle sordu Hoesok. Bay Min gülümseyip başını iki yana salladı. "Fazlası bana dokunuyor." Taehyung'un güldüğünü gördüm ve "seni ihtiyar" dedi. Bay Min gülmeye başladı tekrar ve "evet." dedi. "Bunu tekrar tekrar söylemen beni daha da yaşlandırdı." Hepimiz gülerken Taehyung dudak büzdü. "Eğer hoşlanmıyorsanız söylemem."
Bay Yoongi başını iki yana sallayıp "sorun değil" dedi. "Zaten bunak bir ihtiyarım."
"Yanılıyorsunuz" diye karşı çıktım direkt. "Bence hala gençsiniz. Sadece ruhunuz yaşlanmış."
Bay Min gülümseyerek bana baktı ve hemen ardından Hoesok elinde bir barday suyla geldi. Suyu bay Min'e verdi ve geri yerine oturdu. Suyunu içip bardağı sehpaya indirdikten sonra iç geçirip "kız hemen yanımıza geldi" dedi.
"Jimin de o gelir gelmez gülümseyerek ayağa kalkıp ona sarılmıştı. Konuşmaya başladılar. 'Ne zamandır görüşmüyoruz, nasılsın, çok değişmiş sin gibi tirilyon tane soru. Ben istemeden onları dinlerken gözlerim parmaklarındaydı. Parmaklarımla oynarken Jimin bana döndü ve elimi tutup dikkatimi kendine çekti. Ona baktığımda gözlerime baktığını gördüm ve kalbim hızla çarparken 'hyung!' dedi. 'bak bu benim ortaokul dan bir arkadaşım Jihyo. Kıyı bu da Yoongi. En iyi arkadaşım.' Bunu söylediği zaman beynimde yankılanan cümle 'en yakın arkadaşım'dı.
Kız bana bakıp gülümsedi ve 'memnun oldum.' dedi. 'Sessiz birine benziyorsun Jimin seninle nasıl anlaşıyor? Şaşırdım doğrusu' deyip güldüğünü hatırlıyorum ama bu hiç komik değildi. Hemde hiç.
Jimin gülümseyerek kızın omzundan hafifçe itip 'hadi ama!' demişti. 'O çok iyi biri onu tanımıyorsun.' Kalbimin tekrar hızlandığını tüm vücudumda hissederek belli etmemeyi umaraktan gülümsedim. Kız gülümseyerek 'açıkçası tanışmak isterdim' deyip saçlarını geriye attı. 'Artık üçümüz takılırım belki? Yakınlarda ailemin eski villası var. Çıkışta oraya gitmek ister misiniz?' dediği anda onun gösteriş meraklısı kaşarın teki olduğunu anlamıştım. Ama bir türlü bunu Jimin'e anlatamamış tım."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
