yabancı bir adamın elinde mutlu bir şekilde ölüyorum • m

1.1K 153 191
                                    

smut at dedınız attık. yorum yapmazsanız donusecegım kısıden ben sorumlu degılım ona gore.

______

minho yatağına oturmuş, son derece akıcı bir şekilde ilerleyen kitabını okurken kapının çalmasıyla duraksadı. duvarda asılı olan saate baktığında epeyce geç olduğunu gördü.

gecenin bu saati odasına gelebilecek kimse yoktu. ne felix ne de chris onu bu saatte rahatsız etmezdi. eh, mavi saçlıyla buldukları durum zaten belliydi. bu yüzden kapıyı açıp açmamakta tereddüt etti.

burası yeterince korunuyor muydu emin değildi. herhangi biri ona zarar vermek için gelmiş olabilirdi.

kapı daha da şiddetli çalınmaya başladığında açmaktan başka çaresi kalmadığını anladı. hadi ama, o bir erkekti ve böyle kaçıp saklanamazdı! babası onun bu tavrını görseydi çocuğundan utanırdı.

yatağından kalkıp sakin adımlarla çalan kapının önüne gitti. "kimsiniz?" sesinin güçlü çıkması için ekstra bir özen göstermişti. karşı taraftan ses gelmeyince tekrar etti. "kim olduğunuzu söylemezseniz güvenliği çağıracağım. saatten haberiniz var mı!" sonlara doğru iyice bağırmıştı.

kapının arkasından gelen boğuk kahkahayla şaşırdı. ardından boğazını temizlediğini belli eden o ses geldi. "minho, benim." kumral genç duyduğu tanıdık melodiyle derin bir nefes alıp elini hızla atan kalbinin üzerine bastırdı.

kapının kilidini açıp, arkasındaki kişinin görüş alanına girmesini sağladı. "korkuttum mu?" diye sordu mavi saçlı, ürktüğü çok belli olan minho'ya.

minho bıkkın bir nefes verdi. "elbette! neden kapıyı tıpkı bir katil gibi çalıyorsun?" sesindeki korku mavi saçlının daha da eğlenmesine neden oldu. jisung onun yanından geçip, odaya girmeden önce onun kumral saçlarını dağıttı.

"amacım korkutmak değildi." koltuklardan birine rahatça yayılırken, minho'dan izin alma gereği bile duymamıştı. "neden geldin?" diye sordu tek kaşını kaldırarak, sorgulayıcı bir şekilde kumral olan.

jisung umursamazca omuz silkti. "çok çalıştım ve bir masaja ihtiyacım olduğunu düşündüm." minho onun bu dediklerini saçma bulduğunu kanıtlar nitelikte alayla güldü. "oradan bakınca masöre mi benziyorum?"

mavi saçlı olan gözlerini kısıp, parmaklarıyla 'biraz' işareti yaptı. minho göz devirip karşısındaki koltuğa geçmeden hemen önce konuştu. "bir şeyler içer misin?"

jisung gri eşofmanı, oversize tişörtü ve alnında dağılmış mavi saçlarıyla tamamen uykudan kalkıp gelmiş gibi gözüküyordu. "kafamı dağıtmama yardımcı olacak bir şeyler varsa tabi isterim." minho dudaklarını büzerek başını iki yana salladı. "alkol kullanmıyorum biliyorsun."

minho odadaki küçük mutfağa gidip ikisine kahve yapacağı sırada, jisung'un saçlarında gezinen elini fark etti. "eline ne oldu?" büyük bir paniklr mavi saçlıya doğru yaklaştı.

jisung sanki o söylemeden önce farkında değilmiş gibi şaşkın ama bir o kadarda umursamaz bir şekilde sağ elinin üstüne baktı. "önemli değil." minho dudaklarını acıyla birbirine bastırıp, mavi saçlının yanına oturdu ve kendisininkine oranla büyük olan elini avuçlarının arasına aldı.

neredeyse sağ elinin üstü tamamen parçalanmış, kanla kaplı bir haldeydi. minho bu yaraların dikişlik dahi olabileceğini düşünüyordu çünkü fazlasıyla derin duruyorlardı.

acıyla kendi kendine mırıldandı. " dur burada, temizlecek bir şeyler bulup geleceğim." ayaklanacağı sırada mavi saçlı elini onun bileğine sarıp durmasını sağladı. "gitme. önemli değil."

salvatore • minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin